Doç Dr. Murat SEZİK

Siyaset ve ötesi

Doç Dr. Murat SEZİK

Bu yazımda siyasete ilişkin birtakım değerlendirmeler yapmak istiyorum. Fakat bu değerlendirmeleri siyasetin eğlenceli eleştirisi olarak gördüğüm siyasi fıkralar üzerinden   yapmayı deneyeceğim. 

Siyasette sahip oldukları makamdan bir türlü vazgeçemeyen ve kendisini nimetten zannedenler için bir örnek  Behlül’ü Dana’dan verelim 

Harun Reşid bir ara Behlül’ü aramış, mezarlıkta uyurken kaldırıp huzuruna getirtmiş.

Behlül Dana Halifeye sitem etmiş: -“Neden beni uyandırıp da getirdiniz? Ne güzeldi halim. Rüyamda padişah olmuştum Tahtımda azametle oturuyordum.” Harun Reşid gülmüş: -“Ey Behlül, uykudaki padişahlıktan ne olacak, o da birşey mi sanki? ”

Behlül Dana hemen cevap vermiş: -“Ne farkeder ey Harun! Ben gözlerimi açınca padişahlıktan düştüm, sen ise kapayınca düşeceksin, fark yok ki.”

Demokrasiye ilişkin bir fıkra da Süleyman Demirel’den gelsin.

“Bir profesör aslanla kuzunun aynı kafeste yaşayabileceğini iddia etmiştir. Ancak etrafındakiler bunun gerçekleşemeyecek bir durum olduğunu söylemiştir. Profesör ise buna mukabil deneyip olabileceğini iddia etmiştir. Hemen akabinde hayvanat bahçesinde denemelere başlamıştır. İtiraz edenler bir hafta sonra kuzu ile aslanın aynı kafeste olduğunu görmüştür. Profesöre şaşkınlıkla bunu nasıl başardığını sorduklarında profesör şu cevabı vermiştir:  – Her gün kafese yeni bir kuzu koyuyoruz.

Burada da “Mış” gibi yapılan bir süreçte demokrasiden söz edilemeyeceğine ilişkin ders var. 

Her seçim döneminden önce kendi seçmeninden tam sadakat bekleyen, bunu bulamayınca da seçmeni suçlayan siyasi partilere gelince,  

“Hocanın evini hırsızlar soyunca komşular söylenmeye başlamıştır:

– Hocam, insan kapısını kilitlemez mi?

– Para ortaya konur mu?

– Bu kadar ağır uyku olur mu? diye.

Nasrettin Hoca da tüm bu söylenmelere şu şekilde cevap vermiştir: – Tamam, ben hatalıyım da, eve giren hırsızın hiç mi kabahati yok?” 

Eski bakanlardan Ali Rıza Septioğlu’ndan bir fıkra paylaşalım.

Septioğlu, Meteorolojiden Sorumlu Devlet Bakanı olunca bölgede büyük sevinç yaratmıştır. Kutlamak için bir temsilci seçerek Ankara’ya bakanı kutlamaya göndermişlerdir. Temsilci kutlamada bakana sorar. Efendim, Şıhım siz bakan oldunuz da ne bakanı oldunuz? Şıh düşünür, “meteoroloji” dese köylü anlamaz, onun anlayacağı dilden konuşmak lazım. Derki;

- Kar, yağmur, dolu, rüzgâr, fırtına, sel her ne olursa bunlardan ben sorumluyum.

Kutlama biter temsilci köye döner; köy halkı merakla sorar; - Şıh ne bakanı olmuş?
Temsilci sevinçle söyler; - Şıh bakan değil Allah’a yardımcı olmuş. Kar, yağmur, dolu, rüzgâr, fırtına, sel her ne olursa Şıh’dan sorulurmuş 

Siyaset yapanlar umarım kendisini böyle görmüyordur. 

Siyasi körlük için, dünyada, ülkede ya da yerelde siyasal alanda olan biteni kavrayamama durumu diyebiliriz.  Bana göre bunu şu fıkra çok güzel anlatıyor.

Yaşlıca bir teyze rahatsızlığından dolayı doktora gitmeye karar verir. Ve sıra kendisine geldiğinde doktora hitaben. “ Doktor bey evladım bende öyle büyük bir dert var ki nasıl anlatsam bilemedim. Ben sürekli olarak gaz çıkarıyorum fakat ne sesi var ne de kokusu. Sıramı beklerken bile beş altı kez yellendim ses, koku yok. Nedir benim derdim” der. Hastasını dikkatle dinleyen doktor “ anladım teyzeciğim şimdi sana bir ilaç vereceğim bunu kullan ve bir ay sonra tekrar yanıma gel” der.

İlaçlarını kullanan teyze bir ay sonra tekrar doktorun yanına gider ve sitem ederek “Doktor bey sen bana ne yaptın. Verdiğin ilaçlardan sonra gaz çıkarınca çok kötü kokuyor fakat ses hala yok”. Doktor bunun üzerine. Anlaşıldı. Koku almaya başladın burun düzeldi, şimdi sıra kulaklarda der. 

Siyasi körlüğe düçar olanların hali teyzenin durumu ne kadar da benzeşiyor.

Son olarak da Osman Bölükbaşından bir fıkra 

 “Rahmetli Osman Bölükbaşı ile İsmet Paşa bir uçak yolculuğunu beraber yaparlar.

Yanlarında da İsmet Paşanın torunu. İsmet Paşa, torununa der ki:- Git, Osman amcandan para iste. O da gelip: - Osman amca bana para verir misin? der. - Ne yapacaksın oğlum parayı? - Köylülere atacağım, sevinsinler, der. Osman Bölükbaşı cevabı patlatır: - Git dedeni at, bütün Türkiye sevinsin! 

Siyasette çekilme zamanı geldiğinde çekilmeyi bilmeli vesselam.
 

Yazarın Diğer Yazıları