Kerem Yıldırım

'Kişi sevdiği ile beraberdir'

Kerem Yıldırım

Yüce Allah'ın (c) isimlerinden birisi de El Vedûd'dur.

Vedûd; Hem seven hem de sevilen demektir.

Allahu Teala yarattıklarına karşı çok merhametlidir. Bu nedenle her canlının rızkını verir.

Sevgi nimeti Rabbimiz tarafından bizim fıtratımıza yerleştirilmiştir.

Öyleyse sevgi denince aklımıza ilk gelen Mevlamız ve O'nun sevgisi olmalıdır.

Sevgi, Allah için olduğunda gerçek anlamını bulur.

Zira Peygamber efendimiz (sav) buyuruyor ki: “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için buğz (nefret) etmektir."

Sevgimizin kaynağında Allah sevgisi olmalıdır.

Allahu Teala'yı sevmenin, Ona olan sevgimizi göstermenin yegane yolu; Onun varlığına, birliğine ve gönderdiklerini iman etmektir.

Çünkü iman Allah'a olan sevgimizin ve muhabbetimizin en önemli bağı ve aracıdır. 

Bu demektir ki, her kul önce Allah'ı sevmekle mükelleftir. Allah sevgisi olmayanın varlıklara olan sevgisi samimiyetsizdir.

Yüce Allah (cc), sevginin ve merhametin güzelliğini, müşahhas halini gönderdiği peygamberleri vasıtasıyla insanlara bildirmiştir.

Allah'tan sonra en çok sevilmesi gereken kimseler ise peygamberlerdir.

Tabii ki peygamberlerin sonuncusu ve Rahmet Peygamberi olan Hz. Muhammed (sav)'e olan sevgimiz en üst düzeyde hayatımıza hakim kılınmalıdır.

Efendimiz biz ümmetini o kadar seviyordu ki, tüm hayatını bizim kurtuluşumuza adadı. 

Nitekim Yüce Allah (cc) Peygamberimizin

Ümmetine ne kadar düşkün olduğunu ve bizi ne kadar çok sevdiğini Tevbe suresi 128. ayette şöyle haber veriyor:

"Andolsun ki, size öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona pek ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir."

Sevgi nimetini Resulü vasıtasıyla kalbimize yerleştiren Allah'a hamd olsun.

Bizim de Peygamber Efendimizin bu merhamet ve sevgisine karşılık, iyi birer ümmet olduğumuzu göstererek, Onun sünnetine (yoluna) tabi olarak sevgimizi izhar etmemiz gerekir.

Peygamberimize olan sevgimiz aynı zamanda bizi yüce Allah'a daha çok yaklaştırır ve bağlar.

Bizleri yaratan Rabbimize olan sarsılmaz bir iman, Resulüne olan sarsılmaz bir ümmet bilinci, sevginin ve merhametin tüm benliğimize yerleşmesini sağlayan en önemli etkenlerdir.

Bu sağlam temel üzerine yürüyen mü'minler, artık birbirlerinin dostu olmuşlardır.

Allah'a ve peygamberlerine dost olanlar birbirlerini de dostudurlar.

Birbirlerini imandan kaynaklanan bir sevgiyle severler.

Peygamberimiz (sav) bir hadisinde şöyle buyuruyor: "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olamazsınız "

Buradan da anlamalıyız ki, sağlam bir iman hem Allah'ı hem Resulünü hem de müminlerin birbirlerini sevmeleri ile mümkündür.

Müminlerin birbirlerini sevmelerini bizatihi Allahu Teala ve Resulu istiyor.

Bizi kardeşler topluluğuna dönüştüren iman ve birbirimize duyduğumuz sevgidir.

Bu dünyada kimi seviyorsak ahirette de onlarla birlikte olacağız.

Biz Müslümanlar dünya hayatında bizi yaratan Rabbimizin ve Resul'ünün sevgisi ile yaşamalıyız.

Birbirimize karşı da işte bu yüce sevgi ile davranmalıyız. 

Adab-ı muaşeretimizede hep bu yüce sevgi hakim olmalıdır. 

Bu dünyada Allah'a ve Onun dinine düşman olanlar, nasıl ki ahirette şeytanlarıyla birlikte olacaklarsa,

Biz de, ahirette Allah'ın sevgisi üzere yaşayanlarla haşr olmayı hak edecek bir dünya hayatı yaşamaya mecburuz.

Yazarın Diğer Yazıları