Yasin Övüt

Ramazan Hoş Gelir De Siz Hoş Karşılarmısınız..! 

Yasin Övüt

Görünen ve görünmeyen alemin rabb’ine hamd,seçkin kullarına selam olsun.
Ramazan geldi/gelecek derken geldi ve  gidiyor. Her birimizin Ramazan ile ilgili anlatacağı onlarca hatırası ya da belki zihninden hiç çıkaramadığı bir senenin Ramazan’ı vardır. Zira Ramazan öyle bir ay işte ki pek çok şeyi bir arada yaşar insan ve normalden farklı bir iklimde bence biraz da insanlıktan sıyrılır.
Ramazan biraz da hatıra demektir onun için. Birikir ve biriktirirsin bütün bir Ramazan boyunca. Zira diğer bütün zamanlardan farklı, diğer bütün zamanlardan naif ve diğer bütün zamanlardan aheste bir hali vardır ve hafiflersin.
Mesela ben Ramazan ve Ramazan hatıraları ile ilgili şöyle demiştim.
Ramazan çocukken bir başka güzeldi. Büyüdük çocukluğumuzu da kirlettik sanki. Ya da daha acımasızdık; katlettik belki ama yine de ramazanın ne olduğunu görmek ve anlamak bizim rahmetli nedim dayının nemli gözlerine bakmak gerekirdi. Ve yahut bir teravih namazı için camiye koşa,koşa gelen çocuğun heycanı dinlemen gerekir. 
Ramazan işte tam da orada saklanmış duruyor. Bazen bir Anadolu köyünün ufak, tenha, maneviyat dolu camiinde ya da büyük bir şehrin haşmetli, ulu bir camiinde gözlerinde ramazan kandilleri yanan masum çocuklar vardır. O masum çocuklar ki ne riyayı bilirler ne sevabı ne de farzı… sırf masumiyettir onlar için Ramazan.
Çok daha eskilere götürüyor zihnim düşüncelerimi. Eski vakitler, diş kirası, fakir fukara sadakası, telefon alarmıyla değil davul sesiyle uyanan insanlar, bayramdan ziyade orucu bekleyenler belki, taş döşeli sokaklarda geceleri yanan kandiller, sonra eller, kınalı eller ve dua ile dua kokan diller. Eski vakitleri özlüyorum kâri. Dedemin dizine başımı koyup ya da taklit ederek onu gittiğim teravih namazlarını yahut tam ezber edememiş olmama rağmen bağırarak söylediğim Itri kokan salavatları. Ben Ramazan’ı özlüyorum, dedemi özlüyorum, çocukluğumu özlüyorum.

“Nerede o eski Ramazanlar” diyenlerin tam olarak anlatmak istediklerinin ne olduğunu bilemesek de her birimiz işte o hatıralardan bahsediyoruz aslında. Eskiyi özlediğimizden, eskileri özlediğimizden bence. Ama bir şey var ki bütün yaşadığımız Ramazanlardan farklı, bambaşka bir Ramazan geçirdik. Hepimizin yıllar sonra Ramazan hatıralarını anlatacağımızda bahsedeceğimiz ortak bir hatıra bu Ramazan. Camilere gidemediğimiz, sevdiklerimizi göremediğimiz, beraberce bir iftar edemediğimiz garip, tuhaf bir Ramazan…
Onlarca sene sonra bile bu senenin Ramazan’ını anlatacağız ve biz anlatınca “Gerçekten mi?” diye tepkiler vererek inanmayacaklar bu yaşadıklarımıza.
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak. (n.f.k)

Ey.! Uçuruma doğru giden kalabalıklar. Eski İslamcılar,taze muhafazakarlar, hamaset nutukları atan ülkücüler. Ey dünden yarına Ömerleri arıyan  imamhatipliler, Hucuratın rabbine iman edenler hakikatı haykırmak için emin sıfat’ını taşımam yeterli değil mi.
“Şu Dağın arkasında size saldırmayı bekleyen bir ordu var.” 
desem kimler bana kulak verir. Diyeyim belki bir aklı selim beni anlar/anlarda kulak verir eksik sandığımız sesleri de duyar. Bağışlayın eksik, kusurlu ve tuhaf olan belki de benimdir. Ama insanın içi acıyor işte. Nasıl acımasın ki; herkes bir yerlerden nasibini almanın peşinde. Herkesin gömleği önden yırtılmış. Herkes arş’ın Rabb’ini unutmuş.
Ey Rabbim!
Gerçekten sana karşı mahcubuz. Bizler seni kıstas aldık. Ölçümüz senin rızandır ve sana teslim olduk. Senden başka kimse referansımız olamaz. Bunu yürekten söylüyoruz. Sense buna karşılık milyonlarla bize hizmet ettirdin. Senin şanın ne yücedir! Sen her şeye kadiri mutlaksın. Buyuruyorsun ki; “Kim Allah'a tevekkül ederse, Allah ona yeter” Buna karşılık sana hakkıyla şükretmeyi de bizlere de nasib eyle Ya Rabb!.(Amiin)  

Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,

Yorumlar 1
Nurullah şahin 12 Mayıs 2021 14:05

Çok iyi

Yazarın Diğer Yazıları