Eşref Bolukçu

Beslenmenin Psikolojimize Etkileri

Eşref Bolukçu

Beslenme ile ruh sağlığımız arasında doğrudan bir ilişki vardır. Psikolojik olarak sağlıklı olmak, sağlıklı beslenmeyi gerektirir. Günümüzde market tipi hazır gıda ile beslenme her geçen gün daha çok rağbet görmektedir. Bunun paralelinde insan psikolojisindeki bozulmalarda da artış görülmektedir. İnsan psikolojisindeki bozulmaların asıl sebebini sadece beslenmeye bağlamasak da beslenmenin de bunda etkisi büyüktür.

Sağlıklı, beslenme, vücudumuzun, organlarımızın, hücrelerimizin, hormonlarımızın doğru ve düzenli çalışabilmesi için ihtiyaç duyduğumuz besin ögelerini yeterli ve dengeli miktarda almamız demektir. Gerekli olan mineral ve vitaminleri içeren besinleri tüketmediğimizde hastalıklara yakalanıyoruz ve psikolojimiz bozulabiliyor.

Beslenme ve ruhsal durumumuz arasında doğrudan bir ilişki vardır. Tüketilen besinler, alınan besinlerin miktarı ve yapılan egzersizler duygularımızı ve enerjimizi oldukça etkiler. Düzenli olarak beslenmek de önemlidir. Mesela sabah kahvaltısı yapanlar, yapmayanlara göre güne daha pozitif başlarlar ve gün içinde daha enerjik olurlar. Bunu önemli sebebi kan şekerinin dengede kalmasıdır. Açlık ve aşırı tokluk durumunda kan şekerinde oynamalar olur, vücudumuz halsiz düşer ve psikolojimiz de olumsuz etkilenir. Bu durumda daha gergin ve daha olumsuz bir ruh haline bürünürüz. Düşünce yetimiz zayıflar ve fiziksel olarak da kendimizi zayıf hissederiz.

Psikolojimiz, beslenmemize bağlı olarak iyi yönde ya da olumsuz yönde etkilenebilir. Beslenme tercihleri sebebiyle bozulan ruh sağlığı sonucunda insanlar fark etmeden kaygı ve stresini hafifletmek için sıklıkla ve her seferinde çok yemek yemektedir. Bu durum, bir kısır döngü şeklinde devam etmektedir. Bu durumda aslında yapılması gereken şey basittir: Beslenme şeklimizi düzenlemek ve bunu sürekli hale getirmektir.

Günümüzde yanlış beslenmenin bir sebebi de kapitalist tüketim sisteminin dayatmalarıdır. Mesela bağırsak ve endokrin sistemini alt üst eden çikolatanın mutluluk sağladığı sık sık dile getirilmektedir. Serotonin diğer bir adıyla mutluluk hormonu için çikolata önerilmektedir. Yapılan araştırmalara göre fiziksel aktiviteler serotonin salgılanması için daha etkilidir ve bu durum daha sağlıklıdır. Düzenli yürüyüşler ve ev içinde yapılan düzenli egzersizler, hem fiziksel hem de duygusal sağlığımızı beslemektedir. Sağlıklı bir şekilde artan serotonin hem iştah düzenini hem de uyku düzeninin olumlu yönde etkilemektedir. Serotonin, insanı daha coşkulu yapar, stres ve depresyon durumundan uzaklaştırır. Beslenme rejiminde serotonin yönünden zengin gıdalar mutlaka yer almalıdır.

Depresyonun önemli bir sebebi de sağlıksız beslenmedir. Yanlış beslenme ile alınamayan B12 vitamini, D vitamini ve folik asit yetersizliği depresyona sebep olabilmektedir. Yapılan çalışmalarda B12 vitamini, D vitamini ve folik asit depresyona karşı savaşmaktadır.

Depresyon ve panik atak gibi sorunlardan dolayı danışmaya aldığım danışanlarımın nerdeyse tümünde B12 ve D vitaminlerinin düşük olduğunu gördüm. 

Ev yapımı kefir ve ev yapımı yoğurt, ev yapımı sağlıklı sirke, ev yapımı sağlıklı turşu, yumurta, kırmızı et, yeşil yapraklı sebzeler bağırsak sağılığı için olmazsa olmaz besinlerdir. Bunlar düzenli olarak tüketilmediği taktirde bağırsak sağlığı bozulmaktadır. Bağırsak sağlığı insan psikolojisi üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir.

Düzenli gece uykusu, dengeli ve sağlıklı beslenme ile fiziksel aktiviteler psikolojik sağlığımız için olmazsa olmaz hayati öneme sahip üç faktördür.

Sağlık dileğimle…

Yazarın Diğer Yazıları