Mansur Baltacı

ZULME RIZA GÖSTERİLEMEZ

Mansur Baltacı

      Zulüm : Dinî anlamdaki manası, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak, söz ve fiilde aşın gitmek, azab ve ezâ ile eş anlamlıdır.   Bilindiği gibi “Zulüm” kavramı, Kur'ân'da çok geniş bir kullanım alanına sahiptir.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim yukarıda gösterilen fiilleri “Zulüm” ve o fiili işleyenleri de “Zalim” olarak vasıflandırmaktadır.

      Alimler zulmü üç kısım halinde incelemişlerdir:

      1-İnsanın Allah'a karşı işlediği Zulüm, ki bu Kur’an ın ifadesi ile Şirk ve küfürdür.

      2- İnsanlar arasındaki zulüm. Bu da, insanların Peygamberlere ve kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır

      3- Zulmün bir çeşidi de, insanın kendi kendine zulmetmesidir.

 Kur’anda buyrulduğu veçhile Allah’a karşı işlenen şirk için: "Şüphesiz ki, şirk büyük bir zulümdür" (Lokman, 31/13).hükmünü beyan buyurmuştur.   Âyetteki "Şirk büyük bir zulümdür" ifadesi ile de, şirk'e düşen insanların hikmet ve akıl yönünden ne kadar zavallı olduklarına ve ahmaklık içinde bulunduklarına işaret edilmiştir.

     Yüce Allah'ın varlığını, birliğini inkâr etmek zulüm olduğu gibi, imân esaslarından herhangi birini inkar etmek de zulüm ve küfürdür.Şöyle ki:  "içlerinden her kim: "Ben, O'ndan başka bir ilâhım" derse, biz ona cehennemi  ceza olarak veririz. Zalimleri biz böyle cezalandırırız. (Enbiya:21/29), Fravun’un küfrü için bakınız: (Kasas:28/38), (Naziat:79/23-24)

     Yüce Allah'ın ilâhlığını inkâr ederek, ilâhlık iddiasında bulunanların durumu: Nemrûd'un (haşa) Allah'ın varlığını inkâr ederek, ilahlık iddiası neticesinde, düştüğü küfür ve zulmü buna bir misaldir. (bakınız: Bakara:2/258) Ve yine:   Isrâiloğullarının, Musa (a.s)'ın sözünü dinlemeyerek buzağıya tapmalarının zulüm olduğu hususu yine benzeri bir misaldir: (Bakara:2/ 51, 92)

     Kur'ân'da, Allah'ın âyetlerini inkâr etmek ve Allah'ın daha önce indirdiği vahiyleri değiştirmek ve yalanlamak da zulüm olarak haber verilmiştir: (Araf:7/ 77, 162)

     Kur’an Ayetlerini münasebetsizce  Alaya ve eğlenceye alan zalimlerle birlikte bulunanlar da Kur’an-ı Kerim de ikaz edilmişlerdir. (En’am:6/68)

Peygamberliğe ve peygamberlere inanma’mak da zulümdür: "Şüphesiz ki, onlara kendilerinden bir elçi geldi. Onu yalanladılar. Bunun üzerine onlar zulümlerine devam ederken, azab onları yakalayıverdi" (en-Nahl, 16/113).     Hz.Peygamberimiz (s.a.v)’i, Hz. Nuh (a.s)’ı ve diğer Peygamberleri yalanlamak da yine cezasız kalmayan Zulümlerden dir.

     Allah'ın varlığına, birliğine, gerektiği gibi sıfatlarına ve diğer imân esaslarına inanma hususunda, Allah'ın emirlerine ters hareket eden insanların, zulüm içinde bulundukları sebebiyle küfre girdikleri hususu, Kur'ân'da çok geniş bir kullanım alanına sahiptir.

      İnsanlar arasındaki zulüm. Bu da, insanların kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır. İnsanlar insan arasındaki zulüm de, bu geniş alanda büyük bir yere sahip bulunmaktadır. Zaten zulüm denince ilk olarak akla insanların birbirlerine karşı olan hareketlerindeki yanlış, kötü ve zararlı davranışları zulüm olarak tanıtılmış, bunların işlenmemesi gerektiğinin önemi belirtilmiş ve işleyenlerin durumu dini kurallarımızca asla hoş görülmemiştir.

      Bu çirkin hareketlerden bazılarını ve onların olumsuzluğunu bildiren âyet’lerden bir kısmı şöyledir: 

Haksız yere Adam öldürmek: (Nisa:4 / 93),  (Enam:6/151), ve "Hz.Adem (a.s) iki oğlu” misali: (Mâide : 5/27,28,29). Hırsızlılık yapmak: (Yûsuf: 12/75), Ölçü ve Tartıya hile karıştırıp, haksız kazanç sağlamak:   ( Hud:: 11/ 85, 86), Zulmü aşikâr olan kişilere meyletmek, desteklemek: ( Hud:11/113), Mü’minleri bırakıp, müşrik ve kâfirleri dost edinmek : (A’li imran:3/28), Lut (a.s) kavminin sapkın fiilini savunmak, işlemek: (Ankebut: 29/ 28, 29),  Zina yapmak: (Yusuf: 12/23), Suçlu insanları bırakıp suçsuzları cezalandırmak: (Yûsuf, 12/78, 79), Allah'ın indirdiği ahkâm ile hükmetme’mek: (Mâide: 5/ 45).

      Hz. Muhammed (s.a.v) de, insanın insana zulmetmesini yasaklamış ve Islâm dininde zulmün yerinin olmadığım belirtmiştir.” Mazlumun duasından sakınınız. Çünkü onunla Allah arasında perde yoktur" (Buharî, Cihâd, 180) diyerek, zulmün ne kadar kötü ve zararlı bir şey olduğuna işaret etmiştir.

      Rasûlüllah (s.a.s) veda hutbesinde sık sık zulümden sakınmayı emretmiştir, “Ey insanlar ne zulm’ediniz ve ne de zulme uğrayınız” (Ahmed Zeki Safve, Cemheretu Hutebi'l-Arab, Mısır 1962, I, 155 vd).

      Diğer bir hadiste de;”Müslüman, diğer müslümanların onun elinden ve dilinden emin oldukları kimsedir" (Buharî, Imân, 4, 5; Rikâk, 26; Müslim, Imân,) diyerek zulmün nasıl bir afet olduğunu ifade etmiştir.

      Zulmün diğer bir çeşidi de kişinin kendi nefsine zulm’etmesidir. Bu hususta da çeşitli âyetler vardır. Bu âyetlerden biri de şöyledir: ”Allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı" (Nahl:16/ 33), (Yunus:10/44)       

      Kur'ân'da, peygamberlerin emrini dinlemeyen nice toplulukların başına gelen felâket ve musibetler haber vermiştir ki, zulüm işleyen zalimlerin sonu, Allahj’ın (c.c) va’ad buyurduğu gibi olmuştur. 

      Selam ve Dua ile

Yazarın Diğer Yazıları