Abdulvahap Kaygusuz

2. Umre

Abdulvahap Kaygusuz

15 Nisan Pazar. Bugün 2.Umre yapağız. Onun için Mikat sınırı dışına çıkıp İhram’a girmemiz gerekiyormuş. Hudeybiye’ye giderek orada niyet edeceğiz. Mîkat, sözlük anlamına göre ihrama girme yeri ve zamanı demekmiş. Yani Mikat sınırları çeşitli bölge ve ülkelerden hacca gelenlerin Mekke çevresindeki, ihrama girecekleri özel yerleri belirliyormuş. Örneğin Cidde, Medine Mikat yerleri arasında yer alıyormuş. Biz de Mikat sınırı olan Hudeybiye’ye gelerek niyetimizi edip Mekke’yi Mükerreme’ye geri döndük.

Hasan hocamızın anlattığına göre Hudeybiye Mikat sınırında bulunan yerlerden birisidir. Hudeybiye'de Resulallah (AS)  umre için beklediği sırada asılsız Hz. Osman Şehit edildiği haberi alır. Bu haber üzerine 1500 Sahabenin Peygamberimize biat ettikleri ve peygamberimizin emrinde savaşacaklarına söz verdikleri mekân olduğu kaydedildi. Biatten sonra müşriklerin korkudan Müslümanlarla Hudeybiye anlaşmasını imzaladıkları ifade edildi.

Tifle kuyusu kapatılmış

Bulunduğumuz yerin Ufsan kasabası olduğunu öğrendik. Burada Peygamber Efendimizin mucizelerinden birisi olan suyu acı olan Tıfle Kuyusu olduğunu öğrendik.  Resulüler (AS)Usfan’da dinlenirken ashabının susaması üzerine bir kaç kişiyi kuyu bulmaları için kasabada farklı yönlere doğru göndermiştir. Az sonra bir sahabe gelir ve “bir kuyu bulduk ya Resulullah fakat suyu çok acı” der. Efendimiz avcuyla bir yudum alır, su acıdır. Avcundaki suyu kuyuya tekrar boşaltır, 1400 yıldır bu kuyunun suyu şifa olarak Mümin’ler tarafından kullanılır.  İçmek için tadı oldukça acı olsa da Allah’tan şifa dileyen hasta insanlar Efendimizin tükürüğü ile şereflenen bu şifalı suyu vesile kılıyorlar.

İkinci umremizi de tamamladık

Ancak Suudi’nin biz gitmeden kısa bir süre önce lağım suyu karışıyor gerekçesiyle betonlanarak kapatıldığını üzüntüyle öğrendik.  Bataklığı kurutmak mantığı yerine sinek avlamayı tercih eden yönetim karışan lağım suyunu berteraf etmek yerine kuyuyu kapatmayı seçmiş. Hudeybiye mescidinde Niyetimizi edip 2 rekat namaz kıldıktan sonra hep birlikte Kabe’ye dönerek İhram tavafı yaptık. Devamında ise say yaparak 2. Umremizi de yapmış olduk. Sembolik olarak saçlarımızı tıraş ederek otelimize döndük.

Hira Nur Mağarası

16 Nisan Pazartesi gecesi planlandığı gibi Hira Nur Mağarasına çıkacağız. Herkes heyecan içinde.  Otobüsle Nur Dağı eteklerine geldik. Saat gecenin 12’si  Hira Mağarası dağın zirvesinde bir yerde. 300 metre yüksekliği olduğu belirtiliyor. Ancak bizlere çok yüksek gibi geldi. Resulullah (AS)  Peygamberliğinden önce zaman zaman bu dağa gelerek Hira Mağarasında inzivaya çekilirmiş. Yine byle inzivaya çekildiği bir gecede İslam’ın İlk Emri olan Alak Suresinin ilk 5 ayeti ‘OKU’ ile başlayan yüce hitap Cebrail (AS) tarafından Hz. Peygambere bu mağarada ulaştırılmıştır.  

Mağaraya çıkarken bir tarikata mensup müritlerin giriş alanında toplandıklarını gördük. Mağaraya girmek için sıra beklerken Müritler ve şeyhleri geçmek istediler. Bunun bir kul hakkı olduğunu söylediğimizde geri durarak sadece 4 kişinin geçmesi için izin istediler. Herkes de izin verdi. Ancak çıktığımızda bazı müritler topluca zikir çekiyorlardı.

Mağaraya çıkarken ve inerken yaklaşık 10 basamakta bir dilenciyle karşılaştık. Sözüm ona basamakları tamir ediyorlar. Ellerinde bir avuç çimento. Bir mala, 1 pet şişe su. 10 cm2 lik bir yeri ıslatmışlar. Hacı sadaka sadaka diye milletin önünü kesiyorlardı. Artık insanlar nerdeyse dağa çıktığına pişman olacak hale gelmişti.  Hani ülkemizde meşhur bir söz vardır. Medine dilencileri derler ya. Eğer bunlar böyle ise Medine’deki meşhur dilenciler nasıldır diye düşünmeden edemedik. Gece 24:00 de başlayan yürüyüş bittiğinde saatler 05:30 olmuştu. O zor yolculuğu 80 yaşındaki bir teyzemizin de gerçekleştirmiş olması bizi hayretler içinde bıraktı. İşte İman kuvveti budur dedik.

Türklere yasaklar geldi

Biz Hira dağına çıktıktan 1 gün sonra aynı alanda zikir çekildiği iddiasıyla Hira dağına çıkmayı Suudi yetkilileri yasakladılar. Döndüğümüzde hala yasak devam ediyordu. Bununla birlikte açık alanlarda Örneğin Uhud dağında Cennetül Baki’de ve diğer bölgelerde rehberlerin ses yükseltici kullanarak anlatım yapmaları da yasaklandı.

Mezarlara bile yasak koydular

Öyle ki Cennetül Baki’yi ziyaret ederken Hz. Osman’ın mezarının yanından geçerken din görevlisinden bir tanesi ‘Arkadaşlar 7 İhlâs bir Fatiha okuyarak Hediye edin. Ancak eleriniz açmayın. Askerler görmesin’ diyerek ziyaretçileri de uyarmayı ihmal etmedi. Mezarlar hakkındaki bilgileri de durarak değil de normal yürüyüş halinde anlattılar.

Tenim Umresi

18  Nisan Çarşamba. Planlı Umrelerimizden olan 3. Umremizi de gerçekleştireceğiz.

Sabah ve öğle namazlarını Kabe’de kıldıktan sonra otele döndük. İhramlarımızı giydik. Gelen Otobüse binerek Tenim denilen yere gittik. Daha önce de belirttiğim gibi Umre Hacı yapmak için Mikat sınırları dışına çıkmamız gerekiyordu. Tenim ise Mekke’ye yaklaşık 6-7 km uzaklıktaydı. Hz. Aişe Validemiz burada hac yapmak için niyet ettiği için buraya yapılan büyük bir camiye da Hz Aişe mescidi adı verilmiş.

Vaka’nın hikâyesi ise bize şu şekilde anlatıldı.  Tenim Harem-i Şerif’e yaklaşık 6 km. mesafededir. Hz. Âişe validemiz veda haccında peygamberimizle beraber umre yapmak istemiş ve özrü sebebiyle umre yapamamıştı. Medine’ye dönecekleri zaman Peygamber Efendimiz’e; Ya Rasülallah! İnsanlar hac ve umre ile dönüyor, ben ise umreden mahrum oldum” dedi. Peygamber Efendimiz Mikat sınırlarından çıkmak için kendisini Tenim’e gönderdi. Orada ihram giyip yani niyet edip Mescitte iki rekât ihram namazı kıldı. Daha sonra orada yapılan mescide, Mescid-i Âişe ismi verilmiş.

İhrama girdikten sonra tekrar Kabe’ye döndük. Hasan Hocamızın nezaretinde 3. Umremizi de gerçekleştirdik. Tavaf ve sayları tamamladıktan sonra saçlarımızı keserek otele döndük.  Yarın: Zemzem kuyusu,  Hz Peygamberin evi

Yazarın Diğer Yazıları