Eşref Bolukçu

Korona ile Yaşamak

Eşref Bolukçu

Bir yandan baş döndürücü bir teknolojik gelişmeler, bir yandan iletişimde 5G teknolojisi diğer yandan Corona virüs salgını… Bazılarına göre insanlık bilinmez bir sona doğru gidiyor. İletişim alanındaki 5G teknolojisi belli sayıda insanı kaygılandırsa da asıl kaygıyı korona salgını oluşturuyor. Öyle ki geldiğimiz noktada coronafobi, corona ruh hali gibi kelimeler literatüre girmiştir.

Bazı insanlarda kaygı o kadar yükselmiş ki coronanın insanlığın sonunu getireceği düşüncesi bile var. Peki bu gerçekten böyle mi? Yani covid-19 kaynaklı hastalıklar insanlığın sonunu mu getirecek yoksa insanlık corona ile yaşamayı öğrenecek mi?

Corona aslında insanlığın yabancı olduğu bir virüs değildir. Daha önce de bu ailenin üyesi olan virüslerden dolayı salgınlar oldu. Kuş gribi, domuz gribi, sars cov1 gibi salgınlar da 2000’li yıllarda covid-19’dan önce görülen salgınlardı. Tarihte veba, çiçek, kolera, tifo, sıtma, grip gibi salgınlar insanların kitleler halinde ölmelerine sebep olmuştur. Bu salgınlardan bireysel, toplumsal, kültürel, ekonomik sorunlara sebep olmuş ve sonuçta büyük değişimler yaşanmıştır.

Tarihte ortaya çıkan birçok salgının günümüzde aşıları mevcuttur. Ama salgına sebep olan mikroorganizmalar değişime uğrayarak insanları etkilemeye devam etmektedir. 1500’lü yıllarda ilk kez görülen grip virüsü, kullanılan aşılara rağmen halen hastalığa sebep olmaktadır.

Daha önce ortaya çıkıp hastalık yapan mikroorganizmaların etkililiği devam ediyor. Yani onlarla yaşıyoruz. Bu nedenle covid-19 ile de yaşamayı bilmek gerekir. 

Geldiğimiz noktada corona bizleri, yakınlarımızı, çevremizdekileri etkilemektedir. Tıpkı geçmişte ortaya çıkan salgınlarda olduğu gibi bu salgınla da yaşamayı bilmemiz gerekiyor. Bireysel ve sosyal tedbirlere uymamız gerekiyor.

Bilinen bir durum var ki bu hastalığa yakalanan pek çok kişi hastalığın farkına varmıyor. 4 Şubat 2020 tarihinden itibaren Japonya’da Yokohama limanında bir turistik gemide tutulan 3700 kişinin 700’ünde test pozitif çıkmıştı. Ancak bunların sadece 350’si hastalığı hissetmişlerdi. Peki bunun sebebi ne olabilir? Bunun bilinen asıl sebebi, bağışıklık sistemi. Bağışıklık sistemi güçlü olan kişiler ya hastalığın farkına varmıyor ya da hastalığı çok az belirtilerle geçiriyor.

Kişisel temizliğe dikkat etmek, sosyal ortamda maske ve mesafe kurallarını uygulamak gerekmektedir. Bağışıklık sisteminin güçlü tutulması için sağlıklı beslenmek, düzenli hareket ve spor yapmak hayati önem taşıyor. Bağışıklık sisteminin güçlü olması için psikolojik dayanıklılık da çok önemlidir. Gereksiz panik, kaygı, stres, korku için çözüm bulmak gerekir. Bunun için öncelikle corona ile ilgili gerekli doğru bilgiye sahip olmak gerekir. 

Düzenli olarak nefes ve gevşeme egzersizleri yapın, müzik dinleyin, kitap okuyun, manevi yaşama önem verin, evdekilere zaman ayırın ve onlarla sohbet edin. Lütfen gerekli olan önlemleri alın ama kendinizi gereksiz kaygıya sürüklenmeyin. Hayatınızı felce uğratan salgın değil sizin yaptığınız gereksiz panik olacaktır.

Önceki salgınlar da insanlığı etkiledi ancak bu salgının küresel boyutta sonuçları biraz daha ağır olacak gibi görülmektedir. Bu nedenle bir süre normal günlük hayatımıza devam edemeyeceğiz. Bizlere düşen ne rehavete kapılıp boş vermek ne de paniğe kapılmaktır.

Sağlık ve huzur dileklerimle…

Yazarın Diğer Yazıları