Kerem Yıldırım

Nasıl bir eğitim?

Kerem Yıldırım

Yeni bir eğitim-öğretim yılına başladık.

Milyonlarca evladımız okulları şenlendirdi.

Yüzbinlerce muallim ordusu talebeleriyle buluştu. 

Yeni bir yıl yeni umutlar demektir.

Bilgi ve hikmet insanoğlunun sürekli peşinden koşması gereken iki önemli kavram.

Yüce Rabbimiz (cc) Kuranı Kerimde şöyle buyuruyor:

“…De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler” Zümer Suresi, 9. ayet

"Oku! Yaratan Rabb’inin adıyla oku. O, insanı alaktan yarattı. Oku, Rabb’in sonsuz kerem sahibidir. O, insana kalemle yazı yazmayı ve bilmediğini öğretendir." Alak suresi, 1–5. ayetler.

Eğitim toplumların geleceğini şekillendiren en önemli etkenlerin başında gelir. Eğitime önem veren milletler kalıcı ve etkili olurken, eğitime gerekli değeri vermeyen milletler ise önce yozlaşır bir süre sonra da yok olma tehlikesi yaşarlar. 

Eğer sağlam temellere dayanan bir eğitime sahipseniz yaşadığınız toplumun temeli de sağlam demektir. 

Yozlaşmış, geçmiş ile gelecek arasında köprü kurmaktan uzaklaşmış bir eğitim sistemiyle hiç bir kalıcı hedef yakalanamaz. 

Aidiyet değerini koruyan, kendi eksenini sağlam tutarken, fikren dünyayı dolaşan ve bünyesine uygun bilgileri eleyerek alan bir eğitim sistemi kalıcı olabilir. 

Geldiği yeri unutan, her şeyi yoktan var eden Allah’ı devre dışı bırakan bir eğitim sistemi ihya etmez, tam tersine imha eder.

Ülkemize baktığımız vakit Eğitim sistemimizin istikrarsız bir eksende yürümeye çalıştığını görüyoruz. Özellikle Osmanlı'nın son dönemlerinde başlayan eğitimde batılılaşma serüveni Cumhuriyet döneminde zirve yaparak Batının izdüşümüne evrilmiştir.  

20. Yüzyılın ilk çeyreğinde Ülkemizde yaşanan ahlaki savrulmayla birlikte eğitim köklerinden koparılmış, AHLAKLI EĞİTİM PARADİGMASI yıkılarak bunun yerine toplumun değerlerini yok sayan AHLAKÇI BİR EĞİTİM PARADİGMASI inşa edilmiştir. 

Bu savrulmayla birlikte insanlarımızın kafası karışmış, sağlıksız, gelecek tasavvurundan uzak ve gerçekleri ıskalayan bir bakış açısı meydana gelmiştir. 

Tabir caizse, hangi durakta hangi araca bineceğini bilemeyen, nerede ineceğine karar verememiş bir yolcu gibi rüzgara göre yön değiştiren bir insan tipi ortaya çıkmıştır.

Taklide dayanan bir eğitim sisteminin sahi üretmesi beklenemez.

Eğitim sisteminin gidişatı ve ruhu büyük oranda müfredatlarla ilgilidir.  

Müfredata hakim olan ruha bakmak lazım. Resmî ideolojinin (Kemalizmin) yüzyıldır eğitime sinmiş ruhu varlığını devam ettiriyor. 

İhya eden bir Eğitim sistemine kavuşmak istiyorsak müfredatları bu daraltıcı ve kadükleştiren yapıdan kurtarmak şart.   

Eğitim sisteminin ruhu toplumla ve toplumun değerleriyle ne kadar barışık olursa hem eğitim hem de öğretim alanında başarı o kadar yüksek olur. 

Adı Millî olmasına rağmen ülkemizde bir asırdır uygulanan eğitim sisteminin büyük oranda millileşemediği bir gerçek. 

Sistem normal imalattan daha çok imalat hatası ürün imal ediyorsa sistemde büyük sıkıntılar var demektir.

Neslimizi geleceğe taşımanın en temel aracı olan eğitim sistemimizi sil baştan tanzim etmek zorundayız. 

Aksi halde bir süre sonra eğittiğimizi sandığımız çocuklarımızın nasıl heba olduğunu acı içinde izlemekten başka bir elimizden şey gelmeyecek. 

Sistemde yapılmaya çalışılan kısmi düzenlemeler yetersiz kalmaktadır 

Unutmayalım ki; Neslini kaybeden toplumlar kendini de kaybeder, geleceğini de kaybeder.

Ahlakçı eğitimden Ahlaklı bir eğitime geçmezsek, değerleriyle birlikte eğiten bir yapı olmadığı müddetçe nesil öğütülerek heba olacaktır.

Neslimize değer yargılarını tanıtan, mazisini diri tutarak Ahlak ve maneviyatını yücelten bir eğitim sistemini inşa etmek mecburiyetineyiz. 

Hakkın izinde yürüyen, halkına kılavuzluk edecek derecede donanımlı bir nesil geleceğimizin de teminatı olacaktır. 

Unutmayalım ki; kendi değerlerinden uzaklaşan nesiller değersiz ve hedefsiz kalmaktan kurtulamazlar.

Her birimiz; mes'uliyetimizi bilmekle, neslimize iyi örnek olmakla mükellefiz.

Yazarın Diğer Yazıları