Eşref Bolukçu

Karne nasıl okunmalı?

Eşref Bolukçu

Milyonlarca öğrencimiz ara tatile girdi. Karneler alındı. Dolayısıyla, bir dönemlik notlar ile ilgili değerlendirmeler yapıldı ve yapılamaya devam etmektedir. Çocuk, bir değerlendirme ve sonuçla karşı karşıya olduğunun bilincindedir. Birçok çocuk, bunun gerginliğini ister istemez yaşamaktadır.

Okullardaki değerlendirmenin temel amacı, eğitim-öğretim uygulamaları yoluyla öğrenciye kazandırılan bilgi ve becerilerin düzeyini belirlemektir. Tüm öğretmenler, değerlendirmeyi objektif esaslara göre yapma gayreti içindedir. Bununla birlikte her ölçme değerlendirme sürecinde olduğu gibi öğrenciyi notla değerlendirmede de olayın bir sübjektif yönü olduğu unutulmamalıdır.

Bazı anne babaların, karnelere aşırı tepki ile yaklaştıklarını gözlemledim ve hepimiz gözlemliyoruz. Sanki notlar ilk kez karneye yazılmış ve daha önce sanki notlar saklanmış anne ve babalardan.

Aslında, karneye olumsuz tepki gösteren anne babalar, çocuklarıyla ilgilenmeyen anne babalardır. Neden mi? Çünkü, ilgili anne babalar zaten çocuklarının başarı durumunu, notlarını ve gelişimlerini bilirler; karne onlar için bir sürpriz olmaz.

Sakın, çocuğun “ne kadar başarı, o kadar sevgi” düşüncesine kapılacak tavır ve konuşmalara girmeyiniz…

Çocuğunuzun karnesine bakarken önce iyi notlar üzerinde durun ve memnuniyetinizi ifade edin, taktir edin sevginizi dile getirin. Daha sonra, varsa kırık notlarını ele alın. Kırık notları değerlendirirken sakın tehditkâr davranıp yüksek kaygıya sebep olmayın.

Karnesinde daha düşük notları olan öğrenci annesinin şu diyaloğuna bakalım:

“Madem zamanında ders çalışmadın, eve zayıfla geldin bu tatilde çok çalışacaksın, bir yere çıkmayacaksın…”

“Türkçe ve İngilizce derslerinde çok başarılısın. Matematiğin biraz düşük. Bunun için neler yapabiliriz biraz düşünelim. İkinci dönem biraz daha düzenli çalışman gerekecek…”

Şüphesiz ikinci konuşma daha yapıcıdır; öğrencide yüksek kaygıya sebep olmaz ve çocuğun kendisine olan güvenini yitirmesine sebep olmaz.

Karnedeki başarısızlık, kişiliğe yönelik suçlamalara ve sevgiyi notlara bağlamaya sebep olmasın. Bu suçlama ve sevgi değerlendirmesi, çocuğun geleceğe yönelik beklentilerinin düşük olmasına ve ders çalışmak istememesine sebep olabilir. Sonuçta çocuk” yüksek düzeyde başarısızlık kaygısı” içine girebilir. Ve asıl, başarısızlığın sebebi bu yüksek düzeyli başarısızlık korkusudur.

Karne nasıl olursa olsun, çocuğunuzu sevdiğinizi sözle ve beden dilinizle ifade edin. Çocuğunuza destek olun. Ona güven verin. Onun çalışma şevkini kırmayın. Düşük derslerin nasıl düzeltileceğini çocuğunuzla konuşarak bir sonuca varın.

Unutmayın, bazı öğrenciler bazı derleri tüm çabalara rağmen başarmayabilirler. Bu durum, çocuğun yeteneği ile ilgilidir.

Her çocuğun kendisine has olduğu farklı kişilik, zekâ ve gelişim özelliklerine sahip olduğu unutulmamalıdır. Birçok anne baba, çocukları birbiri ile kıyaslamakta ve bu kıyaslama sonucu çocukları olumsuz etkilemektedir.

Karne değerlendirmesi yaparken, anne baba olarak kendinizi de değerlendirin. Sizin bu karneye katkınızı ne?

Tavsiyelerime şu fıkra ile son vermek istiyorum.

Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. "Allah Allah, dönem ne çabuk bitmiş..." diye düşünür ve oğlunun karnesini ister.

Babası karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm derslerin notları düşük.

"Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, İngilizce kursu dedin İngilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen alıyoruz, yapıyoruz. Ne bu notların hali!"

"Baba... O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, …”
 

Yazarın Diğer Yazıları