Zeki Taşkıran

Kadın fıtratı ve Siyonizm'in eşitlik oyunu-1

Zeki Taşkıran

Malatya merkezli olarak kurduğumuz İhvan Strateji ve Araştırma Merkezimiz (İSAM) bünyesinde yaklaşık 3-4 aydır Kadın ve Aile konusunda araştırma ve bilimsel bir çalışma yapıyoruz komisyon olarak. Çalışmanın sonuna yaklaşmakla beraber çalışmanın bitirilmesini beklemeden bu yazıyı korka korka kaleme almayı bir görev addettim. Korka korka diyorum, çünkü mevzuu kadın olunca ve eşitliği eleştirmeye başlayınca çok ağır tepki ve önyargılar baş göstereceğinden maalesef pısırıkça bir yazı yazmak durumunda kalıyor insan.

Çalışmamızın kapsamı ağırlıklı olarak Birçok Avrupa Ülkesinin katılımı ile İstanbul’da Türkiye ev sahipliğinde 2011 yılında imzalattırılan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, Cinsiyet Eşitliği (LGBT’lileri ve eşcinselliği baz alan)”, Kadına pozitif ayrımcılık”, aile içi şiddet” konularında sinsice düzenlemeler getiren ve İslam toplumunda, Türk Toplumunda aile hayatını yerle bir eden İstanbul Sözleşmesi ile Bu sözleşmenin uygulanmasının ilk ayağı olarak çıkartılan 6284 Sayılı Kadını Koruma ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Hakkında Kanun’un sebep ve sonuçları ile ilgilidir. Yakın zamanda Rabbim nasip ederse bu çalışmamızı nihayete erdirecek ve bunu kamuoyuyla, sivil toplum, basın ve medya vasıtasıyla insanımızla paylaşacağız. Bu çalışmamızda Rabbimden yardım diliyoruz.

Bu çalışmada ortaya çıkan en bariz mevzuuyu uzatmadan paylaşmak istiyorum. Konu o kadar elzem ve o kadar acildir değerli kardeşlerim. Rabbimiz, kadın ve erkeği farklı fıtratlar üzerine yaratmıştır. Bu konuda 81 milyon ülkemiz insanına sorsanız 60 milyonu evet der. Peki, Allah, kadını ve erkeği farklı fıtratlar üzerine yaratmışsa kadın- erkek eşitliği nasıl olur hiç düşündünüz mü? Elbette ki bir kısım konularda kadın-erkek eşittir. Misal yaşam hakkı, misal namus hususu, misal mülkiyetin korunması,….vs. vs. Lakin burada Avrupa’nın üzerinde en çok oynadığı husus, Türk Toplum yapısında kadın-erkeğin her alanda ve her şekilde mutlak eşitliğini hatta kadını biraz daha yücelterek aile yapısını değiştirmek olup Siyonizm’in amacını gerçekleştirmek yolunda en önemli adımı atmaktır. Bu minvalde İslam toplumunun temeli olan aile hayatını yok etmekle başlamışlardır işe. İlk icraatları da Avrupa Birliği kapısında yıllardır beklettikleri Türkiye üzerinden İstanbul Sözleşmesi adı altında kadının öldürülmesine ve ailede ilişkilerin son bulmasına yol açan sözleşmeyi imzalatmak olmuştur. 2. İcraat ise 6284 Sayılı Kadını Koruma ve Aile İçi Şiddeti Önleme Yasasını çıkarmak olmuştur. 3. İcraatları bu yasa ve sözleşmeyi uygulatmak için Reisicumhurumuzun kızının da yönetiminde olduğu KADEM denen örgütü kurdurmak olmuştur. 

Değerli kardeşlerim, Siyonizm o kadar sinsi bir yapıdır ki, kendi içinde ki hainleri yok edip, dışarda ki hainleri ise kendine çalıştıran ve işi bitince def edip atan bir yapıdır. KADEM’in yapısını araştırdığımızda bu kuruluşu kuran kadınların tamamına yakınının ABD yada İngiltere’de eğitim gördüklerini tespit ediyoruz. 

Keza İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını ve ülkeler arası uyumunu kontrol amaçlı kurulan GREVİO isimli teşkilatın başında ki isim olan Feride Acar kimdir diye baktığımızda; bu bayanın orta öğrenimini TED ve ABD Darien High Schoolda tamamlamış, ODTÜ’den lisans almış, ABD de lisansüstü öğrenimini tamamlamış dalında Pensilvanya’da Bryn Mawr College de siyaset sosyolojisi üzerine yüksek lisans ve doktora yapmış bir şahsiyet olduğunu görüyoruz. Türk Kadını ve Aile Yapısını böyle bir şahsiyetin neye göre, hangi kültür ve inanca göre koruyacağını siz değerli insanımızın takdirine bırakıyorum. Müslüman olarak uyanmamız lazım artık. Koyun sürüsü olmaktan kurtulmamız lazım. Ahlak ve maneviyatımızın kurtulması için milli bir mücadele başlatılması, bu konuda cihad edilmesi farz olmuştur artık. Yoksa son kale içten gitmiş, temelden yok edilmiş olur. Çok detaylı ve derin bir konu olduğu için bölümler halinde inşaallah yazmaya devam edeceğiz. Rabbimden muhafaza diliyorum…  
 

Yazarın Diğer Yazıları