Çöşnük Yıldıztepe Projesi
Israrlara dayanamadım. Önce saygıdeğer Vahdettin Yiğitcan ve Ahmet Keskin beyefendiler. Son olarak da kıymetli kardeşim Mehmet Zeki Dinçarslan. Malatya NET Haber’de yazmamı istediler. Kıramadım kendilerini.
Haydi Bismillah.
Bilmeyenler için belirteyim; Enfeksiyon hastalıkları uzmanı emekli bir doktorum. Covid hastalığı konusundaki özgün tezimi içeren “Gerçek Covid-19” adlı bir kitabım var. Bu hastalığın, basit bir viral gastroenterit hastalığı olduğu görüşüne sahibim. Pandeminin başından beri hastalığa yanlış tanı konularak, yanlış bir yöntemle tedavi edildiğini öne sürmekteyim. Doğru tanı ve doğru tedaviyi biliyor ve aylardır başarıyla uyguluyorum.
Doğma büyüme atadan Malatyalıyım. Malatya’nın eskisini de yenisini de bilenlerdenim.
Fırat Mahallesi'ndenim. 12-13 yaşlarımızda yaya olarak Kırkgöz’e, Orduzu’ya gidip, yaya olarak geri gelecek kadar çekirdekten yüzme sporu hastasıyımdır. Melekbaba’nın eskisini, Çilesiz’in ıssız bahçelerini bilirim.
Teze Ceget’te üç tekerli bilyalıyla, rahmetli Bekir Dayı’nın bakkalından aşağıya doğru, yüzüstü şekilde Cemiyet’e kadar süre süre gider, yaya olarak geri gelirdik. Tekrar gider tekrar gelirdik. Yorulmadan, bıkmadan usanmadan. Ne günlerdi?
Yağmurlu havalarda Zaviye’den bahçelere dalar, Adafı, Çilesiz’den sırılsıklam olarak çıkardık.
Hiç kimse, bu yağmurda burada, bu ıssız bahçelerde ne arıyorsunuz diye sormazdı.
O zamanlar şehrimize dışarıdan gelenler geçenler, Akçadağ’ın tepelerinden aşağı inerlerken, gördükleri yemyeşil manzara karşısında hayranlıklarını gizleyemezlerdi ve gayriihtiyari olarak “Yeşil Malatya” derlerdi. Maalesef o yeşillikler tarih oldu. Şimdi oralarda geniş caddeler ve devasa apartmanlardan oluşan siteler var.
İşte öyle bir şey. Malatya sevgisi bizde genetik. Tohumdan. Zeytinburnu’nda 44 plakayı görünce heyecanlanan, gidip plakaya sarılmak isteyenlerdeniz.
Malatya denilince her şeyini dert etmek, genetiğimizde var. Futbol kulübüyle, ilçeleriyle, sularıyla, çevre yollarıyla, Beylerderesi’yle kısacası her şeyiyle, her zaman ve zeminde ilgilenmek, sadece bir hemşehri olarak değil, bir parçası olarak ilgilenmek boynumuzun borcudur.
Son yerel seçimlerden hemen önceki bir tarihte, Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Selahattin Gürkan Beyefendi'nin talimatıyla tertiplenen özel bir Şehir Gönüllüleri Toplantısı'na davet edilmiştim.
Salonda yaklaşık 1000 civarında sivil toplum örgütü temsilcisi ve kanaat önderi hüviyetinde değerli insanın arasında bulunmaktan onur duymuştum. Her biri toplumda kıymetli yerleri olan, varlıklarıyla, görüşleriyle farklılık yaratan, baştacı insanlardı.
Bir taraftan yapılan konuşmaları dinlerken, diğer taraftan da ellerimize tutuşturulan hazır formlardaki boşluklara gönlümüzden geçenleri, bilip de o güne kadar söyleyemediklerimizi, kentimizle ilgili dilek ve temennilerimizi yazmamız istenmişti.
Öneri, şikâyet, sorun, dilek ve temenniler içeren hazır soruları cevaplamıştık.
Sayın Başkan kürsüden, parti olarak tüm Türkiye’de yola “Gönül Belediyeciliği” sloganıyla çıkıldığını, fakat bunun soyut bir kavram olduğunu, içinin doldurulması gerektiğini anlatıyordu. Bu toplantının yapılış amacının, bu kavramın içini doldurmak olduğunu, “Medeniyetlerin Başlangıç Yeri” olan Malatya’nın bu konuda diğer kentlerden böyle örnek gösterilecek bir farkının olması gerektiğini belirtmişti.
Salonda bulunan hazirunun hemen hepsi, farklı fikirleri temsil eden kişilerden oluşmaktaydı. Kürsüden çok sesliliğin anlamını, yaşayarak ve bizzat uygulayarak gösteren bir kente olan özlem dile getiriliyordu.
Bu coşku içerisinde gayri ihtiyari olarak, elimdeki formdaki boşlukları doldurmaya başladım. Proje önerileri sorusuna karşılık olarak da “Çöşnük Tepesi” projemi yazdım. (Ortak bir proje olduğunu belirteyim). Malatya’mızı daha da yaşanabilir bir kent kılmak adına neler yapılabilir, ne gibi projeler hayata geçirilebilir mealindeki bir soruya karşılık, Çöşnük Tepesi'ndeki çirkin görünümün en kısa zamanda ortadan kaldırılması gerektiğini belirttim. Yerine ikiz döner kuleli bir mimari yapı içerisinde, kütüphane ve seyir terası konseptini içeren bir projenin oturtulmasını önerdim. Kısaca projenin kayda değer olabilecek tüm ana hatlarını yazdım.
Malum olduğu üzere Çöşnük Tepesi, Kubbe Dağı, Kale, Battalgazi, Unesco Dünya Kültür Mirası kayıtlı Arslantepe, İnönü Üniversitesi, Beydağı, Kernek Tepesi, Banazı, Çırmıktı, Barguzu, Akçadağ, Baskil, Dilek, Hatunsuyu, Yazıhan Ovası, Karakaya Barajı ve Tarihi Eski Malatya ile birlikte, kentin tüm mahallelerini tek noktadan görebilen bir perspektif ve ayrıca stratejik öneme sahip olan bir tepedir.
Projeme göre, mevcut TV anten aktarıcıları Beydağı’nın müsait bir yerine taşınacak ve tepe boşaltılarak, iki adet döner kule inşa edilecekti. Kulelerden birisi, her yaştaki öğrenci ve akademisyenler için 24 saat açık olan kütüphaneler, diğeri de kafeterya, lokanta ve seyir amaçlı mekânlar içeren bir yapı olacaktı.
Tepeye, etrafı rahatça seyretmeye imkân veren yürüyen bantlarla çıkılacaktı. Tepenin etrafı Toros sedirleriyle ağaçlandırılarak, halka açık piknik alanı şeklinde düzenlenecekti. Tepenin her iki tarafını gezebilecek, görebilecek şekilde teleferik hatları inşa edilecekti.
Geniş bir perspektiften bakılınca, şehrimizin yeni sembolü olmaya aday bir projeden bahsetmiş olduğum kolayca anlaşılabilir. Zavallı yabani hayvanları bahçeye hapseden, ilk bir ay sonrasında hiç kimsenin yolunun uğramadığı, saçma sapan bir hayvanat bahçesi ile asla kıyaslanamayacak olan yıldız bir projeden bahsetmiştim. Şehrimizin ihmal edilmiş bir semtini, yeni bir cazibe merkezi haline getirebilecek bir projeden.
“Çöşnük Yıldıztepe Projesi!”. Ehil ellerde, aslına uygun şekilde hayata geçirilmesi şart olan, asla çapsız bir ekibe teslim edilmemesi gereken özgün bir proje.
Daha başka detaylar da yazmıştım. Dedim ya, sayın başkan öyle içten ve samimi bir konuşma yapmıştı ki, yazma da göreyim.
Gelelim neticeye. Bu projemi yazmış olduğum belgenin, halen toplantıyı tertip eden Kent Konseyi’nin elinde olması gerektiğini düşünüyorum.
Açıkçası belgenin ve projenin akıbetini merak ediyorum.
Bir dahaki makalede pandemiden ve covid hastalığının doğru tedavisinden bahsetmek üzere hoşça kalın.
Herkese sağlıklı günler dilerim.