Kerem Yıldırım

Muallim'den Öğretmen'e

Kerem Yıldırım

Kelimelerini ve kavramlarını kaybeden bir topumun geleceğini sağlıklı bir şekilde inşa etmesi mümkün değildir.

Birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da köklü kavramlarımızın yerine ne yazık ki uyduruk kavramlar ikame edilmiş durumda.

Her yıl ülkemizde 24 Kasım Öğretmenler Günü olarak kutlanır. İlk defa 1980 darbesi sonrasından darbe yönetimi tarafından kutlanmaya başlamıştır. Yani Darbe ürünü bir öğretmenler gününden bahsediyoruz.

Bu vesileyle, Eğitimin en önemli iki öznesinden biri olan Öğretmen kavramı üzerinde durmak istiyorum.  

Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında eğitimciler için MUALLİM kelimesi kullanılıyordu. Bu kelime köklü ve asil bir kelimedir.  Muallim demek; ilim adamı yetiştiren, münevver ve mütefekkir yetiştiren kişi demektir. Muallim tarafından eğitilenlere ise TALEBE ismi verilirdi. Talebe ise; Eğitimi, öğrenmeyi, terbiyeyi isteyen, talep eden kimsedir. 

Osmanlı İmparatorluğundan Türkiye Cumhuriyetine geçişle birlikte birçok alanda reddi miras yapıldığı gibi Eğitim alanında da geçmişin izleri silinmeye, geçmişle bağlar koparılmaya başlanmıştır. 

Bu süreçte en çok kelimeler ve kavramlar üzerinde oynanmıştır. Özellikle eğitimle ilgili köklü kavramlar zihinlerden silinmek istenmiştir.

Muallim kavramı onlardan birisidir. Toplumun ve Eğitimin ana unsurlarından birisi olan Muallim, kavram olarak literatürden çıkarılınca onun yerine toplum tarafından Hoca kavramı kullanılmaya başlanmıştır. Laiklik adına tarihimizle bağları koparmak isteyen laik kesim, eğitimciler için Hoca kelimesinin kullanılmasına da karşı çıkar. Neden? Çünkü onlara göre Hoca İmamı çağrıştırıyor.  Dolayısıyla Hoca denince Camii, İslam akla geliyor. 

Oysa Hoca; hayat tarzı aşılayan, yetiştiren ve aydınlatan şahsiyet demektir. 
Öyleyse Hoca kelimesinin yerine yeni bir kavram bulunmalıydı. Geçmişi hatırlatmamalı, köksüz bir kelime olmalıydı. 

Uzun bir kafa karışıklığından sonra Hoca kelimesinin yerine de Öğretmen kelimesi ikame edilmeye başlandı. 

Halbuki toplumda "O benim hocamdır " dendiğinde; baş tacı edilen,saygıdeğer bir insan akla gelir. 

Muallimden Hocaya, Hocadan Öğretmene evrilen bir eğitimci formatımız var.

Laikçi kesime göre bu yetmez, Muallimin eğittiği TALEBE’de kavram olarak değişmelidir. Çünkü talebe kavramı da hem İslami bir çağrışım yapmakta hem de geçmişle bağın devam ettiğini göstermektedir.

Uzun arayışlar sonunda ÖĞRENCİ kelimesinde karar kılınır. Kavram olarak hem Öğretmen hem de Öğrenci kelimeleri anlam taşımayan, köklerden kopuk bir yapıdadır.  Modernleşme, çağdaşlaşma ve Batılılaşma adı altında bu Milleti köklerinden koparmak için her yol denenmiştir. 

Köklerinden Koparılan kavramlar köksüz bir eğitime, köklerinden kopmuş bir eğitim sistemi ise savrulan bir topluma doğru gitmek demektir.

Artık o hale geldi ki öğrenciye Hoca sorulduğunda; "O bizim sosyalci, o bizim Fenci ya da bu bizim Dinci diye müstehzi bir cevapla karşılaşıyorsunuz. 

Âlim yetiştiren Muallimden öğretmene, talep eden Talebeden ne isteğini çokta bilmeyen Öğrenciye, Mektepten Okula ve nice olumsuzluklara rağmen;

-Adı öğretmen olarak çağırılsa da Muallim ruhunu taşıyanlara, Öğrencisini talebe yapmaya çalışanlara, 

-"Ben Muallim olarak gönderildim." buyuran, Başöğretmenimiz, Efendimiz Hazreti Muhammed (sav)i kendilerine rehber edinenlere selam olsun. 

Ne mutlu geçmişi ile barışık, milli ve manevi değerlerine bağlı eğitimcilere.

Bir gençlik istiyorum, Yaratan'a sevdalı.       
Kalbi ezanla çarpan, davasında iddialı.   
Geçmişinden haberdar, geleceğine hazır.  
Bir gençlik istiyorum, inancında kararlı.  
 
 

Yazarın Diğer Yazıları