Değerli okurlar,
Bin yılın afeti olarak nitelendirilen 6 Şubat Depremlerinin yaşandığı ilk günlerden bu yana yerle bir olan Malatya'da hüküm süren belirsizlik ve karmaşa Malatyalı sıradan vatandaşın gündelik hayatını çekilmez kılmaya aynen devam ediyor.
Bunların en başında ulaşım ve hesapsız kitapsız başlatılan inşaat çalışmalarında kullanılan ağır tonajlı iş makinalarının şehir trafiğini felç etmesi geliyor.
Şehrimizin nefes borusu sayılabilecek İnönü Caddesi sivil ve özel araç trafiğine açık, öylesine açık ki, saniye sekmeksizin gün boyu adeta konvoy misali özel araç trafiğinden karşıdan karşıya geçmek bayağı cambazlık istiyor.
Ayrıca anacaddemiz sağlı sollu özel araçların park yeri haline getirilmiş. Bu şehrin ne trafik polisi ne de trafik zabıtası var? Daha Türkçesiyle Valiliğin ve Belediyenin yaptırım mekanizması çalışmıyor anlaşılan...
Üstüne üstlük Malatya Valisi Ersin Yazıcının emriyle de bu ana caddemiz toplu ulaşım hizmeti gören Belediye Otobüslerine kapatılmış.
Anlamadım diyen bir daha okusun, şehrimizin can damarı ana caddemiz özel araçlara açık, Belediye Otobüslerinin kullanımına kapalı.
Sebep olarak yıkımlar gösteriliyor; inanılır gibi değil, bu ne başıboşluk bu ne organizasyon cahilliği, burası merkezî ana cadde yıkım yapılacaksa geceler ne güne duruyor. Günler öncesinden duyurusu yapılıp, var gücünle gece boyunca çalışıp sabah yolu trafiğe açarsın, tamamlanmadıysa ertesi gece devam.
Devlet, hayatın huzur içinde devam etmesi için vardır, hayatı durduramaz ve iptal edemezsin beyim.
Tam burada Osmanlının en çaresizlik döneminde Sivas Valiliği yaparken devlet adamlığının şahikasını gösteren Halil Rıfat Paşayı ihtiram ve rahmetle anıyorum. Mekânı Cennet olsun...
Aylarca her Allah’ın günü yapılan istişare ve koordinasyon toplantılarının ardı arkası kesilmedi, bugün görüyor ve anlıyoruz ki o fiyakalı toplantılar sadece ve sadece toplanıp toplanıp dağılma toplantılarıymış...
MOTAŞ Diyor ki: "Sabredeceksiniz!.."
Önceki gün Belediye Otobüsüyle yaşadığım bir yolculuğu anlatayım. Yeni Beydağı Mahallesinden, şehir merkezindeki Kapalıçarşı önüne gelip Kongre ve Kültür Merkezine gitmem gerekiyor.
Normal koşullarda bu yol iki güzergâh boyunca toplu ulaşım araçlarıyla taş çatlasın 35 dakikalık bir yol. Özel araçla gidecek olursan da 10 dakika sürmeyecek bir mesafe. En fazla 5 km.
12.40'da binmiş olduğum otobüsümüz TOKİ Konutlarını dolaşıp Başharık, Paşaköşkü derken Emeksiz Caddesinden şehir merkezine geldi. Geldi gelmesine ama yol kapalı olduğu için Kapalı Çarşı Durağına geçemedi. Bu kez gerisin geri aracımız Emeksiz Caddesinden yukarı çıkarak Cengiz Topel Caddesinden Kerneğe, oradan da Kanal Boyundan Kışla Caddesine geçerek güç bela durağımıza geldik. Saat 13.13'ü gösteriyordu.
Yolculuk hikâyemiz bitti mi, hayır, bu defa MOTAŞ'ın merkezi durağından Kongre ve Kültür Merkezine gitmem gerekiyor.
Merkezi Durağın sağı solu park etmiş özel araçlardan geçilmiyor ve Valiliğin emriyle Belediye Otobüslerine İnönü Caddesini kullanmak yasak. Buyur burdan yak...
Eee şimdi ne yapacaksın Çevre yoluna inmen gerekiyor.
O Çevre Yolu ki, tam bir curcuna kazanı. Onlarca otobüs ard arda dizilmişler hangi otobüs nereye gidiyor bilmenin imkânı yok. Alın yazıları sönük. Hareket halinde olanlar peş peşe geliyorlar. Böylesine bir karmaşıklığı anlamanın ve anlatmanın çaresizliği içerisindeyim.
Tam bir ulaşım cenderesi, sakat halinle cinnet getirmemek elde değil...
Sakın yanlış anlamayın, şahsi konforuna düşkün bir insan olmadığım gibi normal şartlar altında hesaplı kitaplı işletilen sisteme de hiç bir itirazım yok. Cennet Mekân Annem derdi ki, "her yorulduğun yere han yapılmaz". Ben işte böyle ufku ve anlayışı sınırsız bir annenin evladıyım. Beni asıl çileden çıkaran hesapsız ve kitapsız yapılan mantık dışı dayatmalar. Malatya'nın ulaşım planlaması sıradan vatandaşların gündelik yaşamını maalesef kolaylaştırmadığı gün gibi aşikar.
Günün sonunda Belediyeden ve MOTAŞ'tan ilgililere ulaşmaya çalışarak sorunun çözümü hakkında neler yapılabilir? Sorusuna cevap aradım.
MOTAŞ'tan ulaştığım bir yetkili "kırk dereden su getirerek sorunun bu halde devam edeceğini ve tek yapılması gereken işin vatandaşın bu kamaşa ve keşmekeşe sabretmesi gerektiğini" söylemesi bende bardağı taşıran son damla oldu.
Yukarıda sözünü ettiğim görüşmelerimin ses kayıtları ilgili kurumların iletişim santrallerinde mahfuzdur. Bende de görüşme süreleri ve saatleri muhafaza altında.
Belediye Başkanımız Seçim Telaşında
Lafa gelince vatandaşa hizmet bahsinde bütün başkanlar gibi Büyükşehir Belediye Başkanımız Selahattin Gürkan da hiç şüphem yok, mangalda kül bırakmamak şartıyla günlerce vatandaşımıza aşkla şevkle hizmet için çırpındığını anlatır da anlatır.
Ne var ki bu fakirin, 6 Aralık'ta yazdığı "Malatya'nın İdari Sorumlusu Kim?" yazısına kendisini sorumlu tutmama rağmen cevap verme lüzumu hissetmemiştir.
Malûm olduğu üzere seçim heyecanı nedeniyle yeniden seçilebilmek için başkanımızın odaklandığı konular böyle ufak tefek sorunlar değildir. O şimdi Malatya'nın uluslararası düzlemde çözülmesi gereken işlerin halli çerçevesinde Fransız yetkililerle teati faaliyeti yürütmektedir.
Bir diğer yanda da mahallelerimiz Sayın Selahattin Gürkan'a hizmetleri nedeniyle oluşan hayranlıklarını mahallelerine astıkları afişlerle dile getirmekteler.
Örneğin Kernek Mahallesi şöyle diyor: "SELAHATTİN GÜRKAN BEYDAĞI GİBİ ARKANDAYIZ"
Bir diğer İnönü Mahallemiz ise coşmuş: "ALLAHINA GURBAN SELAHATTİN GÜRKAN" diyor.
Sırada daha Selahattin Gürkan'a sevgisini nasıl gösterecek kaç mahalle var bilemiyoruz. Biz şimdilik iki mahallenin afişine rastladık. Yarın Sayın Gürkan ziyaret ettiği mahallelerde kurbanlar kesilerek karşılanırsa sakın şaşırmayın.
Vali Ersin Yazıcı da Hiç Oralı Olmadı!...
Sayın Vali Ersin Yazıcı'nın şehrimize ilk geldiği zamanlarda basına yansıyan haberlerle bende çok olumlu izlenimler bırakmıştı.
Hatta kendisine hitaben 01 Kasım'da ki yazımda "Şehrimize yeni atanan Vali Ersin Yazıcı beyefendiyi hoşgeldiniz diyerek selamlıyorum..." şeklindeki sözlerimle şehrimizde göreve başlaması nedeniyle memnuniyetimi ifade etmiştim.
Bilahare 08 Kasım'daki yazımda da İl Koordinasyon Toplantısındaki yetkili kişileri uyarıcı konuşmasıyla da hakkında hayli ümitlenmiş olduğumu şu cümle ile dile getirmiştim : "Malatya'ya yeni atanan kendi ifadesiyle de "Adanmış" Vali Ersin Yazıcı, ayağının tozuyla kurumlara hassasiyetlerini hatırlattı ve dikkatlerini çekti."
Değerli okurlar peşin hükümler maalesef insanı çoğu kez yanıltıyor.
Vali bey hakkında da yanılmamak isterim ama üzgünüm ki, yanılmışım.
06 Aralık tarihinde yayımlanan "Malatya'nın İdari Sorumlusu Kim?" başlıklı yazımda sayın Vali Ersin Yazıcı'yı da zımnen sorumlu tutmuştum. O günden bu güne Valilik makamından herhangi bir dönüş alamadım.
Çok aşina olduğumuz kültürümüz ve inancımızın temel umdelerinden biridir yöneticilerin ağır bir görevi yerine getirmek yükümlülükleri...
Bildiğiniz gibi "Kocakarı ve Ömer'in Hikâyesinin" unutulmaz vurgusu şudur:
Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu
Gelir de adl-i İlahî sorar Ömer'den onu
Burada benzetmek kabilse "ÖMER" yetkili makamda oturan kişidir.
Söz sırası geldiğinde bu hikâyeyi huşû içinde anlatırlar da uygulamaya gelince yan çizer, sessizliğe bürünürler.
İşte böyle serencamımız değerli okurlar...
Bu fakir yine de Sayın Valimize ve Belediye Başkanımıza bir vatandaş olarak yaşadıklarımı bir günlüğüne benim yaşadığım şekliyle sahada deneyimleyelim diye çağrıda bulunuyorum; var mısınız?
