Mehmet Zeki Dinçarslan

15 Ay Süren Mağduriyet

Mehmet Zeki Dinçarslan

Belediye başkanları, milletvekilleri, bürokratlar, ilgililer, yetkililer... Hepsinin deprem sonrasında -ecek'li -acak'lı binlerce söylemini okuduk gazetelerde. Mağduriyetler giderilecek, sorunlar çözülecek, binalar yapılacak, hayat bayram olacak... 15 ay boyunca dinlemiş olduğumuz bu vaat dolu konuşmaların hâlâ devam ediyor olması gelecekte de bol bol vaat dinleyeceğimiz ve fakat sorunlarımızın çözümü konusunda bir arpa boyu dahi yol gidemeyeceğimizin ispatı gibi. Biz artık yapılacak, edileceklerden ziyade yapıldılar, oldular duymak istiyoruz. 

Rezerv alan konusunda hem her şey çok karışık ve muğlak hem de olası mağduriyetler yüzünden insanların sinirleri bozuk. Hasarsız ya da az hasarlı binalar yıkımla karşı karşıya, ne olacağı belli değil, hakların ne kadar korunacağı bilmecesi de ayrı bir tedirginlik sebebi. 

Çarşıdan sonra en çok konuşulan bölgelerden birisi de Bostanbaşı bölgesiydi. Burası yeni yapıların olduğu bir bölge olduğu için yaşanan yıkımlar ve binaların aldığı hasarlar tartışma konusu oldu. Ben de bu köşeden, gerçek suçluların bu bölgeyi imara açıp çok kata müsaade edenler ve imalatları kontrol etmeyenler olduğunu yazmıştım. Tabi ki yıkımların bedelini suçlular ödemedi, imarı veren belediyeye güvenerek buradan ev alanlar ödedi yıkımın bedelini ve ödemeye devam ediyorlar. 

Bostanbaşı'ndan bahsetmemin nedeni buradaki yapıların yeni olması. Sadece bu bölge özelinde değil, şehrin hemen her yerinde evleri yıkılan insanlar bir bilinmezliğe mahkûm edilmiş durumdalar. Emlak Konut'un rezerv alanlarda yıkılan evlerin yerine daha küçük evler yaparak artan alanları başkalarına satacağı konuşuluyor. Bazı yerlerde bina sahiplerinin müteahhitlerle anlaşma ihtimali var fakat belediyeler ruhsatları onaylamıyor. Her geçen gün inşaat maliyetlerinin artması da ayrı bir mağduriyet sebebi. Beklemenin kimseye faydası yok gibi görünüyor fakat depremzedeler sürekli bekliyor ve vaat dinliyorlar. Ortada dolaşan asparagas haberler de işin başka bir yönü. Geçen yazımda da söylediğim gibi, kimse bir şey bilmiyor. 

Projeler belirlenmiş değil. Teknik ayrıntılar netlik kazanmadı. Evlerin enkazları bile çoğu yerde kaldırılmamış, öylece bekliyor. Emlak Konut'un çok iyi evler yapacağı konuşuluyor fakat insanların önüne konulmuş bir takvim yok. İnşaatlar ne zaman başlayacak ne zaman bitecek bilinmiyor fakat yapılacak evler için peşinatlar isteniyor. Yıkılmadan önce gayet büyük olan evlerin yerine 90 m2'lik küçük evlerin yapılacak olması evlerin değerini fazladan düşürecek, bunun hesabını yapan yok. Beklemenin maliyeti, küçülmenin maliyeti, alternatiflerin arasında seçim yapamamanın maliyeti rezerv alanlarda olanların yok sayılan haklarından. 

"Hakların temeline sanki bir volkan düştü" diyor şair. Deprem doğal bir afet fakat adaletsizlik kadar büyük bir afet değil. Deprem bir kereliğine gelip vurdu gitti fakat adaletsizlik her gün deprem yaşamak kadar yıkıcı bir afet. İnsanların 15 aydır sadece vaat dinlemeleri, yaşanan yıkımın bedelinin suçluymuşçasına mağdurlara ödetilmesi, buna rağmen doğru düzgün adımların atılmaması da büyük bir adaletsizlik.

Yorumlar 3
Hakim 09 Mayıs 2024 08:40

Yüce Allah hiç akletmez misiniz derken,aklın ne büyük bir nimet olduğunu onlarca kez rehber kitabımız vurgulamıştır.kendi hakkını savunacak ve hak arayacak kadar akletmeyi kendine çok görmesi ve ülkede ne denli ahlaksız işlerin döndüğünü kendince haklı taleplerine karşı zalimce karşı çıkıldığı,ne denli sömürülmeye ve hakkı gasp edilmeye daima mahkum bir akla sahip olduğumuzu bu topraklarda daima yaşadık.saltanat sürenlerin ülke ekonomisini yerle yeksan ederek toplumun bir ev dahi yapma imkanını gasp edenlere cehennem ateşini hatırlatmakta bir şeydir.adalet müessesi varlık yokluk mücadelesi vermekte.bizleri konteyner düzmecesine milleti mecbur edenlerin sebep olduğu ekonomik yıkımın yanında talan edilen ülke imkanları için hırsızlıklar ve yolsuzluklar olmasa devlet imkanlarının herkese oldukça iyi müstakil evler yapabileceğini inkar mı edelim.madem amaç sağlam ve yaşam kalitesi yüksek ev yapmak ise gelin rezerv alanlara 300m2 arsalı müstakil yaşam alanları yapın ki samimiyetiniz çöp olmasın.rezerv alanla aslında sözde çok iyi yaşam kalitesi yüksek,değeri çok fazla olacak kaliteli evler izah edenlere inanacak kadar aklını kiraya vermek kuru odun misali gibi bir hale düşmektir.kusura bakmayın ama kurunun yanında yanan yaşa Yüce Allah merhamet etsin.malikanelerde yaşayanların sebep olduğu konteyner kent durumunu idrak edemeyecek birinin yanmaya ihtiyacı da yok.zaten kurumuş odun hali misali.oldukça vasat kusurlarla dolu rezerv alan projesinin sonu ve sonrası hiç iyi olmayacak.yine veciz olan bir atasözüm var , Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur diye.hadi müstakil evler yapacak kadar insaflı ve ileri görüşlü değilsiniz.gerçekleri saklamak ve yalan söylemek niye.dairelerin yaşam kalitesi oldukça vasat.alt yapı sorunu olmayan bölgelere, mevzuat gov tr den bakabilirsiniz, bölge insanına ve iklimine uyumlu.kim diyebilir bölge insanına göre ideal 130-140 m2 büyüklüğünde evler balkonları yazları sıcak geçen bölgeye göre ideal ölçüde yapılıyor.hemen diyecekler konteyner kentten iyidir yok şu dur yok budur.bu daireler bir kere yapılıyor.yolsuzluk ve israf olmasın bakın nasıl yapılıyor.işte basiretsizlerin yönetimde bizim gibi millet olamamış toplumlarda daima ölümü gösterip sıtmaya razı ederler modeli dur durak bilmeden uygulanmaya devam etmektedir.bekara boşamak kolay diye.yeri zayi olmayanlar çıkmış yıkın genişletin asın kesin anlayışına sahip kişiler.tabi işin ucu kendine dayan mıyor.sağlıcakla.unutmayın türk milleti şöyle türk milleti asildir, türk milleti zekidir diyenler ve bu politikayı devam ettirenler...vasat daireler vasat yaşam vasat şehirler vasat toplumlara reva görülen vasat anlayışın ürünü ayarında bütün sosyal çalışmalar bir aldatmacadır.ben dedim oldu anlayışıyla ülke ekonomisinin içine ...... şimdi de babasının vakfiyesinden bağışlıyor edasıyla sosyal projeler yaptıklarını iddia ediyorlar.ama kendilerinin yaşama standartları hayal edecek bir durumumuz dahi yoktur.isteyen uyumaya sıtmaya razı olsun.ama bilinmeli ki haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.işte devlet, millete yüceltile yüceltile, söz sahibi beyzadeler de dünyayı nahak bir şekilde kendilerine cennet kıldılar.tabi daima bize şu sözleri fısıldayarak yaşasın Türk milleti.vatan millet sakarya....

Murat 09 Mayıs 2024 08:37

Zeki bey, deprem sonrası yaşanan sorunları cesurca dile getiriyor ve vaatlerin ötesinde somut adımların atılmasını talep ediyor.eleştirel yaklaşımı ve derinlemesine analizi övgüye değer. Sorunları sadece dile getirmekle kalmayıp çözüm önerileri de sunması dikkate değer bir yaklaşım.Zeki Bey ağzına sağlık

Asım 09 Mayıs 2024 01:17

Zeki Bey'in depremle sarsılmış ve kaos içerisinde perişan olan bir şehir toplumuna yapılmak istenen zorbalıkların ve yalanlarla dolu rezil işlerin bu denli sade ve öz bir şekilde anlattığı ve depremin yıkımını dahi unutturacak kadar barbarca adaletsizliklerin yapıldığı insanları düşünürek yapılacak haksızlıklara karşı çok manidar bir sada ile sesimiz olduğu için hayırlı ömürler dilerim.çok teşekkür ederim.ilave olarak da naçizane bir kaç hakikati de farklı cümlelerle ben dile getirmek isterim.Bir taşla vurulacak ilk kuş,zorla barbarca arsaya, depremlerle yerinde yeller esen,olmayan riskli yapıları bahane ederek deprem sonrası bakir hale gelen arsaların bikrini izale edecekler.ikinci kuş sözde rezerv uygulamasıyla yerinde evinizi yapıyoruz yalanıyla,halbuki yalanın en büyüğü rezerv alanla hayatımızın ırzına geçerek uygulama da yeri olan insanları kuraya sokarak değer biçtiği yerleri şimdi de yokmuş gibi hesaba katarak sağa sola savurarak alçakça işlere imza atacaklar.üçüncü kuş deprem öncesi rezerv alanda olanların yerlerinin gerçek kıymet değerini hesap edeceğiz yalanı.böylece rezerv alana razı olmayan karşı çıkanın malına da sözde değerini gerçekte üç kuruşa istimlak edecekler.dördüncü kuş sözde herkes yerinde dönüşümle evini istiyor yalanıyla sorunları çözeceğiz diyorlar.iyi de rezerv alan dayatmasını kaldırın ki bilelim,isteyene saygı duyduğumuz gibi istemeyenin de hakkına saygı duyalım.beşinci kuş,gasp ettikleri yerlere rezerv alanda yeri olanın örneğin,100 veya 200 taşınmazın olduğu rezerv alan ilan edilen yere,bakir olan arsanın bikrini hallederek 90-100 m2 büyüklüğünde 500-600 daire yaparak insanların özelinin anıların olduğu yerler üzerinde sözde çok kaliteli çok değerli evler yalanıyla ne haksızlıklar yapıldığına karşı gelmemek onursuz insanın işi olabilir.şimdi 1 yıl boyunca utanmadan arlanmadan yerinde dönüşümle gelin evinizi yapın güçlendirmeyin diyenler,şimdide yerinde dönüşümle evini yapmak için 4 ayı aşan bir zaman evresinde e devletten çevre şehircilik bakanlığına başvuru yaparak ruhsat için beklerken ceberrutluk yaparak konut rezerv alana dahil olan yerlere yerinde dönüşümü kendi yapmak isteyenlere izin vermiyoruz diyor.be zalimler siz kimsiniz ki bir insanın mülkünde zorbalıkla tasarruf hakkında bulunuyorsunuz.Müslümanın malını canı kanı haram diyen Müslüman a haramdır diyen dinimiz aksini yapanların ne denli zalimlik yaptığını haykırıyor.şimdi sizler bu zalimliği yaparak zorlayarak istemeyenlere hizmet ettiğiniz yalanlarınızla insanlara azap oluyorsunuz ya, depremin dahi acısını unutturacak zalimlerinizin ve hepimiz de hesabının görüleceği güne selam olsun.sizin yapmak istediğiniz şeyin en temel unsuru ölüdür.depremle yok olan riskli yapıları bahane ederek ve şirin yalanlar söyleyerek bakir arsaların ırzına musallat olmak sosyal devlet işi değil zorba devlet işidir.

Yazarın Diğer Yazıları