Kerem Yıldırım

Necip Dava'nın Fâzıl Neferi (1)

Kerem Yıldırım

Cumhuriyet döneminin zor şartlarında yetişmiş, hayatını hakikate adamış bir dava adamı Necip Fazıl Kısakürek.

25 Mayıs 1983 tarihinde ahirete irtihal etti.

Mekanı cennet olsun.

Şairler Sultanının bir sözü ile başlayalım yazımıza: 

"Müjdecim, Kurtarıcım, Efendim, Peygamberim Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim."

Necip Fazıl bu ölçü çerçevesinde yaşamış, mücadele ve mücahede etmiş bir Hak aşığıdır.

"İnsanı olgunlaştıran yaşı değil yaşadıklarıdır."  diyerek çile ile kemale yürümüş, kendisini başkaları için feda etme makamına ermiş bir gönül eridir.

'Akrebin kıskacında yoğrularak' ebedi olanın peşinden koşmuş, kendinden sonraki nesillere ideal bir rol model olmuştur.

O'nun hayat ekseni daima Hak üzerinde olmuştur.

"Ya Allah'a baş eğer hiç kimseye eğmezsin 

Ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin." diyerek hiçbir zaman Allah'tan başkalarına boyun eğmemiş, elif gibi dimdik durmasını bilmiştir. 

Asıl huzurun sadece ve sadece Allah'a kullukta olduğu gerçeğini her platformda haykırarak sessiz yığınların sesi olmuştur.

"Bir namazım, bir duam, birde eski seccadem Hepsi hepsi bu kadar İşte benim sermayem." samimiyetiyle gerçek varlığın hakka sarılmakla mümkün olacağının en güzel örneğini vermiştir.

O, en zor zamanlarda gençliğimize bir yol armağan eden Necip davanın Fazıl zaferidir. Büyük Doğu'nun mimarıdır.

Necip Fazıl'ın en önemli özelliklerinden bir tanesi de dava adamlığıdır.

Defalarca cezaevine girmesine, birçok baskıya ve çileye maruz kalmasına rağmen davasından asla taviz vermemiştir. 

Necip Fazıl bizim gençliğimizin en önemli numune-i imtisallerinden biri olmuştur.

Ağır bedeller ödeyerek bir utup yıldızı gibi Müslüman gençliğe yol göstermiştir.

Bize umutlarımızı kaybetmemeyi, imanımızdan kaynaklanan güç ve idareyle hak yolda tavizsiz bir şekilde yürümeyi miras olarak bırakmıştır.  O'nun iddiası davasıdır.  İddiası olmayanın davasının olamayacağını biz ondan öğrendik. Sultanü'ş suara (Şairler Sultanı) ünvanını sonuna kadar hak eden Necip Fazıl, İslam dünyasını ayakta tutan "Ehlisünnet omurga"nın korunmasına defaatle vurgu yaparak toplumun akidesinin ve sabitelerinin korunması için mücadele etmiştir. 

Asırlar sonra fikriyatın zifiri karanlığa garkolduğu bir zaman diliminde, İslam'ın topyekun muhasebesini yapmaya gayret etmiş, kültürel ve manevi yaralarımızın tedavi metodları üzerinde kafa yormuş gerçek bir mütefekkirdir. 

Üstat Necip Fazıl, adeta kalemini bir cihad aracı gibi kullanarak ezilmiş, sindirilmiş ve horlanmış olan bu millete imanın izzetini yeniden hatırlatmıştır.  

Laikliğin Müslümanlar üzerinde bir sopa gibi kullanıldığı yıllarda, inancın küllerini yeniden alevlendirerek şerefin ve onur'un "inandığı gibi yaşamak"tan geçtiğini hayatıyla göstermiştir.

Müslümanlar üzerinde haysiyet cellatlığı yapan jakoben elitlere karşı 'ötelerden gelen kutlu bir sesin' ilhamıyla tek başına bir ordu gibi karşı koyarak yeni bir dünyanın sözcülüğünü yapmıştır.

Onun heyecanının temelinde Allah'a olan sarsılmaz imanı vardır.

Allah demenin suç sayıldığı vasatlarda, güçlü kalemi ve etkili kelamıyla inananların savunucusu olmuş, "inanıyorsanız üstün olan sizsiniz" ilahi fermanı'nın mesajını ma’şeri vicdana ulaştırmayı kendisine bir vazife bilmiştir. 

Onun mücadelesi ve fikirleri cüce gölgelerin örtünmeyi kadar berrak ve temizdir.

Osman Yüksel Serdengeçti’nin ifadesi ile "Mağlubiyeti asla kabul etmezdi. Kaçırdığı treni bile ifade ederken; koyverdim gitti " diyen bir insandı. 

Pusulası imandan olan bir gemide yolculuk yapmış, savunduğu İslam davasının sahibinin Allah olduğunu ruhuna sindirmiş bir serdengeçtidir.

"Gayemiz şahıs değil, şahısta tecelli eden davadır."  sözüyle hayat düsturunu ortaya koymuştur.

Bir yandan davası için mücadele ederken diğer yandan da Türkiye'deki kültür değişimini bizzat yaşamıştır. Haasseten tek parti döneminin zifiri karanlığında birçok zulme maruz kaldı. Ancak asla zulme boyun eğmemiştir. 

Soylu mücadelesiyle kendi zihin dünyasının tuğlalarının koyarken aynı zamanda Türkiye'nin geleceğini, İslam ümmetinin istiklalini kuracak olan gençlerin de yapı taşlarını örüyordu.

Kültür mücadelesinin en önemli fikir halkalarından birini şekillendirmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları