'Yenidoğan Çetesi' Etkin Pişmanlık Hükümlerinden Faydalanmak İstedi
Bebek acil hastalarını anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları öne sürülen 47 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, bazı şüphelilerin etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediği belirtildi.
İddianameye göre, bir diğer elebaşı 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de ifadesinde suçlamaları kabul etmeyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyledi.
Bir WhatsApp konuşmasıyla ilgili Özdemir, "Edirne 112 Servisine kendimi Güney Hastanesi ve Bağcılar Hastanesi Yenidoğan Koordinatörü olarak tanıtmamın nedeni hastalara yardımcı olmaktır. Zaten mesajı attıktan sonra buradan benim aracılığımla hasta sevki olup olmadığını hatırlamıyorum. Amacım sadece Edirne 112'ye ihtiyaçları halinde yardımcı olmaktı, mesajlarda da belli olduğu gibi hiçbir şekilde hastalardan bir para talebi söz konusu değildir." ifadelerini kullandı.
Hemşirelerin pişmanlık ifadeleri
Şüpheli hemşire Hakan Doğukan Taşçı ise etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini söyledi.
Kendisini usulsüz işlerin içine sokan kişinin Fırat Sarı olduğunu öne süren Taşçı, "Kendisi hastanede doktor bulundurması gerekirken doktor yerine beni bırakıyordu. Ben de çocukların sağlığı için elimden geleni yapıyordum. İşler iyice çığırından çıktıktan sonra, çocukların sağlığı tehlikeye girdikten sonra bu kişiyle sürekli tartıştım. Yaklaşık 4 aydır da kendisi ile görüşmüyorum. Kendisi ile kavga ederek ayrıldım." savunmasını yaptı.
Taşçı, Gıyasettin Mert Özdemir'i ismen tanıdığını ve birkaç kez görüştüğünü belirterek, "Bu kişiyi CİMER'e şikayet ettim. Şikayet etme sebebim 'bebek tüccarlığı' yapmasından dolayı. Bu kişi 112 Acil'de ambulans şoförü olarak çalışır. Birçok özel hastane ile iş yapar. Genelde hastanelerde başhekimlerle, hastanede müdürleri ile anlaşarak hastanelere dışarıdan yenidoğan bebeklerin gelip yatışını yaptırıyor ve bundan kar elde ediyor. Bu işlemlerde hastanenin bu yenidoğan bebekler için uygun olup olmadığına bakmadan sadece para kazanmak için bebeklerin canını tehlikeye atarak hastanelere sevkini yapıyor." ifadelerini kullandı.
Geceleri hastanelerde nöbetçi hekim bulunması gerekirken bulunmadığını savunan Taşçı, şunları anlattı:
"Sorumluluğu da benim gibi hemşirelere yıkıyorlar. Bu sistemden şikayetçi olup işten ayrıldığım dönemde yaklaşık bir yıl boyunca işe girmemi engellediler. Bir tane hastanın yaşama şansı az olmasına rağmen elimden geleni yaptığım için Fırat Hoca bana 'O hastayla ilgilenme boşuna, bırak ölsün.' diyerek beni sürekli işimi yapmamam konusunda engelledi. Ancak ben bunlara rağmen hastalara hep yardım ettim. İmkanlar doğrultusunda yönetimdeki kişilerden hastaların ödemelerinde indirim talep ettim. Bunu inisiyatif alarak yaptım. Bu soruşturma ile ilgili yapılan denetimlerden sonra Fırat Sarı'ya 'Artık bu işlerde yokum, istediğin raporları yazmayacağım' dedim ve Sarı'yı hastane yönetimine şikayet ettim. Fırat Sarı da benim şikayetimi öğrenince istifamı istedi. Bu sebeple de işten ayrıldım. Ben ayrıldıktan sonra da hastanede eks sayısı arttı. Bu eks vakalarının da araştırılmasını talep ediyorum."
"Raporların neredeyse tamamı usulsüz düzenleniyordu"
Şüpheli hemşire Hasan Basri Gök de etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma isteğini dile getirdi.
Bütün bildiklerini samimi bir şekilde anlatacağını belirten Gök, şunları kaydetti:
"Fırat Sarı, Gıyasettin Mert Özdemir'den tanıdığı ve irtibatlı olduğu hastanelerden kendi kontrolünde olan hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sağlıksız yenidoğan bebek bulmasını istiyordu. Yaklaşık 350 yatak kapasitesine sahip olan, Fırat Sarı'nın işletmeciliğini yaptığı yoğun bakımlar çoğunlukla fulldü. Fırat Sarı bu bebekler için SGK'ya faturalandırma yapıyordu. Bunun için de epikriz raporları gerekiyordu. Bu raporların neredeyse tamamı usulsüz olarak düzenleniyordu. Kendisi bir format oluşturmuş ve bu oluşturduğu formatı işletmeciliğini yaptığı hastanelerde yoğun bakım ünitelerinden sorumlu hemşirelere veriyor ve matbu olan format üzerinde düzenleme yapılarak epikriz raporu yazılmasını istiyordu."
Fırat Sarı'nın raporları hazırlayanların maaşlarına ek ödeme yaptığını kaydeden Gök, ifadesine şöyle devam etti:
"SGK'ya fatura edilebilecek ne varsa fatura ediyor ve devletten fazla para alınıyordu. Örnek vermem gerekirse yoğun bakımda tedavi gören bir yenidoğanın bir adet ilaç alması gerekiyorsa beş ilaç kullanılmış gibi gösteriyor ve bunu fatura ediyorlardı. Bu durum sürekli bire beş olarak değil, farklılık da gösteriyordu. Yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak dereceleri ile oynayarak, SGK'ya kesilen fazla faturadan usulsüz gelir elde etmişlerdir. Yabancı uyruklu bebek istememelerindeki amaçları ise SGK'nın yabancı bebeklere ödediği ücreti geç ödemesinden kaynaklıdır."
Gök, diğer şüpheli Hakan Doğukan Taşçı ile Fırat Sarı'nın talimatları doğrultusunda hastaneden ilaç çıkartıp sattıklarını ve parasını Sarı'ya verdiklerini belirterek, "2024 Ocak ayında artık bu usulsüzlüklere dayanamayarak bu şahsın yanından ayrıldım ve bütün bağlantımı kestim. Şahsın yaptığı bütün usulsüzlükleri 4-5 ay önce CİMER'e şikayet ettim." ifadelerini kullandı.
Gök, Vergi Dairesi ihbar hattını arayarak Fırat Sarı'nın SGK'yı dolandırdığına dair şikayette bulunduğunu da belirtti.