Mansur Baltacı

Regaib Gecesi, Rabbimizin Rağbetine Mazhar Olmaktır

Mansur Baltacı

Mübarek Üç ayların birincisi olan Receb. Allah’u Tealâ’nın ay’ıdır. Hz Peygamberimiz (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde Receb ayının ne derece muhterem ve hürmete lâyık olduğunu şöyle ifade buyurmaktadır:  

Receb, Allah’ü Tealâ’nın ayıdır.Receb ayına ikram edene, saygı gösterene Allah’ü Tealâ dünyada ve ahrette ikram eder. (Gunyet’üt Talibün) 

Kamerî aylar arasında fazilet ve değer bakımından üstün bir yeri olan ve "üç aylar" diye adlandırılan Receb, Şaban ve Ramazan ayları Müslümanlar tarafından mübarek aylar olarak kabul edilirler. Bu ayların Müslümanlarca önemli ölçüde değer kazanmasına Hz. Peygamber (sav)'in bu aylar hakkında verdiği müjdeli haberler sebepler arasında gösterilebilir. 

Rasulüllah (sav) bir hadis-i şerifinde: "Recep Allah'ın ay’ı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır" buyurmuştur. Ve Peygamber Efendimiz, (s.a.v) Receb ayı girince, "Âllahım, Receb ve Şabanı bize mübarek kı!,bizi Ramazana ulaştır" diye dua ederdi.  

İslam Aleminde Rahmeti ve Bereketi bol üç ayların habercisi kabul edilen Receb ayının ilk Perşembe gününü Cumaya bağlayan gece Regaip Kandili’dir. Müslümanlar tarafından büyük ilgi ve özlemle beklenen Üç aylar ve Onun ilk Kandil gecesi olan Regaib Gecesi, kelime manası itibariyle: kendisine Rağbet edilen, arzulanan, talep edilen şey demektir. Regaip gecesi denilince; “Çok lütuf ve ihsanla dolu, kıymetli ve değeri büyük, çok iyi değerlendirilmesi gereken gece” anlamını taşır. Diğer bir ifade ile, Regaib: bu geceye Rağbet gösterip İhya edenlere,  Allah’ın (c.c) da kullarına Rağbet etmesi, Hikmetlerine de yer verilir (Allah’u Alem)

Yüce Rabbimizin (c.c) lütuflarını sağanak sağanak yağdırdığı Recep ayının bu ilk Mübarek Kandil Gececinin İsminin ihtiva ettiği manaya, yani, Rağbet edilen, Arzulanan, Talep edilen Bu geceye “Regaip Gecesi” ismini Rivayette, Melekler vermişlerdir.

Bu gece aynı zamanda bir dua gecesidir. Bu gece Rabbine el açan, tevbe eden, bağışlanmayı dileyen biz kullarına, Rabbimiz rahmetiyle, af ve bağışı ile, inşallah Rağbet eder.

Allah’u Teala, bu yalvarış ve yakarışların boşa gitmeyeceğini, Zatının yüce katında muhakkak değerlendirileceğini bizlere şu ayet-i kerime ile müjdelemektedir:

“Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, dua edenin duasına karşılık veririm. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler." (Bakara: 2/186) 

Enes (r.a) den rivayet edildiğine göre: Nebî (sav) in Rabbinden rivâyet ettiği bir hadîs-i kudsîde Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Kul (um) bana bir karış yaklaştığı zaman, ben ona bir arşın yaklaşırım; o bana bir arşın yaklaşınca ben ona bir kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek geldiği zaman, ben ona koşarak varırım.” (Buhari,Tevhid 16, 35 Müslim: Zikr 2) 

Dua’da talep edilen, ilâhî Rahmet ve Merhamettir. Bu itibarla Dua’da yüreklerden ilâhî dergâha yükselecek ilk ifâde; asilik, günahkârlık, zayıflık ve acziyetin itirafı olmalıdır. Dua, sonsuz kudret sahibi Cenab-ı Hakk'a, acziyetimizi müdrik bir şekilde yönelerek, O'nun huzurunda teslimiyet ve sükûnetle boyun eğmektir. Dua, ibadettir. İbadetin iliği ve özüdür. Bir kul’unun acziyetini idrak ederek dua ile Allah’a yönelmesi O’nun sonsuz memnuniyetine, Af ve mağfiretine vesiledir. 

Rabbimizin (c.c) aslında, böyle faziletli, Nurlu gün ve geceleri biz kullarına bahşetmesi, kullarına olan Merhametinden dolayıdır. Kullarının hata, kusur ve günahlarını tövbe etmeleri karşılığında bağışlamayı, aff’etmeyi murad edişidir. Zira Rabbimizin Merhameti, bir annenin yavrusuna olan merhametinden daha fazladır. Allah (c.c), kendisinden bir şey istemek lüzumunu hissetmeyeni (yani,dua etmeyi kendisine yediremeyen kibirli kimseyi) asla sevmez”

Halbuki Rabbimiz: "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir." (Mü’min 40/ 60)  buyurmaktadır.

Allah’ü Tealanın adet-i ilahiyesine uymadan, sebeplere yapışmadan ve çalışmadan dua etmek Allah’u Tealadan mucize istemek demektir. Müslümanlıkta hem çalışılır hem de dua edilir. Önce sebebe yapışmak, sonra dua etmek lazımdır Yüce Kitabımızda, Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:  

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zâriyat:51/56 

O halde, yaratılışın hikmeti, ibadet ve kulluktur. Zira Rabbimiz yine buyuruyor: "(Resulüm!) De ki: Duanız ve İbadetiniz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin” (Furkan 25:/ 77)  

Öyle ise, Rabbimizin Bahş’ettiği böyle Faziletli ve Nurlu, gün ve geceleri fırsat bilerek, Allah için Tesbihat ve Dualarla, güzel amellerle kendimizi techiz edelim. inşaallah.

Regaib Kandiliniz Mübarek olsun.

Selam ve Dualarımla

Yazarın Diğer Yazıları