Hakan Ertürk

Dost Mektupları

Hakan Ertürk

AMAN DİKKAT!!!

Biliyor musun, dişi örümcek için, eşi olan erkek örümcek besin kaynağı olmaktan öte bir şey değildir. Evet, yanlış okumadın. Besin kaynağı… Dişi örümcek, genellikle çiftleşme sonrasında erkek örümceği yer.

Dişinin sırtında bulunan bir madde, erkeği kuvvetli bir cazibeyle kendine çeker. Erkek bu cazibeden kendini alamamakla birlikte dişiye yem olmak da istemez. Bu nedenle dişinin dikkatini dağıtmak, dişideki açlık hissini uyandırmamak ve bir de kendisinin dişiye layık olduğunu göstermek için  birtakım dans gösterilerinde bulunur. Buna “Örümceğin sevgi dansı”  adı verilir. 

Bazen de erkek örümcek, beraberinde bir böcek getirip dişiye sunar. Böylece dişinin açlık hissini giderip hem vazgeçemediği arzusunu tatmin etmeyi hem de ölümden kurtulmayı planlar. Ancak işler her zaman erkeğin planladığı gibi gitmez. Çoğunlukla erkek, çiftleştikten sonra ölür. Ne dans gösterisi ne de ikramlar çoğu zaman işe yaramaz. Dişi, erkeği ısırır ve bütün zehrini onun içine bırakır. Ardından da erkeğin içini tamamen emer.

Örümceklerin yaklaşık 400 milyon yıldır bu ölümcül çiftleşmeleri olduğu söyleniyor ve buna rağmen sayıları çok fazladır. Bu da gösteriyor ki sonu ölüm de olsa, erkek örümcekler arzu ve isteklerinden vazgeçmiyorlar.

Bu hâl, haddizatında şaşılası bir hâl değildir. Zira, insanoğlunun da KOCAMAN bir nefis taşıdığını hatırlarsak ve bu nefsin isteklerini gerçekleştirme yolunda tahammül gösterdiği meşakkatleri düşünürsek hiç de şaşılası değil.

Bedenen yahut ruhen öleceğini bile bile nelere talip olmuyor ki insan? İnsanoğlu her şeyi göze alarak isteklerinin peşinden koşup duruyor. Bazen talip olduğu ve hayâlini kurduğu şeylerle yücelirken, bazen de arzularının esiri oluyor. Böylece bu esaret, kişiyi “esfele safilin”e itebiliyor.

Rabb’imizin Ankebut suresindeki “Evlerin en zayıfı, örümceğin evidir.”  buyruğuna, örümcekler âlemindeki bu anekdot doğrultusunda bir pencere açabiliriz diye düşünüyorum. Zira, dişi örümcek eşini yerken aslında aile olamamanın da ilk adımını atıyor. Tarumar edilmiş bir ailenin, haliyle güçlü bir ev olmaz. Sureye isim olan “ankebut” kelimesinin Türkçe karşılığı “dişi örümcek”tir. Erkeğine “ankeb” denir. Rabb’imizin özellikle “ankebut” kelimesini tercih etmesi “Yuvayı dişi kuş yapar.” atasözünü hatıra getiriyor.

Ayrıca yukarıdaki örümcek anekdotundan anlıyoruz ki bir evi aile yapan kadındır. Bir şehri imar eden belediye başkanıdır. Bir ülkeyi ihya eden de devlet başkanıdır. İhya ve ifsatta belirleyici olanlar bunlardır. Bunlar güzel işler yaparlarsa evde, şehirde ve ülkede güven ve huzur olur. Uygulama tam tersi olursa, sonuç da tam tersi olur.

Örümcekler âleminden aldığım bu anekdottan hareketle şöyle bir bakış açısı da geliştirebiliriz:

Şayet insan; nefsinin esiri, makam ve mevkilerin kölesi ve de paranın bekçisi olursa, sahip olduğu değerlerden soyutlanmış biri olarak noktalayacağı bir yolculuğa çıkmaktan imtina etmez. Yolculuğun sonunda erkek örümcek misali kaybeder en değerli şeyini…

Rabb’im bizleri nefsini dizginleyebilen, makam ve parayı sadece rızasına ulaşmak için birer basamak olarak gören kullarından yazsın. Kadınlarımıza iffet, erkeklerimize hikmet, yöneticilerimize basiret ve feraset versin.

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları