Yasin Övüt

Siz ne dersiniz!

Yasin Övüt

Siz ne dersiniz!

Bir gün Amerika devlet başkan'ı Pakistan ve Hindistan devlet başkanları bir uçağa binmek suretiyle bir toplantıya giderler. Uçak seyahat esnasında iken arızalanır ve devlet başkanları paraşütle atlamak zorunda kalırlar. Tabi atladıktan sonra bir köye inerler. Gece olmuştur. Mutlaka orada bir yerde tanrı misafiri olarak kalmak zorunda kalarak bir evin kapısını çalarlar. Köylü adam kapıyı açar. İçlerinden biri konuyu açar. Kendilerini tanıtır. Bizler toplantıya giderken uçağımız arızalandı. Paraşütle atladık. Kapınıza tanrı misafiri olarak geldik. Nolur bizi kabul edin diye söyleyince köylü adam evine döner bakar ki;

2 (iki) yatak var.

+ 2 (iki) kişi içeride yatsın. Ama bir kişide Ahır da yer var orada yatsın der.

Tabi birbirlerine bakarlar. Pakistan devlet başkanı ben gider ahır'da yatarım der. Amerika devlet başkan'ı ile Hindistan devlet başkan'ı odalarına geçer. Tam kıyafetlerini çıkarırlar istirahat'a geçerlerken kapı çalınır. Kapı'yı çalan Pakistan devlet başkan'ı gelir der ki;

+ Arkadaşlar içeride domuz var. Ve benim inancım gereği ben burada kalamam der.

 Bu sefer yaptıkları istişare sonuncunda Hindistan devlet başkanının ahır'a geçilmesine karar verirler ve geçer. Amerikan ve Pakistan devlet başkanları kendi odalarına gider. Tabi gecenin yorgunluğu üzerinden hiç eksilmez tam istirahat edeceklerken tekrar kapı çalınır. Hindistan devlet başkan'ı gelir der ki;

+ Arkadaşlar içeride inek var. İnek bizim için kutsaldır. Benim burada kalmam mümkün değil der ve Amerikan devlet başkan'ını ahıra gönderirler. Gece'nin olumsuzlukları üst üste gelmesinde rahatsız olan Pakistan ve Hindistan devlet başkanları tam istirahat'a geçerlerken kapı tekrardan çalınır. Ve Kapı açıldığında domuz ve inek kapıda durur. Biz bu Amerikalı ile aynı yerde yatamayız derler.

Sevgili okur. Tabi burada bir zihniyetten (Amerika devlet başkan'ı) bahsedilir. Bugün yeryüzünde insanların alın terin, emeğini sömüren bir zihniyet bir düzen var. Bugün dünya insanlarına diyorum ki. 

"Aynı şeyleri düşünmeye biliriz. Ama birlikte düşüne biliriz."

Bugün geçmişimize bakacak olursak Medine sözleşmesi ile bunun olabileceğini görürüz. Resulullah Mekke’de 13 yıl çetin bir dönemi yaşadıktan sonra Yesrib (Medine)'den gelen bir grubun daveti üzerine resullah Müslümanları güvenceye alacak, onları Mekke' de olduğu gibi ezilmekten kurtaracak bir birlikteliğe ihtiyaç duydu ve davetlerine icabet etti Medine’ye hicret etti. Ve orada ilk olarak muhacir ve Ensar kardeşliğini benimsedi. Birbirlerinin tecrübelerinden faydalanmaya birlik olmayı beraber iş yapmayı ve beraber üretmeyi öğrendiler. Medine'de Din'i ve siyasi önde olmak üzere her konuda bir birliktelik meydana getirildi. Her ne kadar Medine’ye hicret etmiş olsalar da tehlike tamamen bertaraf edilmemişti.  Müslümanların güvencesini korumak ve ezilmemeleri için siyasi bir etkinlikle ihtiyaç duydu. Arap ve Yahudi kabileliler arasında ortak bir savunma önergesinde anlaştılar. 

Sevgili okur. Şahıslar ve kişiler değil de bugün bilakis düzen olarak itirazımız var. Yeryüzünde kapitalist bir düzen var. Bu gerçeği görmemezlikten gelemeyiz. Ben diyorum ki; Bu sömürü ahlak'ına sahip insanlar hariç, herkes ile bir araya gelmeye Fikir ve düşüncelerimizi konuşmaya ne dersiniz? Ve yahut(!) size sorayım. Ve de Bir tabela astım yazımın üstüne peki ya "SİZ NE DERSİNİZ!..“  Vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları