Bir telaş, bir yarış, bir hırs, bir kovalamaca… İyi de bu gidiş nereye? Nereye çıkar bu yol? Yolcu neden gittiği yolun doğruluğunu, yanlışlığını düşünmez? Bir geri dönüş olmayacak mı yol yanlış ise? Bir an önce pişman olup doğruya yönelmek sonradan yaşanacak pişmanlıklardan daha iyi değil mi? Nedir insanı tövbe etmekten alıkoyan? Yetmez mi gaflet ile geçirilen zamanlar? Umursamazlıklar… Kim diyebilir pişman olacak hiçbir şeyinin olmadığını? Hiçbir isyanın cezasız kalmayacağını bile bile.
Andan ana değişebilir yaşadıkça insan. İnişler, çıkışlar elbette olabilir; ama bütün bunlar karamsarlığa düşmek için yeterli neden olamaz ki... Her zaman bir çıkış yolu vardır. Pişmanlık duyulsun yeter ki… Bir açık kapı bekliyor pişmanlık duyanları… Rahmet ve mağfiret kapısı… Tövbe kapısı…
İnsan hata eder, günah işler; ama tövbe ederek Yaratan’ıyla dostluk kurabilir. Samimi tövbe Allah'ın dostluğunu kazanabilmek için bir vesiledir çünkü. Yaratan’la kurulan her yeni dostluk yeni bir enerji kaynağıdır insan için.
Kendi elleriyle işledikleri yüzünden sürüklenir insan ateşe doğru. Gaflet uykusundan uyanmaz ise… İşledikleri kötülüklerden dolayı pişman olup tövbe etmez ise… İşlenen kötülükler, Allah ile insan arasındaki bağı zedelemekle kalmaz, insanı Allah'tan uzaklaştırır. Tövbe bu uzaklaşmaya son verme çabasıdır. Eller O’na açılsın yeter ki.
Kendisine açılan elleri boş çevirmez O. Samimiyetle yakaran gönülleri… Pişmanlık nedeniyle dökülen gözyaşlarını…
Açılan mesafeler kapanır o zaman. Yol da güzel, yolcu da güzeldir tövbe imkânından yararlanıldığı an... Dünya hayatı ile sınırlı ilahi bir çıkış yoludur tövbe. Bu yoldan, akıllarını doğru kullananlar yararlanırlar ancak. Tövbe imkânını hatırlatacak o kadar şey varken onları görmemek, duymamak mümkün mü? Belalar, musibetler, hastalıklar, ölenlerin kervanına katılarak gidip de dönmeyenler…
Tövbe, son pişmanlıktan önce son fırsattır. İnsanın hatalarından dolayı tövbe etmesi gerekmez mi veda etmeden dünyaya? Allah, kullarının bu dünyadan arınarak ayrılmasını istiyor. Allah, ya tövbeleri çokça kabul eden olmasaydı?
Acele etmek gerek tövbe için. Elleri O’na açmak gerek. Umutsuzluk çukuruna düşmeden… Ömür sermayesi tükenmeden… Tövbe kapıları kapanmadan… Faydasız pişmanlıklara düşmeden… “Rabbinizden mağfiret dileyin ki üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın” şeklinde tufandan önce uyarıda bulunan Nuh peygamber gibi. “Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra ona tövbe edin ki üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, gücünüze güç katsın” diyerek uyaran Hud peygamber gibi.
Tövbe umut kaynağıdır. Tövbe, buhranlı anlarda sığınılacak güvenli bir limandır. Tövbe, yenilenme ve temizlenme kararlılığıdır. Kirlenen zihinlerin, dillerin arınmasıdır tövbe. Yaratılış yasalarından, vahyi ölçülerden uzaklaşmayı durdurmak için… İnsanı ve toplumu yeniden fıtratın özüyle, hidayet kaynağı olan vahiyle buluşturup inşa etmek için…
Tövbe… Islah temelli bir tevekkül ile… Sıkıntılardan, isyana girmekten korunmak için… Değişim, kurtuluş ve yeniden doğmak için… Karanlıklardan aydınlıklara hicret etmek için… Kaybedilenleri yeniden elde etmek için… Günahların iç dünyada bıraktıkları etkilerden kurtulmak için… Zedelenen gönüllerin durulması, sükûnete kavuşması için… Kur'an merkezli, sünnet eksenli sahih İslam'a ulaşmak için…
Tövbe… Yapılması gerekip de yapılmayanlar, yapılamaması gerekip de yapılanlar nedeniyle… Kötülüklerin yerine iyiliklerin yerleşmesi için bir çaba gösterilmemesi nedeniyle… Yanlış kararlar, yanlış tercihler, yanlış dostluklar, yanlış düşmanlıklar nedeniyle… İnkâra, isyana, zulme karşı tepkisiz kalınması nedeniyle…