Vahdettin Yiğitcan

Çıplak Kaplumbağa!..

Vahdettin Yiğitcan

Değerli Okurlar,

Bizi "biz" kılan en önemli özelliğimiz konuştuğumuz, anlaştığımız, sevincimizi, hüznümüzü dile getirdiğimiz, iyi günde kötü günde dostluğumuzu gösterme aracımız güzel Türkçemizdir. Yani kısacası dilimizdir.

Biz ne kadar dilimize sahip çıkarsak o kadar kendimiz oluruz. Aksi halde zaman içerisinde ufalanıp yok oluruz.

Bir milletin en önemli hususiyetlerinden biri dil birliğidir. Dil birliğini yitiren milletler önce kendi aralarında anlaşabilme imkanlarını kaybederler ve zamanla başkalaşırlar. 

Günümüzden yıllarca önce gençlerin söylediği bir şarkı vardı yanılmıyorsam şöyle bir cümle geçiyordu içinde "Konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz?" 

İşe o şarkıdan en çarpıcı dizeler:

"Animasyon motivasyon ajitasyon atmasyon
Türkçe konuş anlamıyom çok gücüme gidiyon
Yabancı dil mi Türkçe mi o da ayrı bir konu
Düşündükçe taşındıkça komiğime gidiyon

Konuşuyoruz ama nece konuşuyoruz
Konuşuyoruz ama anlamıyoruz"

Bir sürü saçma sapan sözlerin arasında dilimize de dikkat çeken ana konuya değinmiş genç arkadaşlar...

Bu fakirin yıllar önce çok basit bir önerisi vardı yabancı dillerden içselleştirilmemiş kelime ve kavramları peynir ekmek yer gibi rahatça kullananlara : "Sen bu söylediklerini bir de annene söyle bakalım sana ne diyecek?" diye karşılık verirdim.

Esasen dil sorunumuz burada düğümleniyor. Annelerimizin öğrettiği dil ile annelerimizle konuşabiliriz. Sorun bu kadar basit.

Annelerimizin anlamadığı bir dil bizim ana dilimiz olamaz.

Teknolojik gelişmelerin ışığında yeni icat ve buluşların adını elbette o işi gerçekleştirenler koyacaktır. Kendi dilimizde karşılığını bulmak sorumluluğu da bizim üzerimizdedir.

"Çıplak Kaplumbağa" örneğine gelince, bildiğiniz üzere dilimizde bir sözümüz var, "Kaplumbağa kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş"

Yabancı kelime ve kavramları kullanmanın altında birçok ruhsal sorun olduğunu düşünüyorum.

Önümüzdeki yazılardan birinde nasip olursa konuyu tekrar gündeme getireceğim.

Yazarın Diğer Yazıları