Eşref Bolukçu

Lüks ve İsraf İlişkisi

Eşref Bolukçu

Bir önceki yazımda, israfa değinmiş ve israfta kul hakkı olduğunu söylemiştim. O yazımın da okunmasını tavsiye ediyorum.

Harcamada gereksiz ve ölçüsüz olmak israf ve lükstür. Yani yapılan o harcama gereksizdir. 

Cimrilik ise ihtiyacın çok altında harcamaktır. Bu arada harcama kelimesini, yemek, içmek, giyinme, barınma, yaşam şekli için yapılan harcamalar olarak ifade ediyorum. Dinimizde aslında hem israf hem de cimrilik hoş görülmemektedir.

Şöyle bir kendimizi değerlendirelim. Çevremize bakalım. Yaşam şeklimiz, ev, araba gibi ihtiyaçlarımızı düşünelim. Nasıl bir harcama içindeyiz? Harcamalarımızın çoğu gerekli mi? 

Mesela evimizi düşünelim. Gerekli olmayan neler var. Olmasa da olur diyeceğimiz şeyler neler? 

Maalesef israf ve lüks, tüm insanları esil almış durumda diyebiliriz. Acı olan ise, israf olan bu harcamaların, bu yaşam şeklinin artık israf olarak görülmüyor olması. Öyle bir lüks içinde yaşıyoruz ki burnumuzun dibindeki ihtiyaç sahipleri insanları göremez duruma gelmişiz. Lüks ve israf içinde yaşayan insanlar zekât, sadaka, yardımlaşma, infak, borç verme şeklinde diğer insanlara yardımcı olsa sefalet içinde yaşayan insan kalmayacaktır.

TÜİK verilerine göre milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşamını sürdürmeye çalışırken 5 milyon ekmek çöpe gitmektedir. 

Yüce Allah, “Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz, Allah israf edenleri sevmez.” (A'râf, 7/31) âyeti israftan kaçınmamız gerektiğini bildirmektedir.

İsraf tarif edilirken belli bir miktar ya da sınır belirtilmemektedir. Fazladan alınan bir çorap israf sayılabileceği gibi, çöpe giden ekmek de israftır. Evlerimize uygulanan süsleme ve dekorasyon israf sayılabileceği gibi bindiğimiz aracın markası ve modeli de israf sayılabilir.

Dinimiz israfı haram kılarken sade ve lüksten uzak bir yaşam şeklini tavsiye etmektedir. 

Sadelik, özentiden, gösterişten ve lüksten uzak durma halidir. 

Günümüzde bazı ailelerdeki huzursuzluğun sebebi israftır. İsraf dolu bir yaşam şeklinde maneviyat bozulmakta, duygular sahteleşmekte ve gösteriş ön plana çıkmaktadır. Sonuçta lükse düşkünlük hastalığı baş göstermekte ve hayatın dengesi gitgide bozulmaktadır. Acı olan bir diğer şey ise lükse düşkünlüğün temelinde ölümü unutma ve dünyevileşme yer almaktadır. 

Lükse düşkünlük sebebiyle nice ailelerin sonu gelmektedir.

Güzel bir yaşam şekli: İsraftan sakınıp infak etmek, cimrilikten sakınıp tasarruf etmek.
Dinimiz, servetin lüks uğruna harcanmasına karşı çıkmıştır. Dinimiz yine servetin zenginler arasında dolanmasına da karşı çıkmıştır. Böyle bir yaşam şekli, böyle bir toplum şer olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle zekât, sadaka, infak ve borç ödeme gibi uygulamalar dinimizde yer almaktadır.

Günümüzde ihtiyaç tanımı, ortak bir tanıma dayanmamaktadır. Herkes ihtiyaç tanımını kendisine göre yapmakta ve kendisine uyarlamaktadır. Nefsin arzuladığı şeyler ihtiyaç tanımı içine alınmaktadır. Oysa ki giyimimiz, yememiz, içmemiz, yaşam şeklimiz israf tanımı içine girmektedir. Çok fazla israf ediyoruz. Evlerimizin içine baktığımızda israfın içinde yüzüyoruz adeta. Gereksiz eşyalar, israf dolu dekorasyonlar ve süslemeler… 

Peygamberimiz, ibadet için bile olsa suyun abdest için israf edilmemesi gerektiğini insanlara emretmiştir. “(Ey Sa’d, nehir kenarında bile abdest alıyor olsan israf etme!” (İbn Mâce, Tahâret, 48) diye ikaz etmiştir.

Selam ve saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları