Ali Yiğit

Masanın diğer tarafı..

Ali Yiğit

İnsan sosyal  varlık olup bir diğeri bir diğerine muhtaçtır..

Gönüllülük esasına göre yapılan hizmetler olduğu gibi ücret karşılığı yapılan hizmetler vardır.

Gönüllülük esasındaki hizmetin karşılığı rıza-ı ilahidir.

Ücret karşılığı yapılan hizmetlerde ise kul hakkı vardır.

Çünkü yaptığın işin karşılığı olarak ücret almaktasın..

Çalıştığın kurumda sabah işe gittiğinde masada hizmet vermekle mükellefsin.

Kendi işin için başka bir kuruma gittiğinde hizmet almaktasın.

Yani insan hizmet veren ve alandır.

Öyleyse empatiyi iyi kurarak hizmet verdiğinde işin hakkını vermek gerekiyor.

Aslında küçük şeyleri hak yeme olarak görmediğimizden dolayı vatandaş kurumlarda çile çekmeye mahkum ediliyor.

İşini hakkıyla yapan hakkı gözeten hizmet ehline söyleyecek sözümüz yok.

Şöyle bir gerçekte var..

Devlete sırtını yasladın mı gerisi teferruat..

İşe girmek için kimleri devreye koymadı ki?

İşe girdikten sonrası vatandaşa sırt çevirmeler, sert konuşmalar, laklaklar, 

Mesai saati başlar gidersin resmi kuruma hizmeti verecek memuru  sorarsın..

El cevap kahvaltıya gitti biraz bekleyin. Gözünüz diğer masadakine ilişir sağ olsun kardeşim sabah sabah telefonu elinden düşürmez konuşur da konuşur.

Resmi bir kurumdan diğer bir resmi kuruma evrak almak için dilekçesini yetkili memura uzatır.

Yetkili memur şöyle göz ucuyla bakar bir kaşe vurarak işleminiz tamam der. ( memur o esnada bir bayanla hasbihal eder)

Vatandaş işlem tamam değil benim istediğim bu değil dese de hayır kardeşim işimi bana mı öğreteceksin cevabını alır.

Bak memur bey bu evrakı istenilen yere götüreceğim ancak tekrar döneceğim bana zaman kaybettirmeyin dese de ikna edemez memuru.

Mecburiyetten alır evrakını götüreceği resmi kuruma gider.

Resmi kurumdaki yetkili kardeşim bizim sizden istediğimiz evrak bu değil.

Vatandaş bende biliyorum ama gel ki hangi torpille işe girmiş olan memura laf anlat der.

Elbette tekrar gider memura çıkışsa ne olacak ki? Bak kardeşim ben size olmaz dedim siz olur dediniz.

Beni bu yaşımda tekrar buraya getirdiniz. Bu defa dilekçeyi okur sizin işleminizi karşı ki odadaki memur yapacak der.

Vatandaş ne yapsın karşı odaya geçer.

Odaya girdiğinde 5 masa var her bir masada bir bayan evrakını uzatır.

Karşıya ver der. Karşıdaki biraz bekle sistem yok.

Vatandaş beklemeye başlar.
 
O esnada bir erkek tarafından bir çuval içerisinde eşofman takımı boşaltılır masanın ön tarafına meğerki verilen eşofman siparişleri gelmiş. O senin bu benim derken saat 10.30 olmuştur.

Vatandaş sorar sistem hala gelmedi mi?

Bir bakayım gelmiş birazdan evrakını verelim der.

Bu arada yan masada bir bayan sabah geç kalmış ki elinde makyaj malzemesi makyaj yapıyor.

Ve bunlar hepsi mesai saati içerisinde yapılıyor.

Burada kul hakkı var mı yok mu?

Burada haksız kazanç var mı yok mu?

Burada ahlaki etik kural var mı yok mu?

Sanırım yolsuzluk yapıldığında sadece kul hakkı var zannediyorlar.

Oysa vatandaşın işini savsaklayan mesai saati içerisinde özel işlerini yapanlar da yolsuzluğa dahil olup kul hakkına girmiyorlar mı?

Yorum sizin..

Yazarın Diğer Yazıları