Cafer Çelik

İnsan - İslam

Cafer Çelik

İnsan üstün yaratık olarak yaratılmış, geçici dünyada huzurlu olması, ebedi ahret hayatında mükafat görmesi için bilmesi, inanması, uyması, uygulaması için ilahi emirlerini Allah,  peygamberlerine bildirmiş, tebliğ ettirmiştir. İlk nebi, resul Hz.Adem, son resul Hz. Muhammed arasında (124000)nebi, resul gelip-geçmiş, hepsi tebliğinde öz olarak, dünya hayatının geçici, ahret hayatının ebedi, insanın başıboş bırakılmadığını, her hal ve hareketinin izlenip tespit edildiğini, tebliğ edilen ilahi esaslara uyarak huzurlu olacağını, ebedi alemde sonsuz saadete ereceğini buyurmuş, duyurmuştur. Aynı duyuru ilahi kitap ve sayfalarda da tekrarlanmıştır. Emin şunca şahitli, şunca ilahi kitaplarda, sayfalarda yer alan esaslara düşünen insan inanır, uyar, uygular, dünyada huzur bulur, ahretten ümitli olur.

Kur’an ilahi yasasından önce gelen ilahi kitaplar, sayfalar korunamamış, tahrif edilmiş, bugün elde bulunanlar, aslı Allah kelamı olan kitap ve levhalara çok eklemeler, eksiltmeler yapılarak değiştirilmiş, ilahi orijinallığı kalmamıştır. 

Kur’an geldiği andan da itibaren ezberlenmiş, yazılmış, tebliğcisi tarafından açıklanmış, uygulanmış, uygulatılmış, Allah tarafından korunacağı ayetle bildirilmiş, diğer ilahi kitap ve sayfalarda geçen tahrif edilmeyen, insanlığın huzurlu olması, ebedi saadete ermesi için gerekli olan esaslar da Kur’an ’da yer almaktadır. İslam, ilahi Allah esasıdır.

İnsan imkanı nispetinde ilahi esasları bilir, inanır, uyar, uygularsa insanlaşır, diğer yaratıklardan üstünlüğünü korur, yüksek hasletlerini artırır. İnançsızlaşır, inkârsızlaşırsa nefsine, hissine, hevesine göre hareket ederse insani hasletlerini kayıp eder, şekli kalsa da vasfı silinir, diğer yaratıklardan da gerilerde kalır.

İslam olduğunu sanan, bilmeyen, inanmayan gereğini yapmayan, yapmayanlarda acıma azalmış, vicdan körelmiş, saygı, sevgi, edep, haya silikleşmiş, kendinden başka bir şey düşünmez haller gelişmiştir. Düşünmeden, istenildiğini söyleyen, yapan, adil düşünemeyen, memleket, millet yararı, zararını hesap etmeyenlerin ağızda geveledikleri bazı sözlerin özde olmayan sözde olduğunu hal ve hareketleri açığa vurur.

İnsan her hal ve hareketinde bildiği, ehlinden öğrendiği ilahi esaslara uymaya, uygulamaya çalışır, bilmediği bir durumla karşılaştığında bilen ehlinden öğrenir, yapılacaksa yapar, yapılmaması gerekiyorsa yapmaz. Yapılacakları, yapılmayacakları ehlinden öğrenmeye çalışır, öğrendiklerini öğretmek için gayret eder. Herkes böyle gayretli olsa bilinenler artar, bilmek imandan, amel imandan sonra gelir. Çoğu kimseler yaptıkları yasakları, yanlışları bilmedikleri için yaparlar. Bilerek uygunsuzluk yapanların çoğu pişman olur, tövbe ederler. Bilmeden uygunsuzluk yapanların çoğu yanlışları marifet bilir, rezaleti artırırlar.

Zamanımız çok imkanlı, imkanları hayırlı değerlendirsek, dünyada huzur bulur. ahiret de mükafat görürüz. Her durumumuz görülüp, bilinmekte karşılığı mükafat, ceza olarak verilecektir.

Yazarın Diğer Yazıları