Nesibe Aldemir

Ateş sadece düştüğü yeri yakmasın

Nesibe Aldemir

Yine acılar yankılanıyor kalbimizin tenha sokaklarında. Yine korlar düştü gönül bağımıza. 12 şehit verdik kara toprağın bağrına. 12 ayrı eve 12 ayrı kor düştü, 12 ayrı ananın yüreğini 12 ayrı alev sardı. 

Tarifi olmayan en acı kayıptır evlât kaybı. Anne olanlar bilirler bu acıyı yaşamamış olsalar dahi. Ömrünün baharını feda edip evlat yetiştiren analar, isterler ki çocukları sağlıkla güzel günler görsün. Gönülleri murat eder ki evlatlarının yüzü daima gülsün. Çocukları vatana millete hayırlı fert olsun diye dualar ederler. Fakat bazı anaların muratları, istekleri ve duaları bekledikleri şekilde sonuçlanmaz. Davul zurnayla ellerine kınalar yakıp asker eyledikleri biricik evlatları hain kurşunların hedefi olurlar.

Kerpiç evlerin ayakta zor duran balkonlarına asılan kan kırmızı bayraklar bize anlatır ki bu vatanı koruyan yiğitler hep garip, hep garibandır. Yoklukla, bin bir çileyle büyütülmüş vatan evlatları, şehit olacakları içlerine doğmuşçasına şehadetten önce videolar çekmişler. O gülen yüzlerinden ve gözlerinden okunuyor ki onların da nice hayalleri vardı. Belki biraz para biriktirip bir yuva kuracaklardı, belki çocuk sahibi olup baba olacaklardı, belki ana babasıyla doyasıya kucaklaşacaklardı. Belki de annesine güzel bir ev alacaklardı. Evladına sarılacak kokusunu duyacaktı ta derinden, hamile olan karısıyla doğacak olan yavrusuna kıyafetler alacaktı. Hasreti burnunda tüten gönül çiçeğine, ana babasına, bacısı ve gardaşıyla kavuşacaktı bayramlarda.

Onları hayata bağlayan bu hayallerin ötesinde tutkuyla bağlandıkları hayaller vardı. Vatan uğruna gerekirse hiç düşünmeden canını feda etmek gibi. Gönüllerinde taşıdıkları vatan aşkıyla yanıyordu şehirlerimiz. Sosyal medya duvarlarına kazımışlardı bu sevdayı. Kimisi; "Cesaret dağında korku rüzgârı esmez. Aslanlar gibi yaşayın" diye yazmıştı. Kimisi; "Her şey vatan için, can için, canan için/Göz kırpmaz can veririz bir avuç toprak için “diye kazımıştı sayfasına vatan aşkını. Zaten içinde bu aşkı bu sevdayı taşımayanlar bu zorlu ve şerefli görevi yerine getirmekte hayli zorlanırlar.

12 ayrı hayat hikâyesi 12 ayrı can. Her birini oldukları göreve getiren ayrı sebepler olsa da onların o asil yüreğin vatan diye attığından şüphemiz yok. Fakat yüreğimiz bu acıyı taşımakta güçlük çekiyor. Sosyal medyadaki şehitlerle ilgili yaptığım paylaşım nedeniyle kıymetli bir dostum aradı. Bana sordu yoksa şehitler senin yakın mı dedi. Ona dedim ki hepsi bizim evladımız ablam, hepsi bizim yakınımız.

Öyle değil mi? Ateş sadece düştüğü yakmasın. Ya da ateşin düştüğü yeri görmezden gelmeyelim. Gidelim şehitlerimizin cenaze törenlerine, gidemezsek de okuyalım Fatihalarımızı ruhlarına, varalım şehit analarımızın yanına hiç bir şey yapamıyorsak da birlikte gözyaşı dökelim. Tutalım ellerinden ve paylaşalım acılarını en derinden. Başımız yumuşacık yastıklar, üzerimizde sıcacık yorganlar... Rahat rahat uykuya dalıyorsak unutmayalım ki bu vatan uğruna can veren canların göğsündeki aşkın varlığındandır. Salondan mutfağa sızan televizyonun sesinden şehitlerin ismi yankılanıyor kulağıma:

“P. Uzm. Çvş. Abdülkadir İYEM-Şanlıurfa, P. Uzm. Çvş. Ahmet ARSLAN-Yozgat, P. Söz. Er Cebrail DÜNDAR-Mardin, P. Söz. Er Semih YILMAZ-Kırıkkale, P. Söz. Er Kemal ASLAN-Elazığ, P. Söz. Er Enes BUDAK-Ağrı, Piyade Uzman Onbaşı İsmail Yazıcı-Zonguldak, Piyade Sözleşmeli Er Yasin Karaca-Tokat, Piyade Sözleşmeli Er Çağatay Erenoğlu-Sinop, Piyade Sözleşmeli Er Emre Taşkın –Malatya, Piyade Teğmen Ramazan Günay-Afyonkarahisar, Piyade Uzman Çavuş Mehmet Serinkan-Denizli.” 

Mekânlarınız cennet olsun bu vatanın asil ve kıymetli evlatları, Rabbim şehadetinizi kabul eylesin. Mevlam geride kalan ailenize ve sevdiklerinize sabırlar versin. (Âmin)

Yazarın Diğer Yazıları