Eşref Bolukçu

İstanbul Sözleşmesi iptal edilmelidir

Eşref Bolukçu

Türkiye’de gündemler neden hızla değişiyor. Bazı yazarların, bazı hukukçuların ve bazı siyasetçilerin kaldırılması yönünde gündemde tuttuğu İstanbul Sözleşmesi konusu ile ilgili çalışma yapılacağı söyleniyordu. Bu konu bu aralar tekrar unutuldu. Tekrar yüksek perdeden ifade etmek istiyorum, ailemiz ve geleceğimiz için İstanbul Sözleşmesi iptal edilmelidir.

İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi gerektiğini ifade ettiğimizde birileri sanki hukuk olmasın demişiz gibi bakışlar atıyorlar. Hukuksuzluk olsun demiyoruz, bizimle alakası olmayan bu sözleşme iptal edilsin diyoruz.

İstanbul sözleşmesini kimler hazırladı? Batının hazırladığı söyleniyor. Peki adı neden İstanbul Sözleşmesi? Batının hazırladığı adına İstanbul koyduğu bu sözleşme gerçekten bizin hayrımıza olsun diye mi hazırlandı? Batı, bizim iyiliğimizi düşündüğü için mi bu sözleşmeyi hazırlayıp adına da İstanbul koydu?

Bu sözleşme, en hassas konu olan “kadını koruma kılıfı” ile bizlere sunulmuştur. Açık açık yazıyorum, bu sözleşmeyi hazırlayanların niyeti kadını korumak değil, aileyi bitirmek ve kadınlar ile erkekler arasına büyük duvarlar örmektir. 

Bu sözleşmeyi birçok batı devleti kabul etmemiştir. Toplumumuz da büyük oranda kabul etmemektedir. Bu arada toplumumuzda büyük bir kesim bu sözleşmenin ne olduğunu tam olarak bilmemektedir. Bu sözleşmenin neticelerini kabul etmeyen toplumun tepkilerine duyarsız kalınmamalıdır.

Bence kanunlar ve kurallar, toplumumuzu bir arada tutmak, toplumumuzu yüceltmek ve insanımızın huzurunu korumak için vardır. Batının bize dayattığı özgürlük düşüncesinin arkasına sığınılarak yapılan düzenlemeler Allah vermesin bizi felaketlere sürükleyebilir. 

İstanbul Sözleşmesi’nin asıl zararları henüz toplumda kendini göstermedi. 2023 vizyonu düşüncesine dayanarak ben de diyorum ki bu sözleşmeyi de 2023 yılından önce kaldıralım. Yerine bize ait olan, manevi değerlerimizi önemseyen hukuki düzenlemeler yapalım. Başımızın tacı olan kadınlar için hukuki düzenlemelere gerek varsa elbette düzenlemeler yapalım. Ama batının hazırlamış olduğu sinsiliklerden uzak duralım.

2050 vizyonu, 2070 vizyonu gibi hedeflerimiz için adımlar atıyorsak manevi değerlerimizi ve aileyi de güçlü tutacak adımlar atmak zorundayız. Toplumumuzun ahlaki temelleri ve medeniyet tasavvuru göz önüne alındığında aile yapımıza zarar verecek her türlü adım engellenmelidir.

Batı devletlerinden birçoğunun bu sözleşmeyi reddetmesinin anlamı ne sizce? O ülkeler reddederken gerekçesini de söylediler.

Şimdi büyük bir imtihandan geçiyoruz. Toplumuzu bir arada tutan kodlarımıza saldıran bu sözleşme ile yapılan yanlıştan dönülecek mi yoksa yanlışın devam edilmesine karar mı verilecek? 

Geleceğimiz, manen kalkınmış ve yetişmiş nesillere bağlıdır. Maddi kalkınmayı yapacak olan bu yetişmiş nesildir. Yetişmiş nesil için ise aile olmazsa olmaz kurumdur. 

Adalet, cinsiyet üzerinden sağlanamaz. Hazırlanan hukuk normları bir cinsiyet için değil herkes için olmalıdır. Konusu ne olursa olsun suç işleyen elbette gerekli karşılığını almalıdır.

Benim üzüldüğüm konu, insan hakları konusunda sınıfta kalan batının bu sözleşmeyi hazırlamış olması ve şu an bu sözleşmenin kadını koruma bağlamında bizlere sunulmuş olmasıdır.

İnsanımızın değer kodlarıyla oynayan bu yanlıştan en kısa zamanda dönülmeli ve İstanbul Sözleşmesi iptal edilmelidir. Cinsiyet üzerinden değil, hak ve adalet üzerinden bir hukuki düzenleme yapılmalıdır.

Yorumlar 1
Feyza demir 15 Mart 2021 08:28

Yerinde yazılmış ve çok doğru bayan olarak kesinlikle katılıyorum

Yazarın Diğer Yazıları