Birlik ve beraberlik çağrılarını Müslüman olmayan kişilerin inkâr ya da asimilasyon politikalarının bir parçası olarak görmelerini, işi kavmiyetçiliğe, ırkçılığa taşımalarını anlamak belki kolay olacaktır; ama Müslüman olduklarını iddia edenlerin de birlik ve beraberlik çağrılarına "asimilasyon" ve "inkâr" gerekçelerine dayanarak karşı çıkmaları oldukça düşündürücüdür. Birlik, farklılıkları kucaklayıp yüksek ideallere doğru yelken açmaktır. Erdemli bir toplum inşa etmek gayreti içinde olmaktır birlik. Kimlik siyaseti yapılarak erdemli toplumların oluşması mümkün değildir. Kimliği kaybederek de kimliğe hapsolarak da yüksek ideallere ulaşılamaz.
Kimlik siyaseti yapıldığı takdirde işin içinden çıkmak kolay değil. İnsanlar mutlak bir ben ve öteki tanımı yaparak bir işe başladıkları zaman kimlik siyasetinin tuzağına düşmüş olurlar. Müslüman kimliği varken alt kimliklerle uğraşıp güçleri, yetenekleri, heyecanları sıfırlamak kime, ne yarar sağlar? Ortada çözülmesi gereken sorunlar kimlik siyaseti yüzünden daha da derinleşir ve kronikleşir. Milliyetçilik söylemleri güç kazandıkça başkaları "öteki" ve "tehdit" olarak algılanmaya başlar ve toplumlar çözümü başkalarından kaçmakta, kendi içlerine kapanmakta bulurlar. Küresel adaletsizliğe, eşitsizliğe ve sömürüye tepki gösterilmesi gerekirken toplumlar dar ve katı bir kavmiyetçilik anlayışına sürüklenir. Etnik ve kültürel zenginlik bir fırsat ve kazanım olmaktan çıkar, güvensizlik duygusunu besleyen, kin ve düşmanlığın nedenlerini oluşturan unsurlardan biri olur. Güç ve avantaj olması gereken değerler bölünmenin, parçalanmanın, çatışmanın aracı haline gelir. Birlik olmayınca, güçler bir araya gelmeyince zillet ve esaret içinde sürünmek bir yazgı haline gelir.
"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar." (Ali İmran, 3/103)
Bu ayet gerçek anlamda birliğin ve beraberliğin kalplerin birleşmesiyle ancak mümkün olabileceğini gösteriyor. Kavmiyetçilik ve ırkçılık hastalığından kardeşliğin farkına varmakla ve kalpleri birleştirmekle kurtulmak mümkündür ancak. İnsanları olduğu gibi aralarına husumet giren toplumları da barıştırmak, birleştirmek İslami görevdir ve bir arada yaşama ahlakının bir gereğidir. Etnik köken ne olursa olsun, hangi diller konuşulursa konuşulsun Müslümanlar kardeştir. Müslümanların birbiriyle kardeş oldukları gerçeği çoğu zaman unutulmaktadır maalesef. Yeryüzünde Allah'ın halifesi olma görevini üstlenen, akıl ve irade sahibi olan insanların bu özelliklerini unutarak etnik kimlikleri öne çıkarmaları, bu kimlikler üzerinden başkalarına üstünlük taslamaları kabul edilemez. Müslümanlar arasındaki kardeşlik ve dayanışma ruhu etnik kökenlerin öncelemesi halinde ortadan kalkar ve Müslüman’ı Müslüman yapan değerler kaybolmaya başlar. Ümmetin birer eşit üyeleri olan Müslümanların birbirini kemirdiklerine tanık olunacaktır o vakit.
"Gücünüzü hırlaşmak için değil, birleşmek için harcayın!" uyarısını yapıyor, Malcolm X. Boşuna değil zaten İslam’da hep birlikten, beraberlikten, cemaat olmaktan söz edilmesi. Rasulullah, "Size birlik halinde bulunmanızı tavsiye eder; ayrılıp dağılmaktan şiddetle kaçınmanızı isterim. Zira şeytan, yalnız başına yaşayan insana yakın olup beraber olunan iki kişiden uzaktır. Kim cemaatin ta ortasında yaşamak isterse toplu halde bulunmaya baksın." (Tirmizi) buyuruyor.
Birlik ve beraberlik dendiğinde bu çağrıyı kimlerin yaptığına bakmak gerek. İslam’ın birlik ve beraberlik çağrısında kavimleri ve dil farklılıklarını yok sayan, onları asimile etmeye çalışan bir amaç güdülmez. İslam’daki birlik ve beraberlik çağrısındaki amaç, farklılıkları bir zenginlik ve fırsat olarak görüp onları ilahi bir lütuf kabul ederek yüce idealler için güçleri birleştirmektir. Farklılıkları mutlaklaştırmak, kavmiyetçiliğe ve ırkçılığa vardırmak kadar onları inkâr ve asimile etmeye çalışmak da o kadar yanlıştır. Birlik olmadan dünyada dirliğin olmayacağını, Müslümanların her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaçlarının bulunduğunu aklıselim herkes bilmektedir. İnsanların yüksek değerler etrafında birleşecekleri ve hayırda yarışacakları bir toplum modelinin oluşması için birlik ve beraberliği engelleyen ne varsa tamamının ortadan kaldırılması yükümlülüğü vardır.