Necip Cengil

Belediyeler veya seçildim istediğimi yaparım

Necip Cengil

Malatya tercihini yaptı, seçilen belediye başkanları mazbatalarını alıp görevlerine başladı. 

Başladılar başlamasına ancak bazı belediyelerin kasasında kuruş yok, açıklanamayan borçlar, izahı zor satışlar var. Yeni seçilen belediye başkanları projelerini hangi paralarla uygulamaya koyacaklarını kara kara düşünüyor. Bırakın projeleri, maaşları ödemek için kredi kullanmak zorunda kalıyorlar.

Rakamları bir kez daha yazmaya gerek yok.

Netice ortada.

Bu hale nasıl geldik?

Ehliyet ve liyakat hep göz ardı edildi. Görebildiğim kadarıyla ehliyet ve liyakat değil dengeler şimdiye kadar gözetilmiş. “Bu işi kim daha iyi yapar ve ehildir” kıstası göz ardı edilmiş. Belki “birkaç isim belirlenmiş” onlarla oturulmuş ve onların dedikleri uygulanmış veya başkan olan şahıs “kimsenin görüşüne ihtiyacımız yok, biz birlikte çalışabileceğimiz kişileri daha iyi biliriz” demiş zaten başkan adayı da ehliyet ve liyakat gözetilerek belirlenmemiş. Bakıyorsunuz bir kişi “ben şurada olmalıyım” diyor, özel ilişkiler geliştiriyor ve neticede oraya gidiyor, kimse ehil olup olmadığını sorgulama ihtiyacı hissetmiyor. Söz konusu kişilerin kendileri de ehliyeti o kadar iplemiyor, onlar için önemli olan oraya gelmeleri, makamın sıcaklığı, sağa sola emir vermeleri ve alacakları meblağ. Bu kişiler kendi sınavlarını zora sokmuş olabileceklerini de düşünmüyorlar.

İstişare işletilmeyince sorunlar artar, görünen ve açıklanan tablo istişarenin olmadığını, başkanların kendi kabullerine göre hareket ettiğini ele veriyor. Belki özel ortamlarda “işimiz istişare iledir” denmiş ama mesela projeleri, şehir planını, imar konusunu kimlerle istişare ettiniz, üniversiteden yer bilimciler, inşaat mühendisliği ve diğer ilgili bölümler istişarede var mıydı sorularına olumlu cevaplar bulmak açıklanan tabloda ve yaşanan depremin sonuçlarına göre mümkün değil. İstişare, konuların ehil ve uzman isimleriyle yapılır, kim varsa toplayın hadi gelin istişare edelim tarzıyla olmaz.

“İtaat edeni atamak, söz dinleyecek olanı seçtirmek” gibi bir tablo yaşandı ve yaşanıyor. Belki daire başkanları veya başkan yardımcılıkları vs buna göre belirleniyor, bilemiyorum, eğer böyleyse “falan her şeye evet demez, üstüne vazifeymiş gibi öneri getirir, eleştirir, o olmaz ama “filan iyidir, söz dinler” denilerek atamalar yapılıyorsa zaten bir denetimsizlik mekanizması oluşur. Ha bu arada kendilerini “Yusuf görenler” olabilir yani “bu işi ben bilirim, kimsenin görüşüne ihtiyacım yok, kimse sözümden çıkmayacak” diyenler çıkabilir ki açıklanan durum buna dair işaretler veriyor. Haliyle yeni dönemde bunlara dikkat edilmelidir.

Kendi işiyle bihakkın meşgul olması gereken başkanlar ve diğer seçilenlerden, sözgelimi “şehirde kim nereye seçilecek veya atanacaksa biz belirleyelim, sözümüzü dinlemeyeni uzaklaştıralım, seçtirmeyelim, işlevsizleştirelim” yarışına girenler oldu. Sonuçta Malatya zarar gördü ve zarar oldukça büyük. Orayı da ben kontrol edeyim, şurası benin kontrolümde olmalı tarzıyla şehirlerin nasıl batırılabileceği ortada…

Ayrıca borç yükü ve satışlar açıklamasında “Meclisin önüne gelen kararları sorgulanmadan geçirdiği” sonucu çıkıyor ve haliyle meclise seçilecek olacak olanların hangi kıstaslarla belirlendiğini sorgulamak gerekiyor. Aday adayı olanlardan hangi kıstaslar arandığını, kişiliklerinin, yönelimlerinin, özel ilişkilerinin araştırılıp araştırılmadığını bilemiyoruz. Mesela aday adayları içinden bir isim Belediye Başkan Adayı olarak açıklanıyor; belirlenme ölçüsü ne, özel ilişkileri araştırıldı mı, yönelimlerine bakıldı mı, şehrin dokusuna, zenginliğine, bütçesine zarar verecek bir hali var mı yok mu, soruşturuldu mu, bilemiyoruz.  

Birileri “bu şahıs neye göre aday olarak belirlendi” diye sorunca, yorumlar başlıyor; onu filan destekliyormuş, illa bu olacak demiş, filan vekiller özel ricacı olmuş… Bu yorumların ne kadarı doğru, kurulan ilişkilerin mahiyeti ne, vatandaş olarak çözmemiz mümkün değil. İyi de adaylarla ilgili hiçbir istihbarat yapılmıyor mu? Kaldı ki kişi aday olduktan sonra “ bu seçildi ama hakkında epey dosya” var diyenler de çıkıyor, bu söylentiler doğru mu vatandaş olarak bilemeyiz fakat halk arasında konuşulan “olumsuz değerlendirmeler” hiç mi dikkate alınmıyor. Neticede seçilen kişi de “aday oldum, seçildim, istediğimi yaparım, kimse kılıma zarar veremez” ruh haliyle işe başlıyor diyebilir miyiz? Hele bir de “konuşulan konuşulur, unutulur, siz de unutun gitsin” sonucu ortaya çıkınca, seçilen aday da “istediği gibi davranıyor” ve şehirlerin bütçesi kontrolsüz heba ediliyor. Eğer yoksa acilen bir “iç denetim birimi” oluşmalı, projeler, bütçeler, ihaleler, ihale şartnamelerini bu birim denetlemeli ve bağımsız olmalı, mümkünse serbest piyasadan, üniversiteden, odalardan, her partiden ehil kişilerden oluşmalı. 

İsimler önemli mi bilmiyorum ancak ortada bir sistemsizlik var; her dileyen aday adayı olabilir, kimin hangi ölçülere dayanılarak aday olduğu sorgulanmaz gibi bir hal ortaya çıkıyor. Her isteyen aday adayı olamamalı, adaylık ölçüleri net olmalı.

Memleket hepimizinse hiç kimse bu şehrin zenginliğini heba etme ayrıcalığına sahip olmamalı. “Mademki ben seçildim, istediğimi yaparım” diyememeli. Birileri herhangi bir aday için kefil olmuşsa bir sorumluluk zinciri oluşmalı. Bir isim için kefil oluyorsunuz, o kişi üzerine düşeni yapmayınca gelip kefil olandan tahsilat yapılabiliyor. Madem bu oluyor, siyasette ve şehir yönetiminde niçin uygulanmasın. Seçilen istediği ihaleyi yapıyor, istediği şartnameyi hazırlıyor, şehri zarara duçar ediyor hem ona hem ona kefil olanlara yapılan kâr kalıyor diye bir gelenek oluşursa hep birlikte ülkeyi batırırız.

“Bizim Necip” yine hiçbir isme çatmadan yazdı yazacağını, bakalım ne kadar dikkate alınacak?

Yazarın Diğer Yazıları