Kerem Yıldırım

Kalplerimiz ne zaman ürpermeli

Kerem Yıldırım

Ramazan ayının herkesi kucaklayan gölgesi altındayız. Yüce Allah'a daha yakın olduğumuzu hissediyoruz ve yaşıyoruz.

Allah'ın adını normal zamanlardan kat be kat daha fazla anıyoruz.

Allah'ın adını anmak tek başına yeterli mi? 

Tabii ki yeterli değil. 

Peki, Yaratanı anmak ve zikretmek iç dünyamızda bir ürperme meydana getiriyor mu? 

Asıl önemli olan bu noktadır. 

Yüce Allah (c.c) bakınız gerçek müminlerin durumunu nasıl belirtiyor:

"Gerçek mü’minler ancak o kimselerdir ki, yanlarında Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir, kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğu zaman bu onların imanını artırır ve bütün işlerinde sadece Rablerine dayanıp güvenirler." Enfal: 2.ayet

Gerçekten iman sahibi olan müminlerin, Allah'ın adı zikredilince tüm zerrelerine kadar ürpermesi, kendine çeki düzen vermesi gerekmez mi?

Allah'ın adı anıldığı zaman, toparlanmak, yeniden imanımızı gözden geçirerek güçlü bir inanca sahip olmak için bütün benliğimizle mücadele etmemiz gerekiyor.

Ancak kalplerimizin ürperebilmesi için Yüce Allah'ın şeksiz bir teslimiyet, pürüzsüz bir iman sahibi olmalıyız. 

Öncelikle nefsimizin ve onu yoldan çıkaran şeytanın tuzaklarına düşmemek, enaniyeti ve kibri hayatımızdan çıkarmak mecburiyetindeyiz.

Allah'ın adının her anıldığı yerde ve zamanda, O'na olan imanımız güçlenmelidir.

Bunun içinde Allah'a güvenmek en büyük dayanağımız olmalıdır. 

Lakin Müslümanlar olarak günlük hayatımıza baktığımızda, Allah'tan çok başka şeylere güveniyoruz hissi uyanıyor insanda.

Geçici olana olan bağlılığımız kalıcı ve Baki olandan uzaklaştırıyor bizi.

 Allah'tan uzaklaştıran her şey şeytana ve şeytani olana yaklaştırıyor ne yazık ki. 

Bu hayatı bize bahşeden Rabbimize karşı iyi bir kul olmak bizim elimizde. Sadece O'na güvenip dayanırsak hiç bir işimiz de mahcub olmayız.

O'nun ismini yüceltmek için (İ'lay'ı Kelimetullah) uğruna bir hayat yaşamayı kendimize şiar edinebilirsek,  işte o vakit fani olan hiçbir şeye bel bağlamayız.

Yüce Allah'a güvenen, O'nun emirleri doğrultusunda hareket eden bir müslümanın imanını sağlamlaştırması için Kur'an-ı Kerimde şu ibadetleride azami hassasiyetle yerine getirmemiz emrediliyor:

"Onlar namazlarını dosdoğru kılarlar, kendilerine verdiğimiz nimetlerden Allah yolunda harcarlar."

Allah'a sağlam bir imanla bağlanan müslüman yine Onun rızasını kazanmak, O'na olan imanını yaşamak ve yaşatmak için, yerine getirmesi gereken en önemli emir (ibadet) namaz kılmaktır. İslam'ın en önemli ibadeti olarak Rabbimizin biz müslümanlara farz kıldığı namaz, hayatımızın vazgeçilmezi olmalıdır. 

Çünkü namaz mü'mini Allah'a yükselten, bütün kötülüklerden uzaklaştıran ve Peygamberimiz (sav)in

"Gözümün nuru" dediği müstesna bir ibadettir.

Öyleyse bir mü'min asla namazsız düşünülemez. 

Ayrıca mü'minlerin birbirlerine olan kardeşlik ilişkilerini geliştirmek ve pekiştirmek için, Allah'ın verdiği imkanları ihtiyaç sahipleriyle paylaşmaları gerekir. Bunun adı infaktır.

Unutmayalım ki bize verilen bütün nimetler sadece kendimiz istifade edelim diye verilmemiştir.  Aynı zamanda ihtiyaç sahibi olan diğer müslümanlara da İnfak ederek, hem onların gönüllerini kazanmış oluruz. Hem de gönlümüzde Allah'a yakınlaşmış oluruz.

Yüce Rabbimiz kendisine gönülden bağlanan, namazını huşû ile kılan, kendisine bahşedilen nimetlerden başkalarına infak eden mü'minlerin ne kadar büyük mükafatlar kazandığını şöyle tavsif ediyor:

"İşte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için Rab'leri yanında yüksek dereceler, bağışlanma, güzel ve tükenmez bir rızık vardır." Enfal: 4

Rabbim herbirimizi, Allah'ın adı anılınca kalpleri ürperen, namazı ikame eden ve infakta cömert davranan gerçek mü'minlerden eylesin.
 

Yazarın Diğer Yazıları