Kerem Yıldırım

Yol uzun yük ağır

Kerem Yıldırım

Hepimiz uzun bir yolculuğa çıkmış yolcularız.  Bu yolun sonunda ya huzura erecek ya da hüsrana düçar olacağız. 

İnsanoğlunun hiç bitmez sandığı dünya yolculuğu, aynı zamanda her adımı hesap verecek şekilde yürünmesi gereken bir yolculuktur. 

Her şeyi yaratan yüce Rabbimiz biz insanoğullarını yoktan var ederken büyük bir sorumluluğunda sahibi olarak yaratmıştır. 

Yürüdüğümüz hayat yolu bazen çok engebeli, bazen virajlı, bazen de uçurumlara götürebilecek özelliklere sahip olabilir.

Bunların zıddına bazen çok düz ve rahat, keyif verici ve hedefe şuurlu bir şekilde gitmenin vermiş olduğu huzuru içinde barındırabilir.

Yolu kiminle, nasıl yürüdüğünüz çok önemlidir.

Yolun uzun olduğunu idrak etmek, lakin sınırsız olmadığını çok iyi düşünmek ve planlamak şarttır.

Aslında yolun uzunluğundan çok yükün ağırlığını düşünmek, ona göre emin adımlarla yol almak ve yolu çok iyi bilmek bizi hedefimize daha rahat bir şekilde ulaştıracaktır. 

Lakin çevremize şöyle bir baktığımızda ve kendimizi kontrol ettiğimizde; ne yazık ki hayatın büyük bir bölümünde gafletin sarmalında yolu şaşırdığımızı ya da yanlış yola saptığımızı görebiliriz.

Her yol gösterenin peşinden gitmemek gerektiğini unutmayalım.

Allah'ın peygamberleri nasıl birer hakikat yolunun rehberi ve yol göstericileri iseler, tam bunun karşıtı olarak şeytan ve avaneleri delaletin ve ihanetin hakim olduğu yollara davet etmektedirler. 

Ne yazık ki delalete ve  bâtıla götüren yollar ve o yolların elebaşları daha çok taraftar bulmaktalar.

Halbuki insanın nefsine hoş gelse bile yanlış bir yolda yürümek geçici haz vermekle birlikte neticede insanın helakine ve hüsranına sebep olacaktır.

Yüce Rabbimiz Fatiha Suresinde biz Müslümanlara şöyle dua etmemizi ve aynı zamanda da bu duanın gereğini hayatımıza uygulamamızı emrediyor:

"Rabbimiz bizi dosdoğru yola, kendilerine nimetlerini bahsettiğin kişilerin yoluna ilet. Azıp sapanların ve gazabına uğrayanların yoluna iletme." 

Ebedi aleme giden yolun zorluklarla ve imtihanlarla dolu olması aslında nimet ve ödüle ulaşmak için bedel ödemenin şart olduğunu da bize anlatıyor.

Tabii müslümanlar olarak yükümüzün ağır olduğunu, sorumluluğumuzun hayatın her alanında ve her anında farkında olmamız gerektiğini asla aklınızdan çıkarmamalıyız.

Kur'an-ı Kerim'de belirtilen Rabbimizin dosdoğru yolunda sadece kendimiz yürümekle sorumluluktan kurtulamayız. Aynı zamanda sorumlu olduğumuz kişileri de doğru yönlendirerek, doğru yolu göstererek birlikte yürümek'le mükelkefiz.  Hiçbir müslüman; ben sadece kendimden mes'ulüm, başkası beni ilgilendirmez bencilliği ile hayatını yaşayamaz. 

Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) efendimizin hayatını gözden geçirdiğimiz zaman şunu görürüz:

Doğru yolu çizmiş, doğru yolda yürümenin kurallarını ortaya koymuş, dosdoğru yolu herkese göstermiş ve yürürken de etrafında ne kadar insan varsa hepsini bu yolun müstakîm yolcuları haline getirmiştir.

Çoğu zaman müslümanlar olarak belki yolumuzun farkında oluyoruz ama yükümüzün ağırlığının idrakinde olamıyoruz.

Bu durumda bizim yol yürürken görevlerimizi layıkı ile yerine getirmemize mani oluyor.

Gafletin bizi kuşatmasına, dalaletin bize yaklaşmasına, hakikatin ise bizden uzaklaşmasına yol açıyor.

Sırat-ı müstakimin en doğru, şaşmaz tek yol olduğunun şuurunda olarak yaşamak temel vazifemizdir.

Yüce Allah'ın yolunun dışında başka yol tanıyanlar, Onun yolunun dışında yolun dışında bir yol arayanlar, batıl yollarla hakikate ulaşacağına inananlar için artık çıkış yolu kalmamıştır. 

Sonsuzluğa ulaşmanın kapısıdır sırat-ı müstakim de yürümek 
Yüce Mevlaya kavuşmanın tapusudur sırat-ı müstakim de yürümek
Sen yeter ki hakikat yolunun sahibi olan Rabbi Zülcelale inkıyad eyle 
Hem bu dünyada hem de ebedi alemde huzurun tapusudur sırat-ı müstakim de yürümek.

Farkındamısın, yükün ağır yolun uzun yanlış yollara sapmaktan imtina eyle 

Doğru seç rehberini, nefsine güvenme 
Haşr olacaksın yolda yürüdüklerinle

Yazarın Diğer Yazıları