Eşref Bolukçu

21. Yüzyıl Anne ve Babalarına

Eşref Bolukçu

21. yüzyıldaki teknolojik gelişmeler hayatın her alnını etkilediği gibi aileyi de etkiledi. Teknolojik gelişmeler adeta hayatın en belirleyici unsurları. Bilgisayar, tablet, cep telefonu ve hemen hemen her gün ortaya çıkan teknolojik pek çok teknolojik yenilik yaşamımıza farklı boyutlar getirdi. Teknolojik gelişmeler bilgi edinmemizi ve bilgiye ulaşmamızı kolaylaştırırken acaba çocuk gelişimi üzerinde de aynı olumlu etkiyi yaptı mı?

Tarih boyunca yazıyı öğrenme ve yazıyı okuma uygarlıkların en temel uğraşı alanıyken, günümüzde artık yeterli değildir. Çünkü teknoloji sayesinde bilgiye ulaşmak kolaylaşmıştır. Artık bilgiyi öğretmek bir meziyet değildir. 

Teknolojik aletler alanındaki hızı gelişim, teknolojik aletlerin kullanım yaşını da düşürmektedir. Bilgisayar (pc, tablet, telefon) ile erken tanışan çocuklar, bunları hayatının vaz geçilmez bir parçası haline getirdiler. Bilgiye ulaşmak kolaylaştığı gibi sanal iletişim de arttı. 

Gerçek oyun arkadaşları bulamayan çocuklar sanal ortamda rahatlıkla arkadaş bulabiliyor. Hatta birçok çocuk artık gerçek ortamdaki arkadaşlıkları önemsememektedir. Gerçi, gerçek ortamdaki arkadaşlıklara ulaşamayan birçok çocuk da vardır. Bunun sonucunda birçok çocuk gerçek yaşamdan kopuk bir hayata yönlenmektedir. Hareketsiz bir yaşam sonucu kilo problemleri ortaya çıkmaktadır. Dahası sanal iletişim ve arkadaşlıklar sonucu çocuklar gerçek yaşamdaki iletişimi artık kuramayacak noktaya gelmektedir. Belki de 21. Yüzyıl anne ve babalarını en çok zorlayan konu da budur. Çocuklarının sanal arkadaşlıkları…

21. yüzyıl anne ve babaları tarihte hiç olmadıkları kadar bilgili ve bilinçli olmak zorundadır. Çünkü bu yüzyıl çocukları inanılmaz derecede bilgiye maruz kalmaktadır. Bu da doğru ile yanlışı ayırt etme konusunda sorunlara sebep olabilmektedir.

Gerek bilgisayar ve telefondaki ve gerekse sanal dünyadaki oyunlar ve videolar şiddet içerikli olabiliyor. Hatta bazılarında gizli mesajlar çocuğun bilinç altına olumsuz uyaran gönderebiliyor. Yetişkinler televizyonu ve interneti eğlenme ve bilgi alma amacıyla kullanırken çocuklar bunlardan direkte olumsuz şeyler alabiliyor. İnternette öğrendikleri şeyler çocukların kimliklerinin bir parçası olabiliyor. Bu farkı gözden kaçırmamak gerekir. Belki de en tehlikeli nokta da burasıdır. 

20. yüzyıla kadar çocuklar için en temel modeller anne, baba ve evin içindeki diğer üyelerdi. 20. Yüzyılda okul ve öğretmenler de çocuk için rol model oldular. Bunlar kontrol edilebilir durumlardı. Ancak 21. Yüzyılda sanal dünyadaki arkadaşlar, internet, küresel iletişim de çocuklar için rol model olmaktadır. Bu mecralar çocuklar için olumsuz rol model olabilmektedir.

Anne ve babalar, teknolojinin olumsuzluklarını görüp teknolojiyi yasaklayamazlar. Zaten bu mümkün de değildir artık. Anne ve babalar, çocuklarını sürekli teknoloji ile baş başa bırakmayacak ve gerçek yaşamla iç içe olabilecek faaliyetler gerçekleştirmek zorundadır. 

21. yüzyılda hem anne ve babalar hem de çocukla ilgili olan diğer kişi ve kurumlar bilgili ve bilinçli olmak durumundadır. Çocukları eğitirken kendileri de öğrenmek zorundadır. Öğrenmeyen bir ebeveynin çocuğuna faydalı olması mümkün değildir.

Selam ve saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları