Vahdettin Yiğitcan

Sevmediğin Zaman Sever Gibi Yapma!

Vahdettin Yiğitcan

Değeri okurlar,

Hayatımızın insan kaynaklı çelişkileriyle günün 24 saati iç içe yaşıyoruz. Buna da yaşamak denirse eğer!

Çarşıda, pazarda, resmi ve özel kurumlarda velhasıl her zaman ve her yerde istemediğin kadar gına getirici, bezdirici muamelelere maruz kalmak hayatın olağan akışı haline gelmiş, kimsenin yadırgadığı da yok! 

Hayatı çekilmez kılan bu muamelelere itiraz ettiğinde önce ilk tepkiyi güdülmeye alışmış ezik vatandaş tipinden görüyorsun.

Tahammül sınırımı zorladığı zamanlarda asabım gerildiğinde samimi anlamda selamlaştığım arkadaşlarıma yakınma babından "sevgisiz günlere kaldık" diye dert yandığım vakidir.

Bildiğiniz üzere birkaç ay sonra yerel yöneticilerimizi seçeceğiz.

Aman ne güzel, ne güzel, vatandaş konumuna yükseldik demeyesiniz!

Sakın bu söylediklerimden ötürü havalara girmeyin. Sizi vatandaş yerine koymaları rol model olmanız nedeniyledir.

Neye göre, hangi kriterlere göre, hangi müktesebatını dikkate alarak, liyakat ve iş becerisi uygun mu gibi hususları irdelemeksizin önümüze konulan isimleri sözde biz seçmiş olacağız. 

Hayırlı uğurlu olsun.

Öyle mi? Kimse kimseyi kandırmasın efendim... 

Şahsi İkbal Peşindeler

Oy verdiğimiz siyasi parti genel başkanının seçtiği isimleri güya biz seçmiş olacağız!

Hangi siyasi parti olursa olsun, lideri ve partisinin tüm mensupları sütten çıkmış ak kaşık gibidirler, sütte leke bulunur da haşa onlarda leke ne gezer! 

Bugün siyasi partilerin en alt kademesinden zirvesine kadar her katmanı şahsi ikbal hesaplarının yapıldığı makamları temsil ederler. 

Her katmanın yaptırım ve nüfuz gücü ayrıdır. 

Biz, "yazıklar olsun bu tarz siyaset esnaflarına!" desek de, asıl yazık vatandaşa oluyor...

Çarşının, pazarın resmi ve özel kurumların işleyişindeki mantık, "ben merkezli" bakış açısı nedeniyledir.

Kimse kendini vatandaş yerine koyarak işine sarılmıyor, görevini hakkıyla yerine getirmiyor.

İstisna da olsa haksızlık yapmayalım, helal süt emmişleri müstesna şahsiyetler olarak onları saygıyla selamlıyorum.

Kazançları veya aldıkları maaşları helalı hoş olsun.

Aslında işin sarpa sardığı yer "sevgisiz" olmakta yatıyor.

Sevgisiz Günlere Kaldık

Bu fakirin "sevgisiz günlere kaldık" demesinin altında yatan sebep, sahtekarca "sevmediği zaman sever gibi yapmakta" yatıyor.

Başlıkta yer verdiğim cümle günümüzden yaklaşık üç bin yıl önce söylenmiş.

"Eski Bir Tapınak Yazıtı"ndan alıntıladım.

1993 Yılında İstanbul'da bir yoğurtçu dükkanına "Eski Bir Tapınak Yazıtı"nı duvar tablosu şeklinde asmıştı.

İlk defa orada rastlamıştım. İnternet henüz yaygınlaşmamıştı.

Yazıt, o gün bu gündür aklımdan çıkmadığı gibi kutsal bir metin gibi hayata dair öğütleriyle bütün zamanları kapsayan temel doğruları öneren muhtevaya sahip.

İşte o yazıttan birkaç cümle...

"· Sevmediğin zaman sever gibi yapma.

· Çevrene önerilerde bulun, ama hükmetme.

· İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

· Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için, her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

· Kaybetmeyi, ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer."

XSENTİUS TAPINAK YAZITI M.Ö 9.YY
Kaynak: https://www.sosyal-fobi.net/forum/viewtopic.php?t=8331

Yazarın Diğer Yazıları