SMMM Akif Beytur

Doğu Türkistan Basbakanı'nın Türk Dünyası'na seslenişi

SMMM Akif Beytur

(4) Bölüm 

TURAN ÜLKÜSÜNE VE TÜRK BİRLİĞİNE İNANAN BÜTÜN TÜRKLER, DOĞRUDAN KIZILELMAYA KOŞARAK, TÜRK’ÜN ATASI UYGUR TÜRKLERİ İÇİN GÖREVLERİNİ YAPMALIDIR!..  

Rus ordusu, 15 Mayıs 1871 tarihinde İli Uygur Sultanlığına karşı genel bir saldırıya geçti. Ancak, Ruslar hiç ummadıkları bir dirençle karşılaştılar. Ruslar, ilk saldırılarında büyük miktarda asker kaybına uğradılar.  Ruslar, tekrar askerî hazırlık yaparak 22 Mayıs’ta büyük ve şiddetli bir saldırıya daha geçti.  Çarpışmalarda her iki taraf çok sayıda kayıplar verdi. Uygurlar, Rusların modern silahlarına karşı el yapımı av tüfeği, çomak, balta ve sopalarla karşı koydular. Ruslar, her Uygur köyünü ele geçirmek için büyük bedeller ödemek zorunda kaldı. Uygur Türkleri,  vatanlarını istilacılara karşı koruma yolunda kahramanca savaştılar. Yollar şehitlerle doldu, ırmaklar günlerce kan kırmızısı olarak aktı.              

22 Haziran 1871 tarihinde Rus Çarlık Ordusu, İli Uygur Sultanlığının başkenti Gulca şehrine girdi ve işgal etti.   

1871 yılı Ağustos ayında İli Uygur Sultanlığına bağlı bütün topraklar, Rusların eline geçti. Alahan Uygur Sultan ve onun binlerce askeri, Kazak kardeşlerini Ruslara teslim etmemek uğruna savaşarak şehit düştüler.  

Çin-Mançur ordusuna silahlı başkaldırmanın önderi, Uygurların efsanevî kahramanı Sadır Pehlivan, Çin ordusuna karşı savaştığı gibi, Rus ordusu ile de aynı azim ve kahramanlıkla savaştı ve direniş ordusuna komuta etti. Ancak yaralanarak esir düştü. Gerçi Ruslar, Pehlivan’a büyük saygı gösterip onu serbest bırakmış olsa da vatanı kaybetmeyi onuruna yediremeyen Sadır Pehlivan, aynı yıl içerisinde acı çekerek hayatını kaybetti. 

1916 yılında Çarlık Rusya’sının etnik katliamından kaçan 300 bin Kazak ve Kırgız Türk’ü kardeşimiz, kitleler halinde Doğu Türkistan’a sığınmıştır. Onların hepsini daha öncekiler gibi yine Uygur kardeşleri bağırlarına basmış, onlara toprak vermiş ve hayvanları için geniş yaylalar tahsis etmiştir.  

1928-1932 yılları arasındaki dört sene içerisinde Stalin’in etnik katliamından kaçan 500 bine yakın Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar, Tacik Türk’ü yine Doğu Türkistan topraklarına sığınmıştır. Doğu Türkistanlı Uygurlar, yine onlara da kucak açmış, evlerine almış,  aşını ve ekmeğini bölüşmüştür. Biz Uygur Türkleri, bin kişilik   Müslüman Kazak Türk’ü kardeşimizi korumak uğruna bir vatanı kaybetmeyi göze alan sizlerin hem Müslüman hem de Uygur Türk kardeşleriniz.  

Bugün, Kazakistan’a sığınan Uygurları,  Çin’e iade ederek onların katledilmesini pervasızca seyreden Kazak Devleti ve Kazakistanlı kardeşlerimize bu tarihî olayları bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Unutmayınız ki; bizler kökü tarihin derinliklerinde olan ulu bir ağacın kollarıyız!.. 

Tarihteki Batı Türkistan’ın bugünü, Doğu Türkistan’ın yarını olmuştur. Şimdi Doğu Türkistan’ın bugünkü kara kaderi, Batı Türkistan’ın yarını olma tehlikesi gün geçtikçe artıyor. Büyük Türkistan tarihten beri aynı kaderi paylaşa gelmiştir. Bunu anlamayanlar, anlamak istemeyenler bedelini er geç ödemek zorunda kalacaktır.  

Kazakistan ile Doğu Türkistan arasında 1700 kilometre sınır bulunmaktadır. Bu sınırda Çin ordusunun 300 bin askeri ve sekiz milyon silahlı sivil Çinli göçmeni tetikte beklemektedir.  

Sovyetler Birliği döneminde sınır bölgesine yığınak yaptığı silahların ve Çin’in son savaş teknoloji ürünü olan Dongfing-41 füze sistemi dâhil bütün savaş araçlarının, Kazakistan sınırında hazır durumda bekletildiğini Kazakistan Devleti çok iyi bilmekte ve çok net olarak da görmektedir.  

 “Çin’in Doğu Türkistanlı Kazak Türklerine yaptıklarına Kazakistan Devleti ne diyecek?”  

Kazakistan’da 400’den fazla Çin şirketi faaliyet göstermektedir. 9-10 Haziran 2017 tarihinde, Şijinpeng ile Nazarbayev arasında toplam bedeli sekiz milyar dolar olan 20 ayrı antlaşma imzalandı.  

Çin devlet başkanı Şijinpeng, devlet başkanı olduktan sonraki dört yıl içinde Nazarbayev ile 16 defa bir araya geldi. Şijinpeng, dört yılda üç defa Kazakistan’a geldi. Buna karşılık Kazak lider Nazarbayev 13 defa Çin’e gitti.  

Eski Sovyet Cumhuriyetlerine yapılan Çin yatırımlarının %80’i Kazakistan’a odaklanmıştır. Çin tarafından ham madde deposu olarak görülen Kazakistan’ın gözünde esas para kaynağı ise Çin’dir. Bu yüzden Pekin, kendini Kazakistan’ın nefes borusu olarak görmektedir ve “istediğim anda nefes borusunu çekerim” işaretini de sık sık göstermeye başlamıştır.  

Dünya Kazak Kurultayı 23 Haziran 2017’de Astana’daki Başkanlık Sarayı’nda gerçekleştirilmiştir.  Kurultaya Almanya’dan katılan Doğu Türkistan asılı Kazak delege Ömerhan Altın, Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da yaşayan Kazakların pasaport ve yeşil kartlarına el koymasını kurultayda söz alarak dile getirdiğinde, kurultayı yöneten devlet başkanı Nazarbayev; “Benim bu durumdan haberim yok, ilgileneceğim.” demek zorunda kaldı.  

Daha iki hafta önce Nazarbayev kendi sarayında Çin devlet başkanı ile görüştüğünde, Doğu Türkistan’da Kazaklara yapılan baskı ve zulümler doruk noktasında idi ve Nazarbayev bunu seyrediyordu. 

Türk Dünyası Unutmasın ki; Çin Devleti, uzun vadeli olarak Afganistan’a, eski Sovyet Cumhuriyetlerine, Kazakistan’a, Kırgızistan’a, Özbekistan’a, Tacikistan’a, Türkmenistan’a, Azerbaycan’a kendi çıkar amaçlı yatırımlar yaparak, Çin’in sanayi ham madde, petrol, doğalgaz garantörlüğünü sağlamak ve ipek yolu sınır güvenliğini tekel yapmak için planlar yapmaktadır.  

Eski Sovyet devletleri, gelişmemiş ve para rezervleri çok düşük, fakir halde oldukları için kendilerini Çin Devleti’ne muhtaç durumda hissetmektedirler. Böyle bir düşünce çok büyük sorunlar yaratır. Bunun Türk soylu devletlere ve halklarına hiçbir şekilde faydası olamaz.  

Türk soylu milletler, birlik beraberlik içinde ortak devletçilik anlayışı ile Avrupa Birliği örneğinde olduğu gibi “Türk Birliği” kurmalı; üretim, savunma, eğitim, askerî, istihbarat ve devlet yönetimi gibi çeşitli alanlarında Türk-İslam tarzı bir birliği oluşturmalıdır ki; Türk Devletler Birliği olarak dünya devletleri ile diplomatik ilişkilerini sürdürebilir ve daha güçlü şekilde Çin Devleti ile diplomatik ilişkiler içinde yer alabilirler.  

Maalesef ne acıdır ki; uzun vadeli Türk soylu devletlerin ve milletlerin bir araya gelerek güçlenmesini istemeyen güçlere satılmış strateji araştırma uzmanları,   bu Türk soylu devletlerin Çin Devleti’ne her yönden bağımlı duruma gelmesi için çaba sarf ediyorlar. Türk soylu devletlere yanlış rehberlik yapan bu stratejik araştırma uzmanları, Çin parasına satılmış Mankurtlardır! Onlar sadece ceplerine giren paraya bakarlar. Türk devletlerine ya da Türk halkına hiçbir şekilde hizmet etmezler, sadece güzel sözlerle iyi stratejik araştırma uzmanları gibi gözükürler.  

Bizler, atalarımızın bize öğrettiği “Türk birliği ve beraberliği hiçbir şeyde kaybetmez, mutlaka kazanır” mantığı ile karakterli olarak dünya gelişmiş devletlerin düzeyinde yola devam etmeliyiz ki, “TURAN” Türk birliğinin daha çok güçlenmesine faydamız dokunur. Bu düşüncelerle hareket ettiğimizde, son durağımız olan Kızılelma’mız Doğu Türkistan’a çabuk ulaşabilmemiz için maddî ve manevî katkılarımız kesinlikle olur diye düşünmekteyiz.  

Bizler geçmişimizden dersler almalıyız; doğru tespit, doğru karar ve tecrübelerimizi birleştirmeliyiz.  

Türk Birliğine, dünyaya ve insanlığa faydalı çalışmalar yaparak karakterli Türk toplumu olarak tarih sayfalarında yer almaya özen gösterelim. 

Yine hatırlatmak isteriz ki;  

bizler kökü tarihin derinliklerinde olan ulu bir ağacın kollarıyız!.

Her şey Türk için, Türk’e göre ve Türk tarafından olmalıdır!.. 

Yaşasın zulme karşı hak mücadelemiz!.. 

Allah, milletimizin yâr ve yardımcısı olsun!.. 

Ne mutlu Türk’üm diyene!.. 

Erkin SABİT 

Doğu Türkistan Cumhuriyeti Sürgün Hükümeti Başbakanı Dünya Türk Birliği Turan Teşkilatı Başkan Vekili Ankara Meclisi Başkan Yardımcısı Kızılelma Teşkilatı Başkan Yardımcısı  

Not: İş bu ERKİN SABİT’in Mektubunu 4.bölüm halinde yayınlamış bulunuyoruz. Amacımız TÜRK Dünyasının Birlik ve beraberliğine katkı sağlayarak yıllardır Çin zulmü altında inim inim inleyen DOĞU TÜRKİSTAN’lı kardeşlerimizin sesini Türk Dünyasına duyurmaktır. Bunu bir nebzede olsa başardıysak eğer “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”  (YAZI ALINTIDIR). 

Yorumlar 1
Sümeyye Yılmaz 20 Kasım 2021 17:53

'Köklere inmeden göklere yükselemeyiz' düsturundan yola çıkarak tarihi bilgilerle donatılmış bu yazı, Akif Bey'in üslubuyla daha da anlam kazanmış. Yazının Doğu Türkistan hassasiyetine toplum olarak farkındalık kazandıracağına inanıyorum. Kaleminize sağlık..

Yazarın Diğer Yazıları