Orhan Atak

Batı'nın Demokrasi Anlayışı

Orhan Atak

Geçtiğimiz aylarda Venezuela, dün Bolivya… Ortadoğu’da ise Lübnan, Irak vs… Dünyanın her bir noktasında her yeni gün yeni bir sözde ayaklanma, protesto eylemleri veya darbe girişimleri görüyoruz. Peki, insan hakları, demokrasi, ifade özgürlüğü gibi süslü kelimelerin arkasına sığınarak bu ayaklanmaları destekleyen, meşru göstermeye çalışan hatta hatta çoğu zaman övgü dolu ifadelerle tanımlayan batı dünyasında neler oluyor?

Fransa’da en ufak bir eylemde vuku bulan polis şiddetini, protestoculara yapılan insanlık dışı muameleyi sosyal medyada tanıklık ettiğimiz yüzlerce videodan hep birlikte görüyoruz. Ama aynı Fransa bölücü terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı olan YPG’ye hatta tüm dünyanın belası haline getirilen ABD menşeili DEAŞ’a lojistik destek sağlayabiliyor! Ancak kimse onların bu tavrını sorgulayamıyor!

Almanya’da Bavyera bölgesi bağımsızlık için en ufak bir çıkış yapsa merkezi hükümet ayağa kalkıyor, bunları susturmak için her türlü yaptırımı hak olarak görüyor ama aynı Almanya yıllardır PKK’ya destek verip, PKK destekçilerinin Almanya’daki sözde eylemlerine izin verip, mitingler yaptırabiliyor. FETÖ’cüleri sahiplenebiliyor, ifade özgürlüğü adı altında konuşturabiliyor.

ABD’de her geçen gün yeni bir vakanın basına düştüğü siyahiler üzerinden yaşanan ırkçılık herkesin malumu… Ama ABD dünyanın dört bir yanında ben demokrasi ihraç ediyorum diyerek seçilmişlerin askeri veya istihbari müdahalesi ile yıkılması için gayret gösterebiliyor. Onlarda yaşanana olaylar münferit hadiseler olarak tanımlanırken, başka bir ülkede yaşanan her olay nedense baskı görmüş halkların sözde isyanı olarak övgüye mazhar oluyor.

İspanya, İngiltere… Örnekleri çoğaltmak mümkün…

Tüm süslü kelimeleri, ifadeleri tekellerine alarak yozlaştıran, içini boşaltan bu zihniyet kendilerinin dışında gördükleri herkesi ya da kendilerinin yazdığı senaryolarda rol almayı reddeden tüm yapıları, yönetimleri, kitleleri “baskıcı, otoriter” ilan ederek ötekileştiriyor.

Dünya ne yapıyor; bu piyesi sırf senaryoyu yazanlara yaranmak için tüm değerlerini reddeden devşirilmişlerinde ortaya koyduğu algı çalışmaları ile sadece izlemekle yetiniyor.

Bizler bu oyunları gören, anlayabilen, dili döndüğünce anlatabilen insanlar olarak ilk önce ülkemiz daha sonra bölgemiz özelinde ve tabi ki tüm dünya genelinde bu algısal istila karşısında sessiz kalmamalıyız. 15 Temmuz’da fiilen, 15 Temmuz öncesinde ve sonrasında çeşitli hamlelerle ülkemizde denedikleri oyunları bozduk ama o oyunlar ne ilkti ne de son olacak…

Yine, yeniden deneyecekler. Tüm değerleri tekellerine alma gayretinde olan bu zihniyetle mücadelemiz asla sekteye uğramadan her gün yeni bir dinamizm kazanarak ve ivmelenerek devam etmek zorunda.

Velhasıl; bilinmesi gerekir ki, Batı’nın demokrasi anlayışı, kendi menfaatlerini önceleyen bir senaryodan ibarettir.
 

Yazarın Diğer Yazıları