Ama fakat lakin
Nesibe Aldemir
Ama, fakat, lakin gibi bağlaçların sonuna eklenen cümlelerde mantıklı bir gerekçe ararız. Veya bu gibi bağlaçların ardına sığınan cümleler bir önceki cümlenin aksini açıklar niteliktedir. Maksadım burada sizlere Türkçe dersi vermek değil elbette. Gerçek şu ki gözü kör, kulağı sağır, duyarlılığını yitirmiş, gönlüne betonlar dökülmüş nice insan türünde canlılar, son günlerde Gazze’de yaşanan katliama karşı bu bağlaçları kullanarak mantıklı bir gerekçe sunma krizinde.
Su götürmez gerçekleri sansürsüz şekilde drama film seyreder gibi ekranlarımızdan izliyoruz. Bu durum içinde zerre misali merhameti olan her insanı rahatsız ediyor. Öyle ki din, dil, ırk ve millet fark etmeksizin tüm dünyada bir yığın “insan” sokağa döküldü. Davası olan “insanlığı” savunmak adına. Bebeklerin kanıyla beslenen zalim İsrail’in karşısında onurlu bir duruş sergileyen duyarlı insanların varlığı umudumuzu filizlendiriyor.
İnsanın, üzerine basarak tekrar yeniliyorum “insanın” kanını donduran bu görüntüler karşısında ama Filistinliler toprak sattı, fakat Filistinliler Osmanlıya ihanet etti, lakin önce onlar saldırdı, ama İsrail’de haklı…. Bu ve benzeri söylemlerle altı boş olan düşünce dünyasına sahip kişiler ne yazık ki insanlık onurunun ayaklar altına alınıp çiğnenmesini hoşgörüyle karşılamaktadır. Kılıflar bulup giydirdikleri acı gerçeklere ciddi anlamda duyarsız kalmaktadır.
Ödül töreninde evdeki köpeğini anacak kadar sözde merhametli sanatçılar bugün binlerce masum yavrunun katledilmesine sessiz kalıyor. Özellikle ülkemizde sahnelere yücelttiğimiz kesimin büyük bir kısmından ses seda yok. Onlara sanatçı diye ithafta bulunmak istemiyorum. Çünkü sanatçı dediğin ruhunda gözünden ve kulağından öte bir duyarlılık taşır. Çünkü sanatçı dediğin insanlık izzetini yaralayan her darbeyi sanatına taşıyarak yaptığı sanatıyla insanlığın sesine ses olur. Acıyı işler notalarında, resmeder insanın sevincini, kederini… Kelimeleri dizer, mısralarıyla haykırır sessiz çığlıkları… Gayesi insanlık olan her sanatçının özü, dünyada yaşanan katliama sessiz kalmaz ve kalamaz da. Buradan hareketle Gazze’de yaşanan insanlık dramına karşı ses tellerini dahi kullanma zahmetinde bulmayan sanatçı güruhunu maalesef ki saygılarımızla selamlayamıyoruz. Kalbimizin hafızasına kazınan bu duruşlar, kalan ömrümüzde bizlere rehberlik edecektir. İnce eleyip sık dokuyacağız ki sanatıyla temas ettiğimiz yaşayan ölüler mahallesinden geçmeyelim.
Ama, fakat, lakin diye kurulan hiçbir cümlenin işe yaramadığı günlerden geçerken gönlümüzü ferahlatan gelişmeleri de anlatmadan geçmeyelim. Örneğin zalimlerin ürünlerini boykotta geldiğimiz nokta. Dünyaca verdiğimiz bu mücadeleye duyarsız kalmayan her insanı en kalbi duygularımla selamlıyorum. Çocukların bir sakıza dahi gösterdiği hassasiyet onların kazanacağı bilinci doğuruyor. Medyayı aktif kullanarak faydalı içerikler üreten duyarlı insanların varlığı ateşi kor olan yüreğimize sular serpiyor. Uykudan uyanan nice gönül, insan olmanın verdiği şerefle muhatap oluyor. Derin bir diriliş kök salıyor âleme.
Bugün insanlık dışı muameleyle izzeti, onuru ve bedeni çiğnen alnı ak, kalbi pak Filistinli kardeşlerimin duruşu tüm dünyaya sayfalarca ders oldu. Cilt cilt kitaplara sığmayacak iman dolu bu duruşun öyküsünü tarih bir kenara kanla kazıyor. Fakat tarih bizi nasıl yazacak, bizler bu yazının hangi kısmında kalacağayız… Ömrünü bu soruların cevabını bulmaya adayanlardan olmak duasıyla Rabbime emanet olunuz. Safı insanlıktan ve mazlumdan olanlara selam olsun.