Altan Murat Ünal

Bu yolun yolcuları

Altan Murat Ünal

İslam’ın getirdiği ruhu bütünüyle kavramış olanlar yoldaki işaretlere dikkat eder ve bu ruhun kavranmaması halinde öğrenilen bilgilerin bir yararının olmayacağını bilirler. Bu yolda yürüyenlerin adımlarını bilerek atması, önlerine çıkacak engelleri sabır ve metanetle aşması, bu yolda olmanın onuruyla yaşaması gerekir.

Bu yolda yürüyenler insanlara iyiliği anlatmak, onları kötülüklerden alıkoymak için mücadele ederler. Kırmayla, dökmeyle değil sevgiyle, merhametle yol alınabilir ancak. Bu yolun yolcuları sözlerin en güzeliyle hakkı ve sabrı tavsiye eder, yol gösterenlerin uyarılarını dikkate alır; dürüstlüğü, samimiyeti, kardeşliği önde tutar, umutlarını asla kaybetmezler. Onların, hiçbir şeyin bitmediğine, her şeyin yeniden ve çok daha güçlü bir şekilde başlayacağına olan inançları tamdır. Fedakârlığı, dostluğu, insanlığı, vefayı hiçe sayanların; dürüstlüğü, samimiyeti, kardeşliği önemsemeyip kendileriyle aynı safta olanlara karşı aslan kesilenlerin; canları istediği zaman yol arkadaşlarını yarı yolda bırakıp arkalarına bakmadan gidenlerin lafla kahramanlık taslayıp Rüstem pehlivanlığına soyunmaları onları bu yolun yolcusu yapmayacaktır.

Bu yol geçitlerle dolu bir yoldur. Şeytan ve onun dostları iftiralarla, yalanlarla saldırmak için fırsat kollarlar. Sabrı, tahammülü, azmi olanlar bu yolda yürüdükçe yücelirler. Çünkü bu yolda çekilen tüm sıkıntılar ruhların yücelmesi için bir vesiledir. Üzüntüler, çileler bu yolun yolcuları için birer lütuftur bazen. Önlerine çıkabilecek engellere karşı sabırsız davranıp tahammül yeleğini çıkaranların, rahat zamanlarda önde koşup bir sıkıntıyla karşılaştıklarında geri adım atanların, herkes elini taşın altına koyarken sürekli üzüntülerini, çilelerini dile getirip hallerinden şikâyet edenlerin bu yolda yol alması mümkün değildir.

Bu yolda para, makam, şöhret veya rahat bir gelecek vaat edilmez ve kimsenin o tür beklentileri karşılanmaz. Allah’a kulluğun karşılığı öldükten sonra verilecektir. Dünya hayatında verilen nimetler tamamen O’nun ihsanıdır. Nimet ve saltanat içinde zevk-ü sefa ile yaşamak isteyenler, her gün yeni bir hileyle etrafında bulunanları aldatmayı düşünenler; para, makam, şöhret peşinde koşup loş ışıklı salonlarda kendilerinden geçmeyi hayal edenler bu yolda yürümekle amaçlarına ulaşamazlar. 

Bu yolda baş olmak isteyenlere iltifat edilmez. Zira bu yolda baş olmak isteyenler değil, Allah’ın hoşnutluğu için gayret gösterenler ancak menzile varırlar. Etrafında sarmalanan insanları yükselmek için birer basamak olarak gören, yalnızca insanların hoşnutluğunu gözetip sırf kaptan olmak için yırtınan, yol arkadaşlarını bir pula satacak kadar alçalabilen sözde dava adamlarının bu yolu kirletmeye hakları yoktur.

Bu yolda dünyalık beklentiler uğruna imandan ödün verilmez ve bu yolun yolcuları O’ndan başka hiçbir gücün önünde eğilmez. Onurlu duruş sergileyen hiçbir baş başkaları tarafından köleleştirilememiş, O’ndan başkasının önünde eğilen bütün başlar eğik kalmıştır. Dünyalık beklentiler için onun bunun önünde eğilip sürüleşenler, günü kurtarmak uğruna her mevsim başka bir dala konup onursuzlaşanlar, az bir ulufe ya da basit bir mühür için bir ömrü asalakça tüketenler şunu iyi bilmelidirler: Bu yolda nefislerini ilah edinenlerin yeri yoktur!

Bu yolda O’nun sevgisi kalbe nakşedilir ve bu sevgi hayatın tamamını kuşatır. Bu yolun yolcuları için dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir ve gerçek hayat öldükten sonra başlayan ahiret hayatıdır. Ölüm, gözlerin başka bir âleme açılmasıdır. Kalplerinde O’nun sevgisinin yerine başka sevgileri yeşertenlerin, ölümü hatırlamayacak kadar gaflet çukuruna gömülenlerin bu yolda dillerine, kalemlerine, kalıplarına, dünyalıklarına itibar edilmez.

Bu yolda haksızlık karşısında susmayanların cihanın sultanı olacağı bilinir, İbrahim’in safında yer alınır ve Nemrut’a karşı kıyama kalkmanın coşkusu yaşanır. Ateş yalnızca İbrahimleri tanır ve onları yakmaz.  İbrahim’le Nemrut arasında bir tercih yapmakta zorlananların, Allah’a ve Resul’üne isyan edenlerle dost olanların, zamanı ve ortamı bahane ederek her gün yeni bir renge bürünenlerin bedenleri bu yolun yolcuları arasında yer alsa da ruhları başka âlemlerde dolaştığı için bu yolda düşledikleri dünyayı kurmaları mümkün değildir.

Bu yolda yürünmek mi isteniyor gerçekten? Önce gemiler yakılsın, öyle gelinsin.

Yazarın Diğer Yazıları