Zeki Taşkıran

Kadına şiddet

Zeki Taşkıran

Malatya, kritik zamanlarda, özellikle de 28 Şubat sürecinde toplumsal vakıalarda pilot illerden biriydi bildiğimiz üzere. Çünkü Malatya insanı haksızlığı kabul etmez ve bilinç düzeyi yüksektir. Hassasiyeti ve cesareti üst safhadadır. Bunları niye anlatıyorum derseniz, aşağıda anlatacağım kadın ve ailemiz mefhumundan dolayı vicdanlarınıza ve aklınıza sığınacağım o yüzden…

Değerli kardeşlerim, şu son 7–8 yılda binlerce kadın cinayeti ve kadına şiddet vakıaları ile karşılaştık. Televizyonlar ve gazetelerde hep kadına şiddet ve cinayetler gündemden düşmedi. Buna karşı hükümetimiz, çare olarak sadece ve sadece cezalandırma yöntemi üzerinde durdukça durdu ve kadının ekonomik özgürlüğünü geliştirme çabası içine girdi. Kadına çalışırsa maaş bağladı, evde kocasına ve çocuklarına bakarsa para yok dedi. Halbuki zaten çalışan kadına neden para verilsin ki! Görmemiz lazım ki, kadını sırf aileden uzaklaştırmak için devletin bir bakanlığı para, makam vs. her türlü argümanı kullanmaktadır. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü diye bir koca Genel Müdürlük kuruldu. Kadın için mi Asla! Kadının statüsü için, kadının prestiji, konumu ve etiketi… vs. aileden tamamıyla uzak bir hayat için. 

Hiç dikkat ettiniz mi televizyonlarda ki ve gazetelerde ki kadın cinayetlerinin hangi illerde hangi kültür ve inanç düzeyinde ki illerde gerçekleştiğine! Malatya’da , Bingöl’de, Erzurum’da, Muş’ta, Konya’da…..vs İslami hassasiyetin iyi olduğu, örf ve adetlerin , törelerin olduğu illerde kadın cinayeti duydunuz mu? Ya da şöyle söyleyeyim ister Süleymancı ister Nurcu ister Hakyol’cu ister milli görüşçü …… Hangi cemaat ve cemiyetin ve İslami kesimin bir kadını kadın cinayetine kurban gitti. Siz duydunuz mu? Vallahi ben duymadım.! Türkiye’de işlenen kadın cinayetleri Marmara, Ege, Akdeniz vs. batı illerinde işlendiği görülmekte. Demek ki bu cinayetlerin temelinde dinden, örf ve adetlerden, geleneklerden uzaklaşma ve kadının çalışma hayatına ısrarla sokulması yatmaktadır. Bu cinayetlerin önüne geçmek için ise Erkeğin cezalandırılması, kadının ekonomik özgürlüğünün üst düzeye çıkarılması ve kadını erkekten korumak için avukat sayısını 2’ye çıkarmak gibi mantık dışı yöntemler çözüm değildir. 

Kadın cinayetleri, boşanma vakıaları, intiharların çoğalmaya başlaması ve yoğunlaşması yer olarak Batıda olmuş ve zaman olarak 2011 tarihli İstanbul Sözleşmesi 2012 tarihli 6284 Sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi kanunu sonrası devasa bir şekilde çoğalmıştır. Bunun müsebbibi tabi ki AKP hükümetidir, tabi ki gaye ve amacı ülkemizi aileden başlayarak yıkmak olan Siyonizm’e hizmet eden, “kadın ailede güvende değildir.” gibi bir anket sonucu yayınlayan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığıdır. Değerli kardeşlerim sonuç ortadadır. Aile yok ediliyor, kadınlar maaş, ekonomik özgürlük, siyasal ve sosyal hayat gibi nefse hoş gelen vaad ve taahhütlerle ailelerden uzaklaştırılıyor. Erkekler yalnızlaştırıp dışarı atılıyor… Bunun için de Siyonizm, Türkiye’de bu bakanlık eliyle tüm illerde tüm birimleri toplayarak eğitim faaliyetleri ile beyinleri yıkamaya başlamıştır eğitim adı altında. Doğu ve Orta Anadolu illerine de bu Batıda ki kadının ekonomik özgürlüğü, kadının statüsü, kadının yüceliği…. Gibi algıları yerleştirmeye ve kadınımızı aileden uzaklaştırmaya başlamıştır.

Allah rızası için uyanın ve bu bakanlık ile hükümetin yanlışlardan geri dönmesi için, toplumun temeli olan ailelerimizin yok olmaması, kadınların aileden uzaklaştırılmaması, erkeklerin yalnızlaştırılarak soyutlanmaması ve geleceğin teminatı olan gençlerimizin teknoloji bağımlılığından uzak, maneviyatı yüksek ve ahlaklı yetişmeleri için bu gidişata dur diyelim. Önce Allah’ın rahmet ve merhametine sığınıyorum. Vicdanlarınıza elinizi koyun ve aklınızla muhakeme edin. Özellikle de siz ey İslami sivil toplum örgütleri, ey İslami gazete ve Televizyonlar, ey İslami düşünce kuruluşları! Eğer bu zulmü yapan Sol olsaydı adım gibi eminim ki cihada kalkardınız! Kelleleri meydana koyardınız. Ortada bir zulüm var, yok edilmeye çalışılan ahlak, maneviyat ve dini değerlerimiz var ve “zulmü yapan ve yaptıran sırf bizden diye” suspus olmuşsunuz! Bunun hesabını Allah’a veremezsiniz! İsyan yada cihada kalkmanız gerekmiyor. Sadece bir silkelenip ortak bir tepki, ortak bir eleştiri, ortak bir basın açıklaması bile yeterli! Allah rızası için aile, ahlak ve maneviyatımız için bari bir kez bir araya gelin…      

 Muhafazakar bir parti olarak gördüğümüz AKP’nin iktidarında, bakanlıklardan Aile ve Sosyal Politikalar ile Milli Eğitim Bakanlıklarının Siyonist bir güç tarafından ele geçirildiğini ve Bakan dahil bürokratlarının bu güçler tarafından idare edildiklerini, sinsi plan olan Türkiye’yi içten parçalama projesinin aile ve kadını yok ederek amaca ulaşma şeklinde tezahür ettiğini görüyoruz maalesef! Nasıl mı?

Geçen ki son yazımda Milli Eğitimde bile İstanbul Sözleşmesi gereği Toplumsal Cinsiyet Eğilimleri ile ilgili Bakanlığın bir proje geliştirdiğini ve tepkiler üzerine geri çektiğini söylemiştim. Bu son günlerde ise Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından “ Kurumsal Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla Kadın İstihdamının Desteklenmesi Projesi” isimli bir proje ortaya koyarak çocuğunu bırakıp çalışmaya giden kadına aylık 650 TL para ödenmesi için harekete geçildi. Ne kadar hoş geliyor kulağa değil mi?  Yine kadın için pozitif birşeyler yapıldı diyerek alkış çalışıyoruz değil mi? Eğer bizler bu yapılanların aileyi yok ettiğine, nesillerimizin anne ve babadan soyut yetiştirildiğine, aile ilişkilerinin yok edildiğine hizmet ettiğini göremiyorsak, akledemiyorsak yazıklar olsun bize.

Bu bakanlığın ülkemiz ve insanımızın hayat biçimine, kültürüne ve tarihine aykırı uygulamaları 1 değil 2 değil onlarca oldu. Artık yetmez mi uyanmak için! İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Yasa, Bu aileyi yok eden yönetmelik ve projeler yetmez mi bu Siyonist projeleri çözmemize? Uyanın ey İslami sivil toplum kuruluşları, uyanın ey İslami Gazete ve Televizyonlar, uyanın Ey Cemaatler ve Cemiyetler! Allah rızası için artık “sırf muhafazakar göründüğü için ses çıkarmadığınız ve sizden diye itiraz etmekten imtina ettiğiniz yeter.”  Kadın ve aile üzerinden büyük bir iç ve soğuk savaş var, büyük bir işgal var Türkiye’nin temeliyle ilgili. Aile yok ediliyor. Uyanmanın vakti kalmadı. Topyekun olarak bu hükümetin yanlışlarına hukuk çerçevesinde karşı çıkma ve sesimizi yükseltme zamanı. Birlik ve beraberlik içinde bu Hükümete, Reise sesimizi ulaştırırsak yeter bu uygulamaları sona erdirmek için. 

Unutmayalım ki bu nesiller başkasının değil hepimizin nesli. Bu aileler bizim, eşler bizim. Kadını – kocadan ayırmayı, kadın cinayetlerini başardı bu Siyonizm. Şimdi de çocuklarımızı anne babadan ayrı yetiştirmeyi gaye edinmişler ve başarmaya doğru projeler tek tek uygulamaya konuluyor. Rabbim öncelikle bizlere feraset ve adalet versin, sonra da neslimiz olan çocukları muhafaza buyursun. Amin.
 

Yazarın Diğer Yazıları