Cengiz Dere / Aile danışmanı, Uzman İlahiyatçı

Dünyanın En Büyük Gücü Aile Gücü

Cengiz Dere / Aile danışmanı, Uzman İlahiyatçı

Küçük ipleri bir araya getirip bükerseniz ip kendir olur. Bu kendirin iplerini bir elinizle dahi koparabilirken; yan yana gelen bu ince ipçiklerin oluşturduğu kendiri birkaç adam, belki on adam bir araya gelip çekse yine de koparamaz. Devasa ağırlıkları bu ince iplerden örülen kendirler havada taşıyabilir. Ailede böyledir. Başta eşler ve onların sağına soluna kümelenmiş çocuklar biraz daha ileri giderseniz; dede nine kardeşlerin oluşturduğu kendiri hiçbir affet yenip aileyi çaresizliğe duçar kılamaz. İki eşin paylaştığı problem artık çözülmek üzere olan problemdir. Çocukların desteğiyle karşılanan her afet kaza, sıkıntı asla aileye zarar veremez. Aile birliğinden öyle bir sinerji ortaya çıkar ki acılar ailede paylaşıldıkça azalır. Belki birlik ve dayanışmanın zevkine inkılap eder.

Yavrularını etrafına toplayan baba küçük oğlu Emre’ye bahçeden on tane orta büyüklükte çubuk getirmesini söyledi Emre bahçeye koştu. Çubukları bir bir ağaçlardan kopardı getirdi. Baba birer çubuğu çocuklarına uzatıp “Bu çubuğu kırabilir misiniz” dedi.

Çocuklar, babasının uzattığı çubuğu alıp çat diye kırıverdiler. Hepsi gayet rahat kırdılar… Baba, bu defa dört çubuğu yan yana bitiştirip bir demet yaptı. Önce en küçükleri denedi, başaramadı. Diğerleri de bütün güçleriyle denediler ama kıramadılar. Çocuklarını teker teker süzen baba, dedi ki:“Canım yavrularım. Gördünüz işte. Bir çubuğu hepiniz kırdınız. Ama dört çubuğu bir araya getirdiğimizde kıramadınız. Eğer siz dört kardeş bir araya gelir ve birlik olursanız, kimse sizi size zarar vermeye cesaret edemez. Yani, kısaca söylemek gerekirse… “Birlikten maddi ve manevi kuvvet doğar.” 

Evet, bu birlik kuvveti aileye yönelmiş her türlü problem ve sorunu çözmemde aynı etki ve güce saliptir. Olayların kötü etkisi kişilerin sevgi, dayanışma, muhabbet, paylaşım, sırt sırta verme gibi manevi birliktelikleri ile çözüme kavuştuğu gibi manevi hazza hatta bir zevki ruhaniye dönüşür. 

Salih akşam bitkin bir benizle, yorgun bir kafayla, çökmüş bir yüz ile içeri girdi. Düşecek gibi ilerliyordu. Kendini koltuğa zor atabildi. Hanımı ne oldu diyerek telaşlı olarak yanına çöküp halini sormaya başladı. Gitti. dedi bir yıllık emeğim bir günde gitti. Ne oldu hele bir anlat dedi. Eşi Elanur. Anlatacak hali de yoktu. Yemek yiyelim dedi. Eşi. Ona da iştahım yok dedi Salih. Eşi hemen tüpe bir sarı kantaron çayı koydu. Bal ile tatlandırdı ve kocasının yanı başına oturdu. Elini sıcak bir dokunuşla tuttu. Salih dedi. Haydi, şu çayı yudumla dedi. Salih biryandan çayı yudumlarken bir yandan da çakallara yem oldum. Dedi. Yavaşça. Kimler? dedi. Elanur. Bir tır mal vermiştim.  Erzurumlu bir tüccara bugün tahsil etme günüydü. Haber yolladım. Bir bardak soğuk su iç sen onun üzerine demiş. Silahlı bu adamlar çakal, eşkıya bunlar. Gitti bir yıllık emeğim deyiverdi. Elanur. Sakin ve metanetli bir kadındı. Öyle mi dedi. Bende canına bir şey oldu zan ettim. Cana gelmesin mala gelsin. Çalışır. Yeniden kazanırsın. Dert ettiğin şeye bak. Hem daha her şey bitmemiş. Niye depresyona giresin ki. Sıkıntıyla kendini harap edecek kadar problem yapasın ki. Kardeşlerin çağır. Bende abilerimi çağırırım; bir çözüm üzerinde çalışırız.

Elanur hemen telefona sarıldı Salih’in kardeşlerini ve kendi abilerini sabah kahvaltıya çağırdı. Sabah evde bir birlik ve dayanışma ruhu oluşmuştu. Salih yine eşkıya, çakal, hırsız bunlar. Gitti emeğim dedi durdu. Elanur’un abisi Muharrem, Salih kardeş dert ettiğin şeye bak. Bana bak dedi. Elinin şehadet parmağını kaldırdı kaç bu? dedi. Salih bir dedi. Bu sefer iki parmağı bir araya getirdi. Bu kaç? deyince salih iki dedi. Hayır, iyi bak bir daha oku deyince iki işte. Deyince; iki bir yan yana yazılınca kaç eder? Dedi Muharrem. Salih, on bir dedi. Üç bir kaç eder? Salih, yüzonbir dedi. İşte, işin sırrı bu. Bak.  Biz kaç adamız? Beş adam. Birler gibi yan yana gelirsek kaç ederiz siz düşünün. Birlikten güç doğar. Gelin her birimiz bir yolla bu adamı sıkıştıralım Fevzi mali yönden şikâyette bulunsun. Tayfun o bölgedeki birkaç hatırı sayılır adamı devreye soksun. Hüseyin, Cavit ve bende bir arabaya atlayıp bundan sonra direk konuşmayı deneyelim.

 Elanurun gözleri dolmuş Salih’in de gönlü feri açılmıştı. Rahat bir nefes almıştı. Bir ay sonra tüm parasını bankadan çekerken bir mesaj attı. Kayın ve kardeşlerine.  Bu akşam hepiniz ailenizle beraber Salih’in bahçesindeki Elanurun lokantasına davetlisiniz. 

Yazarın Diğer Yazıları