Necip Cengil

Üstadımla Halka ve Yönetime Dair

Necip Cengil

“Her sabah şehirde ve ülkede ruhlara dinginlik veren, aklın ve kalbin beslendiği yeni bir şarkı duymak, ufuk açıcı yarınlara ulaşmak istiyorsak her gün yeni baştan doğabilmeyi, güzele, iyiye, merhamete kapı açan değişimler yaşamayı başarmalıyız dedi üstadım. Bir toplumda ne halk ne de yönetmeye aday olanlar buna dair işaretler vermiyor, alışkanlıkların tekrarından başka bir söylemleri yoksa ve “cüce ruhlu kişiler” görüntüsü dolaşıyorsa ne yeni bir şarkı duyulur, ne ufuk açıcı sabahlara çıkarız.”
Öyleyse dedim, halk asıl belirleyici olmalı zira yönetecek olanlar halkın içinden çıkar.
Bu sözüm üzerine daldı üstadım. Ve konuşmaya başladı.
“Her millet layık olduğu yönetime ve yöneticilere sahip olur” ve “elbette halk yani topluma dikkat çekmek gerekir” dedi.
“Evet, iyi yönetici bir kahramandır, bir şimşektir. Fakat halk, ne kil tabakası, ne de saman yığını gibi görülmemelidir. O şimşeği meydana getiren, milletin kendisidir. Ne zaman bir bulut veya birçok bulut, elektrikle doymuş hale gelirse; şimşek kendiliğinden ortaya çıkar. Eğer bulutta elektrik yoksa hiçbir zaman şimşek meydana gelemez. Eğer halk, soğuk ve rutubetli bir buhar yığıntısından ibaretse hiçbir kuvvet ondan şimşek çıkaramaz. Hayatı oluşturan, olayların yönüne etki eden, bunlara karakter ve rengini veren, tek başına şahıslar değil halkın kendisidir, böyle görülmedikçe memleketin ufku açık olmaz. Yöneticiler halkı güdülen sürü, halk da kendisini öyle görürse diriltici elektrik oluşmaz. Sadece yöneticileri suçlayıp işin içinden çıkamayız. Bu nedenle Kitapta  “Yeryüzünde bulunanların çoğu, kendilerine uyarsan, seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar zandan başka bir şeye tâbi olmuyorlar ve temelsiz bir tahminden başka bir şeye de dayanmıyorlar” diye uyarılırız.”
“Yalanlarla, iftiralarla taraftar toplamaya çalışanlar da dikkat etmeli zira bu tür çabalar cennet inşa etmez, cehenneme yol oluşturur ve o yolda yürümeyi hüner sayan halk da yönetici de iflah olmaz.”
Cümleler arasındaki bağı koparmamak için dikkatle dinliyordum.
“İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu halde kalbinde olana Allah’ı şahit de tutar. Hâkimiyeti/yönetimi ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri, ekini ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez” denir kitapta. Halk bunları tanımalıdır. Merhameti olmayan, adaleti hiçe sayan, insanlar arasında bozgunculuk oluşturacak işlere imza atmak isteyen, iyilikte birlik hesabı bulunmayanların da yönetimlere talip olacağı tecrübeyle sabittir. Bütün olumsuz hallerine rağmen, bu tür kişiler destek bulabiliyorsa, o yöneticiler tek başına suçlanamaz. Ne yöneticiler “halk bize yetkiyi verdi, ne yaparsak yaparız, kimse bize laf edemez, öğüt veremez, yol gösterme derdine düşemez” demeli… Ne de halk “yetkiyi verdik, ne yaparlarsa yapsınlar, iyi de yapsalar kötü de onlar hesap verir” diye bir anlayışa sahip olmalıdır.”
“Kitap bize “Her insan topluluğunu önderleriyle birlikte çağıracağımız o günde kimlerin amel defterleri sağından verilirse işte onlar amel defterlerini okuyacaklar ve en küçük bir haksızlığa uğramayacaklar” der. Hem toplum hem yönetici birlikte sorumludur. Hem halk hem seçtikleri hesap günü hesap verecektir.”
“Her millet, yönetim makinesinin başına ya güçlü ya da önemsiz kişileri geçirir. Bunlardan birinin iş başına gelmesi, milletin manevi düzeyine v e durumuna bağlıdır; millet güçlü bir zihne ve maneviyata sahipse ona göre, değilse ona göre kişiler yönetime getirilecektir. Bu da seçenin de seçilenin de sorumlu olduğunu gösterir. Burada anlatmak istediğim maneviyat, bilgiyi, tecrübeyi, kişileri doğru değerlendirebilmeyi belirleyen insan alt yapısıdır, yani kimi şekli ibadetleri yapmakla sınırlandırılamaz. Bu noktada milletin, manevi susuzluklarını giderecek aydınlara da ihtiyacı vardır ve bu aydınlar yetişememişse vaziyet iyiye doğru değişmez.”
“İyi ya da değil seçilenler içimizden çıkar ve onlar halkın görüntüsü olur. Seçildikten sonra da iyileştirici maneviyatın beslenmesi gerekir. Halk ve aydınlar genel anlamda maneviyatın beslenmesine önem vermezse, beslenme kalıp değiştirir. Kursaklar ateşle dolar. Kursakları ateşle dolanlar yangın söndüremez aksine yangın çıkarırlar.”
“İyilik alt yapısı olmayan, güçlenmeyen halk ve yöneticilerin bulunduğu coğrafyalar çöküşe geçer, ilerleyemez.”
Her cümle birbirinden önemliydi. 
Üstadım gözlerimin içine baktı, zannımca şimdilik yeterli dedi.

Yorumlar 1
Hacı Yusuf 31 Ocak 2024 10:11

Üstadım manevi derinliği kaybolmuş tamamen dünya çıkarlarına odaklanmış bir toplumun geleceği berbattır. Teşekkür ederim

Yazarın Diğer Yazıları