Defalarca maneviyata ihanet olan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı yasanın (Aile Koruma ve Kadına şiddetin önlenmesi yasası) bir an önce kaldırılmasını işlemiştik. Kadınlarla ilgili özel günler, özel programlar vs. vs.’lerde hep kadına karşı şiddetin önlenmesi için yapılacaklar konuşulurken her seferinde çözümün ceza olduğu işleniyor. Maalesef Avrupa’nın esiri olmuş hükümetimizin çözüm olarak sunduğu ve birçok sivil toplum kuruluşu ile yandaş medyaların ve basının birlik olup işlediği çözüm yıllardır ceza arttırma politikası oldu. Peki, 2011 yılı İstanbul Sözleşmesi ile kat kat artarak çoğalan kadın cinayetleri ve şiddetin, bu 10 yıl içinde ceza artışına rağmen hiç ama hiç azalmadığı ortada değil midir? Demek ki ceza arttırma ile bu iş çözülemez.
Türk insanının fıtratını, Türk kadının fıtratını, aile yapımızı bir düşünün. Şöyle 1-2 saat bir zihninizi yoklayın, Osmanlıdan bu yana vuku bulan gelişmeler yapılan inkılaplar ve kadını aileden koparmak adına çıkarılan yasaları bir hatırlamaya çalışın. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde sözüm ona kadını korumak için en büyük inkılap ve çağdaş düzenlemeleri Atatürk yapmıştı. Emin olun eğer Atatürk’ün yaptıkları övünülecek şeylerse Erdoğan iktidarı ve yandaşları daha alasını yaptılar. Atatürk de Erdoğan da bu kutsal topraklarda ki kutsal aile yapısını ve inanca dayalı yaşamı yok ettiler. Kadına sosyal, siyasal özgürlük ve hele de ekonomik bağımsızlık kisvesi ile kadını evinden, ailesinden kopardılar. Çocukların annesiz ve sevgisiz yetişmelerine, kocaların yanlızlaştırılmalarına neden oldular. Bunun neticesi, kadın cinayetleri, şiddet, çocuk intiharları, teknolojik bağımlılık vs. bir çok dünyevi hastalık topluma hakim oldu. O yüzden kadını fıtratına ve evine döndürmemiz gerekiyor. Yok, olan aile bağlarını tekrar yeşertmek gerekiyor. Erkekleri yalnızlaştıran ve kadına sınırsız yetki veren dengesiz ve sosyal medya ürünü yasaları ortadan kaldırmakla cinayetleri azaltabilirsiniz. Çocuğuna bir fiske vurmayı bile suç sayan yasaları yumuşatarak çözüm bulabilirsiniz.
Aslında hükümet de bunu çok ama çok iyi biliyor. Bilmese bile istese bunun çözümünü Bilimsel olarak sosyolojik ve psikolojik bir iki araştırmayla rahatlıkla ortaya çıkarabilir. İktidardakiler çözümün ucunun Avrupa Birliğine uyuma dayanacağını, çözümün İnanç ve maneviyattan geçtiğini bu nedenle işin içinden çıkılamayacağını çok iyi biliyorlar. Siyasi ve sosyal rantları için hiç acımadan vicdansızca 20 yılda aileyi ve kadını yok eden bu AKP ve MHP zihniyeti kendi emelleri uğruna, o koltuk sevdasına Siyonizm’e çok güzel bir şekilde hizmet etmiş ve sıcak savaşla başaramayız ancak içten yıkarak galip geliriz diyen Siyonizm’i amaçlarına ulaştırmışlardır. Gelinen noktada bu hükümetin 20 yılda bu ülkenin aile yapısına, maneviyatına, kültürüne, inancına verdiği zararı Osmanlıdan beri hiçbir iktidar vermemiştir. Ve bu günahzedelerin ortakları olan siz yandaş cemaat, medya, basın ve sivil toplum kuruluşları, kendi aranızda kulis yaparken verip veriştirdiğinizin yarısını arenada gösterseniz, susarak bile tepki koysanız çok şey iyi olacak da, sizlere verilen dünyevi nimetler, sus payı destekler yüzünden onu da yapamıyorsunuz. Bakalım bu aileyi ve kadını bitiren Avrupai düzenlemelere olan desteğinizin ve yapmanız gerekirken yapmadıklarınızın cevabını Allah’a nasıl vereceksiniz. Velhasılı kelam nefsinize hoş gelmese de unutmayın hiçbir zaman aile bireyleri ceza ile değil aslına rücuu ile ihya edilir…
İletişim:[email protected]