Receb, Kamerî ayların Muharrem ile başlayan ve Zilhicce ile sona eren Kamerî takvim aylarının yedincisi olan Receb, aynı zamanda "üç aylar"ın ilkidir.
Cahiliye devrinde Araplar, putları için bu ayda kurban keserlerdi. Araplar arasında mukaddes bilinen Receb ayı, haram aylardan biridir. Diğer üç haram ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem idi. Receb ayı, birbirini takip eden aylardan hemen sonra gelmediği ve yedinci sırada olduğu için "Recebül-ferd" adı da verilmiştir.
Receb ay'ı, içinde iki kandil gecesi bulunması açısından da faziletli bir aydır. Receb ayının ilk cuma gecesi Regaib kandilidir. İslâm âlimleri, Hz. Peygamber (s.a.s)'in bu gecede Yüce Allah'ın manevi ikramlarına eriştiğini, bu sebeple şükür ve haced için namaz kıldığını bildirmektedirler.
Yine Receb ayının yirmi yedinci gecesi İslâm dünyasında Mirâc gecesi olarak kutlanır. Olay hakkında Kur'an-ı Kerim'de başlı başına "İsrâ" suresi indirilmiştir. Beş vakit namaz bu gecede farz kılınmış, bu gece nâzil olan Bakara suresinin son (2:/ 285-286.)ayetleri ile müslümanların sıkıntılarının sona ereceği ve Muhammed ümmetine Allah'a ortak koşmadıkları, tevhidden ayrılmadıkları takdirde Cennete girecekleri müjdelenmiştir.
Ayrıca İsrâ suresinin bir bölümü de İslâm'ın bir özeti, on iki esas halinde bu gecede bildirilmiştir: (el-İsra: 17/23-39). Bu ayet ve mesajların indiği Mirac gecesi, Receb ayının yirmialtıncı gecesi olduğundan, Receb ayının önemli bir kudsiyeti vardır.
Mübarek Üç ayların birincisi olan Receb. Allah’u Tealâ’nın ayıdır. Hz Peygamberimiz (s.a.v) bir Hadis-i Şeriflerinde Receb ayının ne derece muhterem ve hürmete lâyık olduğunu şöyle ifade buyurmaktadır: Receb, Allah’ü Tealâ’nın ayıdır.Receb ayına ikram edene, saygı gösterene Allah’ü Tealâ dünyada ve ahrette ikram eder. (Gunyet’üt Talibün)
Kamerî aylar arasında fazilet ve değer bakımından üstün bir yeri olan ve "üç aylar" diye adlandırılan Receb, Şaban ve Ramazan ayları Müslümanlar tarafından mübarek aylar olarak kabul edilirler. Bu ayların Müslümanlarca önemli ölçüde değer kazanmasına Hz.Peygamber (s.a.v)'in bu aylar hakkında verdiği müjdeli haberler sebepler arasında gösterilebilir.
Rasulüllah (s.a.v) bir hadis-i şerifinde: "Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır" buyurmuştur. Ve Peygamber Efendimiz, (s.a.v) Receb ayı girince, "Âllahım, Receb ve Şabanı bize mübarek kı!,bizi Ramazana ulaştır" diye dua ederdi.
Hz.Peygamber (s.a.v) in Şaban ayında daha çok oruç tuttuğunu hz Aişe (r.anhe) validemiz şöyle anlatır: "Şaban ayındaki kadar çok oruçlu olduğu bir ay görmedim" (Tecrid-i Sarih,).
Bir Hadis-i Şeriflerinde Efendimiz Receb’in ilk Cuma gecesini ihya edene (saygı gösterene) Allah’ü Tealâ kabir azabı yapmaz. Dualarını kabul buyurur. Yalnız Yedi kimseyi aff’etmez. Ve dualarını kabul etmez. Allah’u Teala’nın Rahmetinden mahrum kalacağı bildirilen bu Yedi Zümre şunlardır:
1-Faiz alan veya veren. 2- Müslümanları (haşa) aşağı gören, 3- Anasına- babasına eziyet eden, karşı gelen evlâd 4- Müslüman olan ve İslam dinine uyan kocasını dinlemeyen kadın, 5- Şarkı ve çalgıcılığı san’at edinenler, 6- Cinsel sapıklık ve Zina fiilinde bulunanlar, 7- Beş vakit Namazı kılmayanlar (Hadis: Gunyet’üt Talibün)
Receb-i şerifin Orucunu bir gün, evelinden, bir gün, ortasından ve bir gün de, sonundan tutana, Receb-i Şerifin hepsini tutmuş gibi Hak Teala Hazretleri lütuf ve ihsanda bulunur. (Hadis :Mftah’ül Cenne)
Kısaca. bu ay Şehrullah. yani Allah’u Tealâ’nın ayı olması sebebiyle bol bol nafile Zikir, ıbadet ve Kıraat’lerle tazimde bulunarak Allah’ın rızasını kazanmaya özen gösterilmelidir.
Allahü Teala kullarına merhametinden dolayı, onları kendisine daha içten ve ihlasla ibadete teşvik etmek ve bu sebeple de (Allahü a’lem) onların günahlarını affetmek muradı ile olsa gerek, bazı gün, gece ve aylara kıymet vermiş, bu mübarek gün, gece ve aylarda yapılan Dua, Zikir, Tövbe, kılınan Namaz ve tutulan Oruç gibi ibadetleri kabul edeceğini bildirerek, daha faziletli ve sevap’ca da derecelerle artırılmış olması Yüce Allah’ın (c.c) kullarına acıması, merhamet etmesi sebebiyle bir ihsanıdır. Rabbimizin bu hususiyetini şu Hadis-i Şerif ne kadar güzel ifade ediyor:
Ebu Hureyre'nin (r.a) rivayet ettği bir hadis-i şerifte Hz.Peygamberimiz,(s.a.v) şöyle buyurmuştur "Hiç şüphesiz Allah Teâlâ'nın yüz rahmeti vardır. Bunlardan sadece bir rahmeti cinler, insanlar, hayvanlar ve zehirli hayvanlar arasına (yeryüzüne) indirmiştir. İşte bütün mahlukat bu bir rahmet vesilesiyle birbirlerine şefkat gösterirler. Bu rahmet vesilesiyle birbirlerine merhamet ederler. Bu rahmet vesilesiyle yabanî hayvanlar yavrularına şefkat gösterirler. Allah Teâlâ, doksan dokuz rahmeti‘ni ise, onunla mü'min kullarına merhamet etmek için kıyamet gününe saklamıştır." (Müslim, hadis no:6908)
Kıyamet gününde mü’imin kulları bile cennete sokan, amellerinin çokluğu, amellerinin güzelliği değil, ancak Allah Teâlâ'nın Rahmetidir, zira Hz. Peygamberimiz (s.a.v) bu hususta şöyle buyuruyor: "Hiç kimseyi (sâlih) ameli Cennete girdiremez!”
Bundan dolayı, Mü'min daima, Allah Teâlâ'nın rahmetini ümit etmek (Havf) ve yine O'nun azabından korkmak (Reca), arasında bir yaklaşım içinde bulunması gerekir. Bunların da üstünde Rabbimizin şu güzel müjdesinden hep birlikte ümitvar olmamız dileğimle.
“Kullarıma haber ver ki, gerçekten ben çok bağışlayıcı ve pek merhamet ediciyim” (Hicr:15/49)