Eşref Bolukçu

Sınav Merkezli Bir Eğitimin Zararları

Eşref Bolukçu

1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu, “milli ve manevi değerlere bağlı nesil” yetiştirmeyi hedeflemektedir. Peki, gerçekten bu hedefe ulaşılıyor mu?

Eğitim sistemimiz, sınav merkezli bir sistemdir. Eğitim sistemimiz öğrencileri sıralar. LGS, TYT, AYT, YDT gibi merkezi sınavlar, öğrencilerin neyi ne kadar bildiğini ölçmemektedir. Bunlar sıralama sınavlarıdır. Kaç öğrencinin kazanacağı önceden bellidir. Öğrenciler, diğer öğrencileri geçmeye çalışır yani öğrenciler birer rakiptir. 

Lise giriş sınavları ve üniversite giriş sınavlarının sonuçları açıklandı. Sisteme göre öğrencilerin %90’ı başarısız sayılmaktadır. LGS’de öğrencilerin %90’lık kesiminin başarısız sayılacağı zaten önceden bellidir. Çünkü bu sınavda öğrencilerin %10’u sıralamaya göre başarılı sayılıyor. TYT-AYT-YDT sınavlarına girenlerin üçte biri başarılı sayılıyor ve bir bölüme yerleşebiliyor. Bu kadar öğrencinin başarılı olacağı da önceden biliniyor çünkü fakülte ve yüksekokulların kontenjanı bu kadar. Yani sınava giren yaklaşık 2,5 milyon öğrencinin üçte ikisi dışarıda kalacak. Sınav değerlendirirken, öğrencilerin matematikten 40 soruda yaklaşık 5 net; fen bilimlerinde 20 soruda yaklaşık 4 net ve Türkçede 40 soruda yaklaşık 18 net yaptığını demenin bir anlamı yok. Çünkü bu sınavlar birer sıralama sınavıdır.

Kabul etsek de etmesek de okullarda eğitim LGS, TYT, AYT sınavlarına göre ayarlanmış durumdadır. Bu merkezi sınavlardan soru gelmeyen derslerin bir anlamı yoktur. Bu derslerde anlatılanların öğrenciler için neredeyse bir anlamı yoktur. Bu merkezi sınavlar tüm değerlerimizi adeta değersizleştirmektedir. Ahlâk, ilim, irfan, değerler, erdem, dayanışma, yardımlaşma, sanat gibi değerler neredeyse hikâye… Öğrenciler birer yarışçı, birer rakip…

Okullarda seçmeli dersler var. Her yıl öğrenciler, bu dersleri zorunlu olarak seçmek durumundadır. Birçok ders, öğrenci istemese bile zorunlu olarak seçtirilir. Acı olan, seçmeli olarak öğrencilerin önüne gelen derslerden seçilenlerin çoğunun yine merkezi sınavlara yönelik derslerden seçiliyor olması. Bazı dersler ise okul tarafından seçilip öğrenciye okutulmaktadır. 

Değerlerimize, sanata, özel ilgiye yönelik derslerin seçilmesi gerekir. Bu derslerin okutulması gerekir. Bazıları zorunlu dersler grubuna alınmalıdır. Ancak, bu durum şimdilik zor görülmektedir. Çünkü merkezi sınavlar yani sıralama sınavları olduğu müddetçe bu mümkün olmayacaktır.

Yeni Milli Eğitim bakanımızın bu konu üzerinde duracağını ümit ediyorum. Hem lise yerleşmeleri hem de üniversite yerleşmeleri merkezi sınavla değil, uzun yıllar birikimi sonucu oluşan bir puanlama sistemine göre yapılmalıdır. Bu birikimin temelleri ilkokulda atılmalıdır. Öğrencinin yetenekleri, ilgileri, düşünceleri dikkate alınmalıdır. 

Herkesin okuduğu veya okumak zorunda olduğu bir ülkede, yükseköğretim diploması ile bir iş sahibi olmak zordur. Yakın zamanda üniversite mezunlarının çoğu iş bulamayacaktır. Artık, okumak eşittir meslek sahibi olmak düşüncesi doğru değildir. O nedenle yeni bir yapılanma ile meslek liselerinin hak ettiği noktada olmaları sağlanmalıdır. 2023 vizyonu denilen söylemde bu konu da önemsenmelidir.

Selam ve saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları