Abdulvahap Kaygusuz

İlk Durak Cidde

Abdulvahap Kaygusuz

17:30 gibi Cidde havaalanına indik. Çıkış kapısına rehberimiz eşliğinde geçtik Suudi güvenlik yetkilileri pasaport kontrolü esnasında bir yandan parmak izi alırken diğer yandan herkesin fotoğraflarını çekiyorlardı. Pasaport kontrolünden sonra valizlerimizi alarak çıkışa yöneldik. Serbest alana çıktığımızda bize eşlik edecek rehber de yanımıza geldi. Abdest almak için lavabolara gittiğimizde değişiklikler burada kendini göstermeye başladı. Tuvaletlerde bizlerde Taharet musluğu olarak bildiğimiz musluklar yerine spiral hortumlar kullanılmış. Kısa süre içinde abdestimizi aldık. O sırada okunan Akşam namazını havaalanı içindeki küçük bir mescitte kıldık. Rehberimiz bizi beklemekte olan otobüsün kapıda olduğunu söyledi. Bizler de toplu halde otobüse yöneldik.

Otobüslerde internet hizmeti

Tabi cep telefonları çalışmıyor. Özel olarak hat alan arkadaşlar hariç. Ancak Hacı adaylarının büyük bir çoğunluğu hatlarını ya açmadı. Ya da Türkiye’de bırakmıştı. Bindiğimiz otobüslerde internet hizmeti veriliyor. Otobüse bindiğinizde bize eşlik eden rehber otobüste kullanacağınız İnternet kullanıcı adını ve şifresini yolcularla paylaştı. Böylelikle yazılı da olsa Türkiye’deki yakınlarımıza hem yazılı hem de görüntülü olarak haber verme imkânınız oldu.

Mekke’ye ulaştık

Yaklaşık 1 saat sürecek olan Mekke yolculuğumuz başladı. Bir yandan meraklı gözlerle çevreyi incelemeye çalışırken, diğer yandan da Telbiye ve tekbirler getirerek Mekke yolculuğumuza devam ettik. Huşu içinde Hasan Hocamızın iştirekiyle ‘Lebbeyk Allahümme lebbeyk. Lebbeyke la Şerike leke lebbeyk. İnnel hamde ve'n ni’mete leke vel mülk la şerike lek’ şeklinde getirilen telbiye ile birlikte Selatu Selamlarla yol devam etti.

Mekke bizi yağmurla karşıladı

Mekke’ye ulaştığımızda Mekke’de görülmesi zor olan bir olayla karşılaştık. Nerdeyse otobüsün silecekleri yetişmeyecek şekilde şiddetli bir yağmur yağıyordu. Bilenler Mekke’de bu tür yağmurlara çok sık rastlanmadığını söylüyorlardı. Yağmurun da kısmen ağırlaştırdığı yoğun trafik içinde biraz gecikmeyle de olsa otele kavuştuk. Önceden rezerve edilmiş olan odalar umrecilere verildi. Otel girişinde Hurma ve zemzem ikram edildi. Odalara yerleştikten ve eşyaları bıraktıktan sonra Bünyamin beyin talimatı gereği Kâbe’ye gitmek için lobide toplandık. Yağan şiddetli Yağmur nedeniyle yollar kumlarla kapanmış. Kâbe’ye gidemedik. Mecburen yattık. Kâbe’ye gitmek sabaha kaldı.

Kâbe’ye Kavuştuk

12 Nisan Perşembe.  Artık vakit gece yarısını geçmişti. Odalarımıza çıktık. O kadar yorgun olmamıza rağmen eminim ki kimseyi uyku tutmamıştır. Sabah 6:30 gibi kahvaltı yapıp lobide toplandık. 07 gibi hareket ettik. Telbiye ve tekbirler eşliğinde otobüs yoluna ulaştık. Kısa bir süre bekledikten sonra Kâbe’ye ulaşım sağlayan kırmızı otobüslerden birisi gelerek bizi aldı. Yaklaşık 3 dakika süren otobüs yolculuğundan sonra Mescid-i Haram bölgesine ulaştık. İlk girişte bizi Zemzem çeşmeleri karşıladı. Bünyamin beyin talimatıyla herkes zemzem içmeye başladı. Zemzem içtikten sonra Kâbe avlusunda doğru yürümeye başladık. Herkeste heyecan doruktaydı. Telbiye getirerek gireceğimiz kapıya yaklaşmaya başladık.

Kâbe’yi ilk görüş

Bünyamin bey bizlere bir hatırlatma yaparak "Kâbe’yi ilk görünce yapılan dua reddolunmaz" anlamındaki hadisi hatırlatarak herkesin yere bakması tavsiyesinde bulundu. Girdiğimiz kapının hangi kapı olduğunu hatırlamıyorum. Girdiğimiz kapıdan yere bakarak ilerledik. Kâbe alanına inen merdivenleri de aynı şekilde indik. Kimse başını kaldırıp Kâbe’ye bakmıyordu. Bünyamin bey Kâbe’ye yaklaşınca kokuyu hmemizi söyledi. Hakikaten inanılmaz güzel bir koku bizi karşıladı. Hazırlanın diye seslendi Bünyamin Bey. Nefesler tutulmuştu. Herkes içinden edeceği ilk duanın hazırlıklarını yapıyordu.

Şimdi bakabilirsiniz

Bünyamin beyden ‘Şimdi bakabilirsiniz’ talimatı gelince herkes başını kaldırarak Kâbe-i Muazzama’ya baktı.  Gözler yaşlı, boyunlar bükük. Kabul olacak dualar etmeye başladık. Dua ettikçe dua edesi geliyor insanın. Bir yandan da Kâbe’ye kavuşma arzusu herkesin içinde.  Yavaş yavaş edilen dualar tamamlandı. Kâbe alanına inmek için heyecan başladı. Merdivenlerden yavaş yavaş inerek Kâbe alanına girmeye başladık.

İlk Tavaf ve Umre

Telbiye ve Tekbirler getirerek ilk tavaf için Hasan Hocamızın eşliğinde alanda yürümeye devam ettik. Rüknü Yemani ve Mültezem denilen yerlerden geçtik. Hacerül Esvet taşını tam gören çapraz bölüme yani Yeşil Işıkların yandığı bölgeye geldiğimizde, ‘Bismillah Allahu Ekber’ diyerek sağ elimizi kaldırarak Hacarül Evsedi selamlayarak tavafa başladık. Her bir dönüşe say adı veriliyor. 7 Say ise 1 tavaf’ı oluşturuyor.  Hasan Hoca önde elindeki kitaptan say dualarını okurken arkasındaki arkadaşlarımız da dualara icabet ediyorlardı. Her tavafın ayrı bir duası olduğunu öğrendik. 7 defa yapılan sayda 7 ayrı dua okundu.  Rüknü Yemani ile Hacerül Esved arasında ise başka bir dua daha okunuyordu. Bu değişmiyordu. Her tavafta “Rabbenâ âtinâ fid-dünyâ heseneten ve fil âhireti haseneten ve ginâ azâbennâr, ve edhilnel Cennete meal ebrâr yâ azizu yâ gaffâr.” Saat kaçtı bilmiyorduk. Kimsenin de saatle bir işi de yoktu zaten.  7 defa yaptığımız tavafın ardından Hacerül Evsedi selamlayarak 2 rekat olan tavaf namazını kıldık.

Safa, Merve, Say

Tavaf namazının ardından hep birlikte Say alanına geçtik. Hasan Hoca tarafından yapılan duanın ardından niyet ederek Kâbe’ye dönüp tekbir, tehlil, salâvat getirerek dua ettik. Hocamız tarafından yapılan say ibadetinin ne anlama geldiği anlatılarak Hz Hacer, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail hakkında da bilgiler verdikten sonra say başladı.  Say alanını uzak sanıyorduk. Meğer Kâbe’nin hemen yanı başında yer alıyormuş.

Yazarın Diğer Yazıları