Necip Cengil

Broken City

Necip Cengil

Broken City filmi bir belediye başkanının yeniden seçilmek ve gücünü korumak için yaşattığı kirli atmosferi anlatıyor, Amerika'da Newyork bölgesinde geçen bir belediye başkanlığı öyküsü… 

"Kirlenenlerin hikâyeleri birbirine benzer" diye duymuştum, filmi seyrederken bunu düşündüm.

Belediye Başkanlığı seçimi özelinde, en küçüğü de dâhil nice dernek ve diğer birimlerin başkanlığı ne kadar efsunlar insanı ki, oralara oturan bırakmak istemez ve en yakınlarından en uzaklarına nice kişinin hayatları üzerlerine oyunlar oynatır. Filmde Belediye Başkanı ve bir ekip arasındaki rant hikâyesi konusu etrafında gelişen olaylar işlenmektedir ve bu rant kirliliğine dayanamayan grup başkanının oğlu bütün kirli ilişkileri deşifre edecek adımları atar.

Broken City “kırık şehir” diye dilimize çevrilebilir veya filmdeki öykü bütünlüğü içinde parçalanmış şehir, yürekleri parçalananların şehri… Bu konu beni aldı “helak” içerikli sahnelere götürdü. Helak edilen karyeler/şehirler/ bölgeler… 

Helak güç, makam, servet şımarıklığının ve neticede haktan ayrılmanın, zulmü derinleştirmenin neticesidir diye anlarım bu konuyu dile getiren ayetleri okurken…

Şehirlerin, karyelerin başında oradaki işleyişi belirleyen, ipleri elinde tutan yönetici veya yöneticiler ve onların etrafındaki, azgınlığı körükleyen çevreleri kendilerini uyaran Allah’ın elçilerine her türlü saygısızlığı yapmaktadır. “Ne azabından ve helakinden bahsediyorsun, git işine, azapta helakte bize uğramaz” demektedirler. Kamuya ait olanı sömürürler, servetlerine servet katıp şımardıkça şımarırlar. Hatta Salih peygamber kıssasında verilen bilgiye göre bir çete kurarlar. Bu çete yollarına çıkma ihtimali olanları devre dışı bırakmak içindir. Ki dokuzlu bir çeteden bahsedilmektedir. Bu sayının vermek istediği asıl anlamı elbette Allah bilir. Biz konuyu anlamak için kafa yorarız. Veya bazılarımız “o hikâyeler Allah’a inanmayanları anlatır, bize niye hatırlatıyorsunuz” diyebilir diye tefsirin değişmez kuralını hatırlatalım: Kuran bir olayı bir toplumun özelinde aktarır fakat anlamı umumidir yani sebebi nüzulün hususi olması mananın umumi olmasını engellemez!

Bu filmin senaryosu insanlık tarihinin kirlenme hikâyelerinin günümüze taşınan bir öyküsünü dile getirmektedir.

Öyle kirlenme hikâyesidir ki bu “gücü, sınırlı bir ekibin elinde dolandırır” ve oluşturulan ekibin dışında kimsenin oraya dâhil olmasına veya ayrı bir hikâye oluşturmasına müsaade etmez. Sanırsınız ki şehirlerin/karyelerin sürekli kitlelerin önüne çıkarılan ekibin dışında kimsesi yoktur, her şeyi onlar bilmektedir. Karyeler/şehirler başka isim çıkaramaz zira olanın hepsi onlardan ibarettir. Çıkacak gibi olanlar itibarsızlaştırılır, ben varım diye çıkabilecek kişilerin cesaretleri bloke edilir. Neticede şehirler/ karyeler belli sayıdaki kişilerin insafına terk edilir. Zaman geçer ve hikâye aynı kalır. Ve bu hikâyede yer alanların hiçbiri şu ayetin veya benzerlerinin vermek istediği mesajı düşünmez, kendilerine yaklaştırmaz: 

“Biz bir karyenin/bölgenin helakini dilediğimizde durum şu hal üzeredir: oranın yöneticileri aldıkları idare işinde şımararak, kötülüğü ve fasıklığı/ günahta derinleşmeyi icra ederek haktan uzaklaşırlar ve nihayet onları ve başa geldikleri bölgeyi/karyeyi helak ederiz ve orası alt-üst olur.” Veya “Bir ülkeyi helâk etmek istediğimizde oranın şımarıklarını ve azgınlarını iş başına getiririz; onlar ise orada günah işlerler, sonuçta o ülke helâke müstahak olur, biz de oranın altını üstüne getiririz.” (İsra 16)

Zaman geçer ve her şehrin hikâyesi yeniden yazılır, yeni “Broken City” filmleri çekilir. Gelen sonraki nesiller o filmleri seyreder ve kendi zamanlarında oynanan senaryo ile kıyaslar. Kirlenme ve helak sürer. Tabi helak deyince sadece şehirlerin/karyelerin/bölgelerin altüst edilmesini anlamak mı gerekir sorusunu da sormalıyız.

Soruyu sorduk, yazıyı burada şimdilik bitirelim lakin soruyu özet olarak tekrar soralım: Sahi sizce helak nedir?

Yorumlar 1
Ahmet 06 Ocak 2024 22:08

Bence helak tarafın olduğun tarafın olmadığın kesimlerin yanlışlarına hatalarına göz yummaktır .

Yazarın Diğer Yazıları