Abdulvahap Kaygusuz

İlk Umremizi tamamladık

Abdulvahap Kaygusuz

İlk olarak safa tepesinin olduğu alana geldik. Kabe’yi selamladıktan sonra Safa tepesinde ‘say’ için niyet ettik. Safa ve Merve olarak her iki yönde yer alan yeşil ışık yanarak belirlenen alanda Hz. Hacer annemizin yaptığı gibi sadece erkekler olarak koşar adımlarla geçtik. Safa tepesinden başlayarak Merve tepesi istikametine 4 gidiş, Merve’den Safa tepesine 3 dönüş olmak üzere bu iki tepe arasında 7 defa gidip geldik. Merve ve Safa arasındaki her bir dönüşe ‘şavt’ deniyor. Son Şavt’ta Merve’ye varıldığında bir şavt tamamlanmış oldu. Kâbe’ye dönüp tekbir, tehlil ve salâvat-ı şerife getirdikten sonra sembolik olarak saçlar kesildi. 2 rekât olarak kılınan namazın ardından ilk Umremizi tamamlamış olduk.

İhramdan Çıkış

İhramda olmak hakikaten hacı adaylarını çok korkutuyor. Sebebi ise ihramlı iken yapılmaması gereken bazı işlerin yapılmasından duyulan korkudan kaynaklanıyor. Çünkü yapılan her yanlış hareketin, yani haram olan bir iş yapıldığı takdirde onun bir takım cezaları var. Diyet vermek gibi v.s. Onun için Hacı adayları ibadetim boşa gitmesin diye azami dikkat gösteriyorlar. Bir sivrisineğin öldürülmesi, bir dalın koparılması, Herhangi bir canlıya zarar verilmesi kısaca Umre esnasında haram olan bir şeyleri bilerek ya da bilmeyerek yapmamak için önemli bir dikkat serf ediliyor. Bu konuda hem görevliler hem de hacı adayları birbirlerini uyarıyorlar.

İlk kayıplar

33 kişilik grupta kısmen de olsa tanışmış olmamıza rağmen kimse pek birbirini tanımıyordu. Umre tamamlandığında yapılan yoklamada ilk kayıpları vermiştik. Aramızda 3 arkadaşımız yoktu. Hasan Hoca ve Bünyamin Bey kaybolan arkadaşları aramaya başladı. Birkaç saatlik gecikme ve beklemekten sonra otele döndük. İhramdan çıktık. Duşumuzu aldık ve normal elbiselerimizi giyerek lobiye indik. Bu arada kaybolan arkadaşlarımız da aramıza katılmış oldu.

Zemzem çeşmeleri: Kâbe’nin 4 bir yanında, içinde tavaf alanlarında, soğuk buz gibi su barındıran Zemzem çeşmeleri dikkatimizden kaçmadı. Öğrendiğimize göre Zemzem önce depolanıp, daha sonra soğutularak hacı adaylarının istifadesine sunuluyormuş.

Kâbe’de ilk akşam namazı

Bir müddet dinlendikten sonra Akşam namazı için Kâbe’ye gitmeye karar verdik. Yola çıkarak otobüse bindik. Otellerin bulunduğu bölge özel olarak belirlenmişti. Otellerden yola çıkan hacılar özel otobüsler tarafından ücretsiz olarak Kâbe’ye taşınıyordu. Dönüş için de yine aynı güzergâh takip ediliyordu. Tabi namaz vakitleri yaklaştıkça otobüslere olan rağbet artıyordu. Ayrıca Namaz vaktine yarım saat kala otobüsler Kâbe istikametine yolcu almıyordu.

Herkes Kâbe’ye yakın namaz kılmak istiyor

Kâbe alanındaki son durakta indikten sonra Kâbe’ye geçtik. Kendi başımıza niyet ederek ilk tavafımızı yaptık. Okunan Akşam ezanının ardından Akşam namazı için saf tuttuk. Namaza başlamadan en az yarım saat öncesinden saf tutulmaya başlanılıyor. Kâbe’ye yakın olmak erken saf tutmakla başlıyor. Bir yandan tavaf yapılırken bir yandan da saflar oluşmaya başlıyor. Ezanın okunmasına kısa bir süre kala saflar doluyor. Tavaf duruyor. Okunan vakit ezanından sonra kısa bir süre bekleniyor. Bu arada sünnet namazları kılmak isteyenler namaz kılabiliyor. 

Müezzin tarafından getirilen kametin ardından Akşam namazını Kâbe İmamının muhteşem kıraati eşliğinde kılıyoruz. İmamlar akşam namazlarında genelde kısa süre okumayı tercih ederken Sabah ve yatsı namazlarında daha uzun Kuranı kerim okuyorlar. Okunan Kur’an-ı Kerim muhteşem ses düzeni eşliğinde insanın ayaklarını yerden kesiyor. Eminim ki kimse bu kıraat erken bitse diye içinden geçirmiyordur.

Tavaf yapmaya devam

Akşam namazının bitiminden sonra bir tavaf niyeti yaparak tavaf yapmaya başladık. Bir yandan Kâbe’yi tavaf ederken diğer yandan da etrafı öğrenmeye çalışıyorduk. Tavaf başlangıcı ve bitimi yerleri ilk öğrendiklerimiz oldu. Daha sonra Hz. İbrahim Makamı, Rükn-ü yemani, Hacerül esved, Rükn-i Şarkî, Rükn-i Irâkî, Rükn-i Şâmî, Rükn-i Hacer, Hz. İbrahim Makamı, Altın oluk ve Hanefi Makâmı gibi sim ve yerleri hafızalarımıza nakşediyorduk.

Osmanlı revakları dikkatimizden kaçmadı

İlk gördüklerimiz arasında yarısı tamamen sökülmüş mevcut kalanları ise bir bölümünün önünde yer alan Allah lafızlarının silindiği Osmanlı revaklarını inceleme fırsatı bulduk. Diğer yandan da Kâbe’yi tavaf eden çeşitli ülkelerden gelmiş hacı adaylarını inceliyorduk. Herkesin boyunlarında giriş kartları, Kartların bağlı olduğu şeritlerde ülkelerin ve milliyetleri yazılıydı. Birçoğunun ellerindeki çantalarında ise ülkeleriyle ilgili bilgiler vardı. Malezya, Pakistan Hindistan, Doğu Türkistan gibi ülkelerden gelen hacılar vardı.

Dualar ve âminler bir

Okunan duaların getirilen tekbir ve salatu selamların Arapça olmasına karşın her ülkenin kendine ait telaffuzları da dikkat çekiyordu. Buna rağmen dualar ortak Aminler birdi. Kendi grubundaki duayı kaçıran hacı adayı yandan gelen sese kulak vererek o grubun duasına iştirak ederek tavafını sürdürüyordu. Dil, Irk, Renk ayrımı olmaksızın herkes aynı yöne bakıyor, aynı yöne dönüyor, aynı intizam içinde Aynı Allaha el-avuç açıyordu. Duygular talepler aynıydı. Yatsı namazını da Kâbe’de kıldıktan sonra Otele tekrar döndük.

13. Nisan

2 saatlik bir uykunun ardından ya da dinlendikten sonra sabah namazı için tekrar Kâbe’ye döndük.  Sabah namazları öncesinde okunan Teheccüd ezanıyla birlikte isteyenler Teheccüd veya kaza namazı kılıyorlar. 1 saat sonra ise sabah namazı için ezan okunuyor. Okunan sabah ezanından yaklaşık 5 dakika sonra Kâbe’ imamı tarafından kıldırılan namaza iştirak ettik. İnsanın ayakları yerden kesiliyor diyorlar ya, duygular aynen öyle. Yarın: Özal’ın izleri

Yazarın Diğer Yazıları