Eşref Bolukçu

Depremin psikolojik etkileri

Eşref Bolukçu

Deprem, oluştuğu coğrafyada yıkıcı etkilere sebep olduğu gibi insanlar üzerinde de ciddi psikolojik etkiler bırakan doğal bir olaydır. Deprem herkes üzerinde strese sebep olur. Böyle bir durumda, insanlar benzer duygu, düşünce ve davranış şekillerinde tepkiler verirler. Deprem sırasında ve sonrasında verilen tepkiler insanların kişilik yapısı, toplumsal değerler, geçmiş deneyimler ve depremin şiddetine göre değişir.

Deprem ve diğer doğal afetlerde insan beyni iki tür tepki verir: Bunlardan ilki tehlikenin değerlendirmesini yapmak, ikincisi ise tehditten korunmaktır.

Deprem sırasında ve sonrasında bir takım fizyolojik değişimler yaşanır. Kalp atımı hızlanır, soluk alışverişi sıklaşır. Kaslarda gerilme olur. Korku, şaşkınlık içinde o an olanlara inanamama hali, uyuşma hissi, terleme, titreme ve bulantı bulguları ortaya çıkabilir.

Deprem geçtikten sonra birçok kişide özellikle çocuklarda travma devam eder. Depremi yaşayan kişi panik ve anksiyete bozuklukları yaşar. Bu durum, bir süre kişinin yaşam kalitesini bozabilir. 

Depremden sonra insanların çoğu birkaç hafta içinde yeni duruma uyum sağlayıp normal yaşantısına devam eder. Bazı insanlar iç dengelerini kurup zorlukların üstesinde gelirken bazıları ise maalesef bunu sağlayamıyor; sıkıntılı, stresli, kaygılı süreç aylarca hatta yıllarca devam edebilir. Biz bu duruma, travma sonrası stres bozukluğu, diyoruz.

Depremden sonra oluşan travma sonrası stres bozukluğu, depremin ve deprem ile ilgili durumların zihinde ve rüyalarda sık sık canlanmasıdır. Kişi uyku problemi yaşar, mutsuzdur, korku yaşar, geleceğe yönelik umutsuzdur, öfke durumları ve huzursuzluk yaşar. Bu durumların kısa süreli yaşanması gayet normaldir. Ancak bu bulgular, bir aydan daha uzun süre devam ediyorsa, sosyal yaşamı, iş yaşamını ve diğer uğraşılarda ciddi bozulmalara yol açıyorsa konu üzerinde ciddi durulmalıdır.  

İnsanların çoğu yapıları gereği depremden sonra yaşanan trajediyi bir süre sonra kabullenir, yaşamını yeniden anlamlandırır ve kalınan yerden yaşamına devam eder. Ancak toparlanamayan yani deprem sonrası travma yaşamaya devam eden kişiler, profesyonel destek almalıdır.

Deprem ve diğer doğal afetler, hiç şüphesiz ki en çok çocukları etkiler. Deprem ve diğer doğal afetler konusunda tecrübesiz olan çocuklar büyük korku yaşarlar. Bu konuda yetişkinlere çok şey düşmektedir. Deprem kuşağı içinde yaşıyoruz. Dolayısıyla anne babalar, öğretmenler ve diğer yetkililer çocukları önceden depreme hazırlamalıdır. Deprem anının da çok iyi şekilde yönetilmesi gerekir. İyi yönetilmeyen deprem anı çocuklar için yoğun travmalara sebep olabilir. Deprem yaşandığında çocukların sorularına cevap verilmeli, korkularının anlaşıldığı onlara hissettirilmelidir. Güvende oldukları onlara anlatılmalıdır. Deprem sonrasında her şeyin kontrol altında olduğu ve alınan tedbirleri anlatmak rahatlatıcı olacaktır. Çocuk soru sorduğunda cevap verilmelidir; ancak konuşmak istemiyorsa zorlanmamalıdır. 

Yıkıcı depremlerin insan üzerinde etkileri uzun zaman alır. Genel olarak depremlerden sonra üç psikolojik dönem yaşanır.

Birinci dönem: Bu şok dönemidir. Kişi sersemlemiş, donakalmıştır. Amaçsızca dolaşır, yaralıysa farkında değildir. Kendisine ve diğer yaralılara yardımcı olmak gibi bir çaba içinde değildir. Zaman ve yer kavramları şaşar; bellek sorunu olur. Şok tepkisi bedenin psikolojik savunma mekanizmasıdır. Kişi olaya yabancılaşarak psikolojik dağılmadan kurtulabilmektedir. Bu süreç birkaç gün sürebilir. Bazı kişiler bu dönemde panik içinde ani hareketler yapabiliyor. Apartmandan ya da yüksekten kendisini aşağı atan kişilerin psikolojisi budur. 

İkinci dönem: Pasifleşme dönemdir. Depremden etkilenen insanlar sakinleşmiş, pasif duruma geçmiştir. Yardım almaya hazırdır. Telkinleri dinler. Ancak basit işleri bile yapamayacak yetersizlik içindedir. 

Üçüncü dönem: Toparlanma dönemidir. İnsanlar telaşlı ve heyecanlıdır. Kaygı düzeyi yüksektir. Deprem ile ilgili durumlar zihinde yaşanır. Uyku düzeni bozulmuştur; sık sık irkilme, uyanma olur. Deprem, rüyalara da yansır; kâbuslar görülür. Küçük bir tık durumunda sıçramalar olur. Deprem dışındaki konulara yönelik ilgi azalmıştır. Abartma eğilim fazladır, sürekli depremi konuşur, kurtarma işleminin yetersizliğinden yakınır. Sinirlilik, öfke görülebilir. Bu dönem, sağlıklı bireylerde birkaç gün içinde geçer. Bu dönemde çok normal olan bu gerginlik ve korku halin çok uzun süre devam ederse mutlaka sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır.
 

Yazarın Diğer Yazıları