Mehmet Zeki Dinçarslan

Tepki öyle verilmez

Mehmet Zeki Dinçarslan

Gazze'de yaşananlar hepimizim morallerini bozuyor. Haksızlık karşısında susmamak için insanımız, ellerinden geldiğince tepkilerini ifade etmeye uğraşıyorlar. Tepki verme ihtiyacı, vicdani bir ihtiyaçtır. Haksızlık karşısında susup da adını şeytana çıkarmak yerine bir şeyler yapmak için çaba göstermek takdir edilesi bir davranış. Fakat bu tepkilere ve tepkiselliğin geçmişine baktığımız zaman bir şeylerin yanlış gittiği ayan beyan ortaya çıkıyor. Geçmiş yazılarımı tararken on yıl öncesine ait bir yazıma denk geldim. "Kahrolsun İsrail demeyle İsrail kahrolmaz" başlığını taşıyan bu yazımı başka bir İsrail zulmü sebebiyle yazmışım. On yıldır değişen bir şey yok. Ara sıra bağırma, ara sıra boykot. Zulmün karşısında durma böyle yapılmaz. Yapılsa da karşılığı olmaz. 

Öncelikle, içerisinde bulunduğumuz durumu çok iyi tahlil etmek gerekiyor. Dünya ülkelerinin Gazze katliamına tepkisizliği gösteriyor ki işgal altında olan sadece Gazze, sadece Filistin değil. Biçimi farklı olsa da bütün dünya işgal altında. İşgal eden de sadece İsrail değil. Küresel sermayenin işgalidir bu. Sermaye, bütün dünyayı işgal etmiş ve bütün hanelere girmiş durumda. Bu işgalin iki yönü var. Birinci yönü devletler sistemiyle alakalı. Modern batı ve modern batıya bağlı olan dünya ülkelerinin Gazze işgaliyle ilgili hiçbir tepki vermediklerini ve hatta tepki verenlere engel olmaya çalıştıklarını süreç içerisinde gördük. Halbuki dünyaya iyiliği, adaleti, barışı, özgürlüğü yayma iddiasında olan bir paradigmanın sahipleri için tezat oluşturacak bir davranıştır bu. Demek ki bunların demokrasiyle, özgürlükle, adaletle ilgili sarf ettikleri cümleler samimiyetsiz. Söyledikleri düpedüz yalan. Devletler sistemi görünmez zincirlerle bağlanmış durumda. Bu sistemi yönetenler küresel elitlerdir. Oy verenler saf saf yöneticilerini kendilerinin seçtiklerini düşünüyorlar fakat kesinlikle seçimle değil atamayla işbaşına geliyor idareciler. Bu sebeptendir ki kimi batı ülkesinde insanların duruma şaşırarak kendi başlarına tepki verdiklerini görüyoruz. Bakıyorlar ki bu kadar büyük bir vahşete yaşadıkları ülkenin siyasetçileri destek oluyor, vicdanlarını sesini dinleyip sokaklara dökülüyorlar ki sesleri duyulsun. 

İşgalin ikinci yönü hanelerle alakalı. Küresel sermaye, sistemlerinin düzgün bir şekilde yürümesi için bütün hanelere girip herkesi düşünmekten aciz sebzelere dönüştürüyor. Bugün bütün evlere, bütün ceplere girmiş olan ekranların en temel amacı insanları tepkisiz, ilgisiz, kendilerinden isteneni yapan canlılara dönüştürmektir. Bunu da insanların çoğunluğunun Gazze'deki ve dünyanın çeşitli yerlerindeki katliamlara kayıtsız kalmalarından anlayabiliyoruz. Hem idare edenler hem de edilenler ruhunu şeytana satan Faust gibi kendilerini bu düzene koyvermiş durumdalar. Ara sıra gaza gelip sokaklara dökülmek, birkaç ürünü kısa süreliğine protesto etmek gibi oldukça romantik davranışlar tamamen kontrol altındaki hareketlerdir. Geçmişte de gördüğümüz gibi, saman alevi gibi yanıp bir anda sönen ateşlerdir bunlar. 

Peki ne yapmalı? Önceliğimiz bilinçlenmek olmalı. Nüfusu otuz milyonu bile bulmayan bir Yahudi topluluğunun bütün dünyayı böylesine baskı altına almış olması seksen milyonluk Türkiye için de bir buçuk milyarlık İslam alemi için de büyük bir utanç sebebidir. Yüzlerce yıldır kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri topraklara yerleşmek için bıkıp usanmadan çalışan bu milletin karşısında yapılacak şey onların yaptıkları ile aynıdır. Çalışmak, daha çok çalışmak, daha verimli çalışmak. Sokağa Coca-Cola dökmek yerine onun daha iyisini üretmek. iPhone telefonu yere çarpıp parçalamak yerine dünya çapında daha kaliteli bir marka üreterek pazarı ele geçirmek. Tüm bu girişimleri yapmak için daha iyi bilim adamları yetiştirmek. Daha iyi bilim adamı yetiştirmek için daha iyi eğitim vermek... Uzun ve meşakkatli bir yolculuk fakat imkânsız değil. Dünya, bir zamanlar adaleti necip Türk milletinden öğrenmişti. Tarih tekerrür edecekse eğer bu şekilde tekerrür etmeli. 

Tepki sokağa çıkarak, Yahudi mallarını boykot ederek verilir mi? Verilir tabi ki. Herkes elinden geldiği kadar Yahudi malı almasın, herkes sesi çıktığı kadar bağırsın, sosyal medyada herkes tepkisini duyursun. Fakat bunlar geçici çözümlerdir. Kötülüğün ilerlemesini durduramaz. Bazı Yahudi malları var ki isteseniz de boykot edemezsiniz. Eliniz ayağınız olmuş durumda. Örneğin işyerinizdeki bilgisayarınız bir güncelleme alamasın ya da kilitlensin ne yapacağınızı şaşırırsınız. Esas tepki iyi nesiller yetiştirmekle olur. Çağın dikkat dağıtıcı, ayartıcı, yoldan çıkarıcı etkilerinden uzak tutulmuş; çalışmaya, üretmeye, en iyisi olmaya odaklanmış çocuklar yetiştirmekle verilir gerçek tepki. 

Yorumlar 1
Hayır söyle yada sus 24 Kasım 2023 11:52

İyi nesil iyi okullar iyi bilgisayarlar ile iyi yetişmez ,iyi nesili iyi ögretmen iyi anne baba iyi amca hala dayı iyi komşu iyi patron iyi çalışan ile yetişir yani iyi niyetle kalkınır iyi niyetle huzur buluruz iyi niyet nedir nefsine yakıştıramadığını başkasına yakıştırıp yapmaman nefsin esiri olmaman dürüst olman

Yazarın Diğer Yazıları