Kerem Yıldırım

Cemre, önce yüreklere düşmeli

Kerem Yıldırım

Arapça menşe'li cemre sözcüğü; kor ateş anlamına gelir. 

Cemre, İlkbaharın başlangıcında yedişer gün arayla; önce havada sonra suda son olarak da  toprakta meydana gelen sıcaklık artışıdır. 

Cemrenin havaya düşmesi ile birlikte tabiatta ısınma başlar kıştan ilkbahara doğru geçişin alametleri ortaya çıkar 

Yüce Allah'ın yarattığı kainatta cereyan eden her olayın bir kuralı vardır. Cemre de Allahu Teâla'nın iradesi çerçevesinde tekerrür etmektedir. 

Peki, bu bize neyi anlatıyor. 

Aslına bakarsanız Allah'ımızın koyduğu her kuralın insanda bir karşılığı vardır.  

Çünkü insan alemin küçük bir numûnesidir. Cemre ile birlikte tabiatta meydana gelen ısınma ve yumuşama insanın tabiatında bir değişikliğe yol açmalıdır.  

Cemre'nin önce yüreklerimize düşmesi, gönüllerimizi yumuşatması gerekmez mi?

Cemre'nin Kalplere düşmesi demek; kuruyan merhamet damarlarının yeniden hayat bulması demektir.

Dünyanın vaveylası içerisinde aslî ekseninden uzaklaşan insan adeta kara kışın meydana getirdiği katılaşmış buz kütlelerine dönüşür. Enaniyet girdabına kapılan nefisler o kadar katılaşır ki ekseriyetle bütün duyarlılığını kaybeder. 

Yürek buhranına kapılan insan, her şeyi yaratan Rabbimizin emrine verdiği bütün nimetleri kendinden bilmeye başlar.

Adeta bütün araçlar insan için amaç haline gelmiştir. 

Halbuki Allah'ın dünya hayatında biz kullarına ücretsiz olarak bahşettiği her nimet yalnız O'nun rızasına ulaşmak için birer vesile olmalıdır.

Hep başkasının hayatında gözü olan, hatayı başkalarının yaptığını düşünen insanoğlu bir süre sonra hatasının farkına varmaz olur. 

Bu vahim durum, insanın iç dünyasını buz çölüne dönüştürür. Artık zihni melekesi donmuş, baktığı halde görmeyen, duyup anlamayan ve hissedip kavramayan bir insan yapısı ortaya çıkmıştır.

Kalplerinde dumura uğramasıyla hayat anlamını yitirmiş, nefis akla ve kalbe hükmetmeye başlamıştır. 

Böyle bir karanlık atmosfere teslim olan insan davetsiz bir şekilde şeytanın yolunda yürümeye başlar.

İnsanın bu girdaptan kurtulmasına yardım etmek için öncelikle her şeyi ısıtan güneşin varlığını hissettirmek gerek.

Güneşin doğmasıyla en çetin buzlar nasıl çözülmeye başlarsa, imanın insanla buluşması, akla ve kalbe hükmetmesiyle de gönül dünyamız, donmuş yüreklerimiz yeniden ısınmaya, kaybettiği hak yoluna giremeye başlar.

İşte bu kalbe düşen, yüreklere iman sıcaklığını sirayet ettiren bir cemredir aslında. 

Eğer günümüzde yaşanan birçok hüzünlü olay karşısında insanlık merhamet ateşini kaybetmiş m, gaddarlık boyunduruğuna teslim olmuşsa yüreklerin cemresiz kamışındandır.

Özellikle Müslüman coğrafyasında yaşanan bunca müessif olay karşısında kalplerimiz gerçekten bir sıcaklık bir acı hissediyor mu?

 Evet Cemre, havayı, suyu ve toprağı ısıtacak. Kalplerin donmuştu karşısında bunun ne kadar anlamı var.

Yeniden aslında rucû etmenin, kalplerimizi ve gönüllerimizi Varedenin emrine vermenin vaktidir.

Unutmayalım ki; Okyanus besleyen denizlerdir. Denizleri besleyen nehirlerdir. Nehirleri besleyen dereler ve köklü kaynaklardır. Cemre'yi buzlaşan gönüllere, katılaşan kalplere, batıllaşan beyinlere düşür Allah'ım.

İnkarda kaybolan, nefrette boğulan, sevgisiz kalıp günaha dalan cümle kullarının yüreklerine İman Cemresini düşür Allah'ım. 

İmanımızı kavîleştiren, irfanımızı derinleştiren, mazlumlar için gözyaşı döken Mü’min gönülleri de İhlas cemresiyle taşır Allah’ım.

Cemre önce yüreklere düşmeli 
Eritmeli buzlaşmış gönülleri
Göğe savrulmalı ihtirasın külleri 
Cemre önce yüreklere düşmeli 

Katılaşan kalplerin feryadı dinmeli
Zalimleşen hissiyat mü'minleşmeli 
İmanın keskin ziyası tefrikayı silmeli
Cemre önce yüreklere düşmeli

 

Yazarın Diğer Yazıları