Necip Cengil

Bir Şehir Rüyası Görmek

Necip Cengil

Yıkıntılar, molozlar, yıkılıp kaldırılmayı bekleyen binalar arasından bakarken yeni bir şehir tasarlamak zordur. Zira daha önce var olan ne varsa yıkılmıştır, anılar, tarihi birikimler kamyon kasalarına yüklenip götürülmüştür. Zelzeledir vuran şehri, zelzeledir silen izleri… Adressiz kalmıştır şehir. “Aradığınız izlere ulaşılamamaktadır” mesajı baktığınız her yönde karşınıza çıkmaktadır. Cadde, sokak, ceget, çıkmaz ne varsa hepsi adeta buharlaşmıştır.

Yine de bir şehir rüyası görmek, tası tarağı toplayıp, şehri yıkıntılarıyla baş başa bırakmamak gerekir. Şehrin emini olmayı başaramamış yöneticilerin şehre daha fazla kötülük yapmasına müsaade etmemek, şehrin her sakininin boynuna borç olarak görülmelidir. Şehrin imarını ters yüz eden zulümlere göz yumup terki diyar edilmemelidir. Toprağın fıtratına uygun olmayan her imar şehre zulümdür ve bu zulmü işleyen şehir yöneticilerinin, halk tabiriyle “yatacak yeri” yoktur lakin onlara rağmen şehir toprağın fıtratına münasip olarak yeniden inşa edilmelidir.

Mabedi/camiyi merkeze alıp onun çevresinde sosyal bir doku oluşturmak, onun çevresine de ticari mekânları yerleştirmek, bir bütün bakış oluşturmak, bunu başarmak önemlidir. Hele yerel mimari, anıların mimaride görünür kılınması unutulmamalıdır. Belki tasarlanan mekânların bir yerine, yaşananları unutturmayacak bir “deprem müzesi” de eklenmelidir. Deprem öncesi resim ve videolar ile deprem sonrası resim ve videolar da bu müzede yaşayanların ve sonraki nesillerin hafızasını canlı tutmak için bulunmalıdır.

Şehri abad edecek olan insandır, yönetenlerin bilgeliğidir. Haliyle “her şeyi bilen yöneticilerin şehre daha fazla zulmetmesine” razı olunmamalıdır. İstişareyi, ilmi tecrübeyi, bilimsel çalışmaları atacağı her adımda önemseyen yöneticiler olmalıdır. “Yapın bir şey olmaz” gibi bir garabet zihnin şehre yönetici olmasına müsaade etmek şehre zulüm olur. “Rant kafalı yöneticilerin” şehri nasıl bir karanlığa çektikleri şu deprem vesilesiyle de görülmeyecekse ne zaman fark edilecek, sormak gerekir. Rant kafalı birliktelikler kurup şehre rant gözlüğüyle bakanların olacağı muhakkaktır ve bunlar şehre yönetici belirleme işini etkilemek için her yolu deneyecektir. Bunu bilerek, geçmişten ders alıp geleceğe beddua almadan çıkmanın yolları oluşturulmalıdır. Zira rant kafalı yöneticilere, anlayışlara “evet” diyen herkes mesul olur. Rant aslında bugünün tabiriyle “nitelikli bir hırsızlık” olarak görülmeli ve buna giden yollar kapatılmalıdır. Bütün şehirlerin selameti için imar konusu ranta kapalı düzenlemelerle hayata geçirilmelidir ki yarınlarımız yeni yıkıntılara maruz kalmasın.

Malatya’nın depremle yok olan eski halinde, iki katlı binaların bile katlarının hepsi kullanıma çok da müsait değildi. Şehir merkezindeki kimi binaların zeminden sonraki katları ticari hayatın canlı bir bileşeni olmaktan uzaktı. Zeminden sonraki kimi katlar bu durumda iken şehrin yolları, kaldırımları, sosyal canlılığın güzel bir parçası olması gereken nice alanı hijyenik olarak değerlendirilemiyor, rasgele kirli/pasaklı bir şekilde kullanılıyordu. Şehir merkezi, merkezin canlı ticari alanları verimli, kullanılabilir mimariyle inşa edilmeli, gereksiz denilebilecek bölümleri olmamalıdır. Meydan ve altı yer altı otoparkı olacak şekilde yapılacak bir düzenleme de düşünülmelidir. Kadim şehirler oluşturmak gerekir yani yüz yıl sonra, öncesinden hiçbir iz taşımayan “hafızasız şehir” olmamalıdır. Maalesef çoğu şehir bugün “hafızasız şehir” durumundadır ve bu halin en başat sebebi de “rant kafası” olarak izah edilebilir. İştah kabartan dikey mimari tüm hakikatleri devre dışı bırakabilmektedir.

Bir şehir rüyası görmek sana mı kaldı diyen çıkabilir, çıkabilir çünkü “para kimdeyse güç ondadır” anlayışıyla hayata bakanlar var. Yani parası olan, parasını en kârlı şekilde nasıl değerlendireceğini bilir ve sen yazdığınla kalırsın derler. Oysa inşa için para önemlidir ama inşada her şey para değildir. Para bazen inşa değil imha/azgınlık getirir. Söz gelimi hırsızlıkla kazandığınız para ile çok güzel bir elbise, takım alıp giyebilirsiniz ama kendinizi inşa değil imha etmiş olursunuz zira haram imha eder. Helal yolla kazandığınız parayla mesela kumar oynarsanız yine inşa değil imha olur. Rant haram örgülerle çevrelenmiştir. Bir cadde üzerinde, dört kata müsaade edilmişken, arada birilerine 5-6 kat verdiğinizde de inşa olmaz, imha olur; iltimas haramdır, haram inşa etmez, kiri, zulmü ifşa eder. İfşa edilen o sistemsizliğe cevaz veren yönetimdir. Seçenler bütün ifşaya rağmen desteğe devam ederse yarınlarını harama ipotek verir ve imha ederler. Yani bir şehir rüyası, parası, projesi, senaryosu, ilmi alt yapısı ve felsefesiyle birlikte ile yürür. 

Malatya hafızası oluşturulamayan bir şehir görünümüne bürünmüştü, var olan az bir hafızası da zelzele ile yok oldu. Mesela Şirket Han, Akpınar ve Aslanlı Çeşmesi bir hafızaydı ama zaten yok edilmişti. Hüseyinbey Köprüsü, Tekke Camisi birer hafızaydı ama zaten yok edilmişti. Çınarlı Camii yıkılıp yerine Vakıf İş Hanı yapılmış tepki olmasın diye Surp Asdvadzadzin kilisesi camiye çevrilip Çınarlı Camisi ismi verilmiş ve hafıza silinmişti. Hafızası silinerek inşa edilen bir şehir zelzeleyle daha bir hüzne boğuldu.

Bir şehir rüyası görelim evet ama hayra yol olacak, ilim ve elbirliği içeren bir rüya olsun…

Yazarın Diğer Yazıları