Nesibe Aldemir

6 Şubat'ı Okumak

Nesibe Aldemir

Asrın felaketi diye isimlendirdiğimiz 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti. Malatya’mızın da içinde yer aldığı on bir şehrimiz depremden etkilendi. Kimisi canını, kimisi canından olan canını kimisi de malını kaybetti. Kimisi bazı uzuvlarından oldu. Şehirler tanınmaz hale geldi.

Canımız yandı, büyük bir imtihan yaşadık. Yaşadıklarımızı okuyup anlayanlardan olmaktır duamız. Maddeyle olan bağımızı uzun uzun sorgulayıp tefekkür ettiğimiz deprem sonrası dönemde hayatımızı avcumuzun içine alıp bol bol seyreyledik. Ne malın ne de mülkün fayda sağlamadığı o dehşet verici dakikalar bize ne kadar da aciz olduğumuzu hatırlattı.

Hırslarımız, ihtiraslarımız, kibrimiz, sonu gelmeyen arzularımız… Hepsinin bizi ne kadar kör eylediğini ayan beyan gördük. Bir yudum temiz suyun kıymetini, bir torba odunun ateşinde ısınmanın sıcaklığını, bir parça ekmeğin kokusunu belki de bu süreçten daha iyi anlatan zaman diliminden geçmedik.

Acının koyu renginde, gönlümüzü saran zifiri karanlığın ortasında çaresizce beklerken bize uzanan ellerin vefasını unutmayacağız. O eller ki kâh bir enkazın içine uzanıp bir canın feryadına yetişti kâh tırları hazırlayıp deprem bölgelerine ulaştırdı. 

Gönderdiğiniz battaniyeler sadece bedenimizi değil yüreğimiz de ısıttı değerli canlar. Acımızı paylaşan asil ve aziz milletimiz bize yalnızca evlerini değil gönüllerini de açtılar. Yurdumun dört biryanında her bir karış toprağında öyle güzel ağırlandık ki yalnız olmadığımızı iliklerimize kadar hissettik. Yine bu süreçte yurtların, otellerin, misafirhanelerin kapısını ardına kadar bizlere açarak tüm imkânlarını bizler için seferber eyleyen devletimize sonsuz teşekkürler. Allah devletimize zeval vermesin.

Tanımadığımız insanlardan, bilmediğimiz yerlerden elimize ulaşan sular, yiyecekler, giyecekler nasibimiz oldu. Rabbim yardımını öyle güzel insanlar vasıtasıyla elimize ulaştırdı ki bu topraklarda yaşamanın kıymetini bir kez anladık. Bu anlayıştan yola çıkaracak kalan ömrümüzde daha çok nasıl insan olabilirim veya daha çok nasıl insan kalabilirim sorularını kendimize sıkça sormakta fayda var. 

Dakikalar içinde altüst olabilecek hayatlarımızda yaşarken bugünümüzün, anımızın değerini bilelim. Ve soralım kendimize bir gün her şeyimizi yitirdiğimizde bizi ayakta tutacak olan şey nedir diye? Maddeyi hayatımızın gayesinden ziyade hayatın idamesi için bir araç olarak görebiliyor muyuz? 

Kavi olarak bağlandığımız duygular nelerdir? Nisyan kelimesinden türeyip gelen insan kelimesini isimden öteye geçirip sıfata dönüştürebiliyor muyuz? Yoksa halen cahilliğimizde diretip etrafımızdaki bahçeleri tarumar mı ediyoruz? Birbirimizi anlamamak konusunda ayak mı diriyoruz? Soruyor muyuz kendimize bir gün göçüp gittiğimizde hangi özelliğimizle anılacağız? 

Rabbim, hayatımızı güzelleştiren sevgi çiçeklerinin tohumlarını kalbimize ekmeyi bu satırlarda dolaşan gözler başta olmak üzere hepimize nasip eylesin. Gayemiz fani dünyanın içinde azalan günlerimizi yaşarken her koşulda iyilik yapanlardan olmaktır. Biz insanız unutur ve yanılırız Rabbim. Sen bizleri unutma.

Yürekleri dağlayan, acının en koyu rengiyle bizi karanlığa sürükleyen, ömrümüzün en soğuk şubatı olan 6 Şubatı iyi okuyabilenlerden olalım. Hepimizin kendi adına çıkarımları olacaktır. Bu inanç ve bilinçle yaşayıp hayatına değer katanlardan olmak duasıyla Allah’a emanet olunuz. Vesselam.

Yorumlar 1
Yâr 08 Şubat 2024 04:04

Çok güzel ifade etmişsiniz ağzınıza sağlık.

Yazarın Diğer Yazıları